Termik Santraller Çocukların Zekâ Düzeyini Düşürüyor

Temiz Hava Hakkı Platformu, İngiltere’de yapılan yeni çalışmalar sonucunda; hava kirliliğinin olumsuz etkilerinin anne karnında bile görülmeye başladığının tespit edildiğini açıkladı. Dünyada hava kirliliğinin sağlık etkilerine dair yapılan araştırmaların sonuçlarını gündeme taşıyan uzmanlar, çocukların anne karnında ve erken bebeklik dönemlerinde hava kirliliğine yetişkinlere oranla daha fazla maruz kaldıklarına ve bu dönemde soludukları kirli havanın zekâ düzeyi üzerinde olumsuz etkilere yol açtığına dikkat çekti.

Tıpta uzmanlık dernekleri, hekim örgütleri, çevre alanında çalışan vakıf ve dernekleri bir araya getiren platformun uzmanları; mevcut hava kirliliğinin azaltılması ve yeni kirlilik kaynaklarının ortaya çıkmasının engellenmesi için gerekli önlemlerin acilen alınması konusunda yetkililere çağrıda bulundu.

Temiz Hava Hakkı Platformu yaptığı açıklamada, çocukların anne karnında ve erken bebeklik dönemlerinde sinir sistemi toksinlerine çok duyarlı olduğuna dikkat çekti. Bu kapsamda Çin’de yapılan pek çok araştırmada, gebelik süresince fosil yakıtlardan kaynaklanan hava kirliliğine maruz kalan annelerin çocuklarında zekâ düzeylerinin daha düşük olduğu saptandığı belirtildi.

Kömürlü termik santrallerin sadece havayı değil arsenik, berilyum, bakır, civa, krom vb. maddeler ile toprağı da kirlettiğini hatırlatan uzmanlar, anne karnında civaya maruz kalmanın çocukların zeka düzeylerini etkileyebildiğinin bilim dünyasında kabul gördüğünü vurguladı ve çarpıcı bir örnek verdi:

“Çin’in Tongliang, Chongqing şehrindeki kömür yakıtlı santralin kapatılması, yeni doğan bebeklerin göbek kordonu kanlarındaki organik zehir düzeylerinin düşmesini sağlamış, aynı dönemde bölgedeki çocukların zihinsel gelişmelerinde, motor ve dil yetilerinde olumlu gelişmeler gözlenmiştir.”

Hava kirliliği plasentaya nüfuz ediyor

Hava kirleticileri ile artan bebek ölümleri, düşük doğum ağırlığı ve erken doğum arasında doğrudan bir ilişki olduğu artık bir sır değil. Basın açıklamasında THH Platformu uzmanları, İngiltere’de Queen Mary Üniversitesi araştırmacılarının Eylül ayında yapılan Uluslararası Avrupa Solunum Derneği Kongresi’nde sonuçlarını sunduğu yeni bir çalışmayı şu açıklamayla yorumladı.

 “Londra’da yaşayan, sigara içmeyen ve sezaryenle doğumu planlanan beş gebe kadının doğum sonrasında plasentaları elektron mikroskobuyla incelenmiştir ve hücrelerin bir kısmında ince karbon partikülleri olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar, solunan havadaki kirletici maddelerin akciğerler yoluyla plasentaya girdiğini gösteriyor. Plasentayı etkileyen bu partiküllerin anne karnındaki bebekler üzerinde doğrudan etkilerinin olması kaçınılmaz.”

Çocuklar, yetişkinlerden yüzde 37’ye varan oranda daha fazla kirli hava soluyor

Alman çevre kuruluşu Deutsche Umwelthilfe’nin bu hafta açıkladığı araştırma ise, taşıtlardan kaynaklanan kirliliğinin çocukları yetişkinlerden daha fazla etkilediğini ortaya çıkardı. Bu kapsamda Almanya’da 6 şehirde 500 sokakta yaz ve kış aylarında bir ay süreyle çocukların ve yetişkinlerin kirlilik maruziyetini anlamak için bir çalışma yapıldı. Çalışma kapsamında çocuklar için yerden bir metreye kadar, yetişkinler için ise iki metreye kadar yükseklikte nitrojen dioksit (NO2) ölçümleri yapılmış ve ölçüm yerlerinin çoğunda, çocukların maruz kaldığı kirliliğin yüzde 37’ye varan oranda daha fazla olduğu saptandı.

Türk Nöroloji Derneği üyelerinden pediatrik nörolog Doç. Dr. Semih Ayta “Son araştırmalar hava kirliliğinin insan yaşamını anne karnından itibaren etkilemeye başladığını ve bu olumsuz etkilerin sadece dolaşım ve solunum sistemlerinde değil, sinir sistemi üzerinde de görüldüğünü çarpıcı biçimde ortaya koymaktadır. Sanayi, ısınma ve trafik kaynaklı hava kirliliğinin azaltılması ve yeni hava kirliliği kaynaklarının oluşmasına izin verilmemesi için gerekli önlemlerin ivedilikle alınması gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Gebe kadınlar hava kalitesi uyarılarını takip etmeli”

Türk Toraks Derneği Çevresel Sorunlar ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nilüfer Aykaç konuşmasında, “Gebeliğin erken dönemlerinde partiküler maddeye maruziyetin göbek kordonunda vücuda zararlı stres ürünlerini arttırdığı ve bunun sonucu olarak da plasenta gelişimini, implantasyonu önlediği ve anne karnındaki bebeğin gelişim ve büyümesini olumsuz etkilediği gösterilmiştir. Ayrıca kromozomal ve yapısal anomalileri tetikleyerek anne karnında bebeğin kaybına neden olduğu ispatlanmıştır. Karbon monoksit (CO), kükürt dioksit (SO2) ve partikül madde (PM) gibi hava kirleticilerin artan bebek ölümleri, özellikle doğum sonrası solunumsal ölüm, düşük doğum ağırlığı, bebeğin doğuştan anomali doğması (en sık  kalp-damar ve sinir sistemi anomalileri) ve erken doğum ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Özetle; kadınların gebelik süresince hava kirliliğinin olumsuz etkilerine maruz kalması, hem gebelik komplikasyonları, hem de çocukta meydana gelebilecek komplikasyonlar ve gelişme geriliği ihtimali sebebiyle özel bir önem arz eder. Çocukların hava kirliliğinden etkilenmeleri anne karnında başlamakta, başta akciğer olmak üzere pek çok organın gelişimini bozmaktadır. Bu sebeple hava kirliliğinin gebe kadınlar ve dolayısıyla gelecek kuşaklar üzerindeki etkisi düşünülerek bu riskin ciddiyeti değerlendirilmeli, acil önlemler alınmalıdır. Gebe kadınların hava kalitesi uyarılarını takip etmesi ve günlük yaşantısını buna göre düzenlemesi, hava kirliliğinin sağlığı tehdit ettiği durumlarda dış mekan faaliyetlerinden kaçınması gerekmektedir’ dedi.

Kaynak: yesilgazete.org

Bu Yazıyı Paylaşın