Tahrif Edilen Çekteki Düzeltme Yok Hükmündedir

T.C.
YARGITAY
Onikinci Hukuk Dairesi

Esas No : 2016/9785
Karar No : 2017/1350
Tarih : 07.02.2017

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR :

Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine karşı keşideci borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, diğer itirazları ile birlikte takibe dayanak çekin ”30.09.2012” olan keşide tarihinin aylar hanesinin tahrif edilerek ”30.10.2012” dönüştürülüp üzerine paraf imza atıldığını, bu düzeltmenin ve paraf imzanın kendisine ait olmadığını, çekin bu haliyle kambiyo senedi vasfını kaybettiğini ileri sürerek takibin iptali isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

HMK.’nun 207. maddesi hükmü gereğince senetteki düzeltmelerin borçlu ( keşideci ) tarafından paraf edilmesi gereklidir. Yani, senette mevcut olan çıkıntı veya senet metni altındaki hak ve silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise; inkâr halinde yok hükmündedir. Bu nedenle, senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerekir. İmzaya veya paraf imzasına itiraz halinde ise, mahkemece, yöntemince imza incelemesi yapılmalıdır. Düzeltmenin onaylı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılır. Borçlunun söz konusu itirazları sabit olduğu takdirde; çekin TTK.’nun 796. ve 808. maddelerinde ( mülga TTK.’nun 708. ve 720.maddeleri ) öngörülen yasal süreden sonra ibraz edildiği sonucuna varılacak ve İİK.’nun 170/a-2. maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilebilecektir.

Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı ve paraf imzasının da sahte olduğu yönündeki itirazlar, çizimi özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden HMK.’nun 266.maddesi uyarınca bilirkişi incelemesi ile sonuçlandırılmalıdır. Çek keşideci tarafından düzenlenmiş olduğundan, çek üzerindeki çıkıntı ve değişikliklerin keşideci tarafından paraf edilmesi gerekir.

İİK.’nun 170/3. maddesinde ise; inkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşıldığı takdirde itirazın reddedileceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan, takibe başlayan ve icra dosyasına sunduğu çekteki imzaların borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklı olup, bu iddiayı ispat külfeti de alacaklıya aittir ( HGK.’nun, 26.04.2006 tarih ve 12-259/231 Sayılı kararı ). Bilirkişi raporunda yer alan belirsizliğin borçlu lehine yorumlanması zorunludur.

Somut olayda, mahkemece, takibe dayanak çek üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda ATK tarafından düzenlenen 25.02.2015 tarihli raporda; çekin keşide tarihi üzerindeki paraf imzasının keşideciye ait olup olmadığı hususunun tespit edilemediğinin bildirildiği, bilahare, Adli Tıp Kurumu’nca tanzim edilen 17.08.2015 tarihli raporda ise; takip dayanağı çekte evvelce ”30.09.2012” olarak düzenlenmiş keşide tarihinin halen okunur ”30.10.2012” durumuna dönüştürülmüş olduğunun belirtildiği görülmektedir.

Bu durumda, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporlarında; takibe konu çekin keşide tarihinde tahrifatın varlığının tespit edildiği ve keşide tarihi üzerindeki paraf imzanın keşideci borçlunun eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde kesin bir görüş bildiriminde bulunulmadığı açıktır. Dolayısıyla, keşide tarihindeki düzeltmeye dair keşideci borçlunun onayı olmadığından söz konusu değişiklik geçerli değildir. Alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasının talep edilmediği ve ispat yükünün de alacaklıda olduğu dikkate alındığında; çekin keşide tarihinin tahrifattan önceki tarih olan ”30.09.2012” olduğunun kabulü gerekir. Bu tarihe göre; ”30.10.2012” tarihinde yapılan ibraz ise;çekin keşide tarihi itibariyle yürürlükte bulunup uygulanması gereken mülga 6762 Sayılı Kanun’un 708/1. maddesinde öngörülen 10 günlük süreden sonra olup; aynı Kanun’un 720. maddesi uyarınca alacaklı takip haklarını kaybetmiştir.

O halde, mahkemece, istemin kabulüyle İİK.’nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ :

Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın