YARGITAY
ÜÇÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2022/20700 |
Karar | : 2022/6528 |
Tarih | : 11.10.2022 |
I-TALEP;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.04.2022 tarih ve 2022/52502 sayılı yazısı ile; Terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 26/01/2022 tarihli ve 2021/5502 soruşturma, 2022/103 esas, 2022/36 sayılı iddianamenin iadesine dair Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/02/2022 tarihli ve 2022/11 sayılı iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Hakkari 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/02/2022 tarihli ve 2022/41 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/02/2022 tarihli tarihli kararı ile, “… Şüphelinin 22/12/2021 tarihli emniyet ifadesinde “2014 yılında askerdeyken kendisine psikolojik anti sosyal kişilik bozukluğu teşhisi konulduğu ve askerliğinin bu psikolojik sebepten çürük raporu verilmesiyle bittiğini, suça konu paylaşımların 2015 yılında yapıldığı ve o dönem psikolojik sorunlarını yoğun yaşadığı dönem olduğunu” belirtmesi sebebiyle şüphelinin 5237 sayılı TCK’nın 32.maddesi kapsamında cezai ehliyeti bulunup bulunmadığına dair araştırma yapılmadan hakkında iddianame tanzim edilmiş ise de şüphelinin ceza ehliyetinin bulunmadığının anlaşılması halinde iddianamede şüpheli hakkında uygulanması gereken güvenlik tedbirinin gösterilmesi gerektiği, 5271 sayılı CMK’nın 170/6.maddesine aykırı olarak düzenlenen iddianamenin 5271 sayılı CMK’nın 174/1-a hükmü gereğince iddianamenin iadesine … ” gerekçesi ile iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Akıl Hastalığı” başlıklı 32. maddesinin ; ” (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur. (2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.” şeklinde olduğu,
Benzer bir olay nedeni ile Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 06/07/2017 tarihli ve 2017/2503 esas, 2017/3752 karar sayılı ilâmı ile; “… Dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuk hakkında işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda rapor aldırılması gerekliliği ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının düzenlenen iddianamede müşteki olarak gösterilmesi gerektiği hususlarındaki… iki nedene ilişkin kanun yararına bozma talebinin kabulü gerektiği ve diğer iade nedenlerine yönelik talebin ise yerinde olmadığı anlaşıldığından … ” şeklinde,
Benzer bir olay nedeni ile Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 20/10/2021 tarihli ve 2021/22308 esas, 2021/16062 karar sayılı ilâmı ile; “…Şüpheli hakkında soruşturma evresinde, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğu yönünde rapor alınsa dahi, bu durumda olan şüpheli hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmedilmesi gerekeceği, bu yöndeki araştırma ve değerlendirmenin ise mahkemesine ait olduğu gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır. Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbar yazısı incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden KABULÜ ile İstanbul Anadolu 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/03/2021 tarihli ve 2021/501 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi gereğince BOZULMASINA … ” şeklinde belirtildiği üzere,
Şüpheli hakkında soruşturma evresinde, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğu yönünde rapor alınsa dahi, bu durumda olan şüpheli hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmedilmesi gerekeceği, bu yöndeki araştırma ve değerlendirmenin ise mahkemesine ait olduğu gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 01/04/2022 gün ve 94660652-105-30-5946-2022-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY;
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 17.08.2020 tarihli araştırma raporu ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 04.06.2020 tarih ve 2020/4982 sayılı evrakı ile yapılan talep kapsamında, 17.08.2020 tarihi itibari ile yapılan araştırmada, ihbara konu facebook adlı sosyal medya sitesinde yer alan “Heyderi …” rumuzlu hesabın açık kaynak araştırması neticesinde tespiti yapılarak, profil sayfasında yer alan bilgilerden hareketle hesabın kullanıcısının kimlik tespiti yapılan şüpheli … olabileceğinin/olduğunun tespit edildiği ilgili birimlere bildirilmiştir. Talebe istinaden başkaca profiller ile kullanıcılara ilişkin araştırma raporlarının da düzenlendiği görülmekle birlikte; şüpheliye yönelik tanzim edilen söz konusu araştırma raporunda, ekran görüntüleri alınan hesabın künye bilgilerinde 2005-2008 yıllarında, Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Teknolojisi Teknikeri okudu ve Beyoğlu’nda yaşıyor bilgilerinin belirtildiği, herkese açık paylaşımlarında kişisel fotoğraflarının ve bunlara dair yorumların bulunduğu, suç unsuru taşıyan paylaşımlara yönelik bir tespit veya ekran görüntüsünün ise bulunmadığı, siyah beyaz olması nedeni ile ekran görüntüleri ayırt edilemeyen raporun değerlendirme kısmında ise bilgilerin polnet sisteminden yapılan sorgulama neticesinde “…” adı ile “Diyadin” doğumlu, “Hakkari’de” yaşadığı bilgilerine ulaşılan şüphelinin; adres, iletişim ve kimlik bilgileri ile tespitinin yapıldığı görülmüştür.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Bilgi Edinme Bürosunun 01.06.2020 tarih, 2020/671 sayılı yazısı ekinde bulunan Cimer ihbarında terör örgütü propagandası yaptığı belirtilen sosyal medya profillerine ilişkin araştırma ve incelemelerin yapıldığı belirtilen Emniyet Müdürlüğünün 07.09.2020 tarihli yazısı ile de tanzim olunan araştırma raporları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
Süreçte, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 09.09.2020 tarih, 2020/5904 ihbar ve 2020/496 karar sayılı ayırma kararı ile ihbar edilenlerden … ve Kasım Şendal hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ihbarına konu yürütülen dosyada, ihbar edilenlerin Hakkari’de yaşadıklarının tespit edilmesi nedeni ile yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğinden, evraklarının dosyadan tefriki ile ihbar defterinin 2020/5906 numarasına kayıt edilmesine karar verilmiş ve Cumhuriyet Başsavcılığının 09.09.2020 tarih, 2020/5906 ihbar no ve 2020/1286 karar sayılı ihbar dosyası yetkisizlik kararı ile de silahlı terör örgütüne üye olma iddiası ile yürütülen ihbar evrakının, ikamet adresleri de göz önünde bulundurularak, atılı suçun temadi eden suçlardan olması, ihbar olunanların bu aşamada yakalanamamaları nedeni ile temadinin kesilmemiş olması ve suçun işlendiği yerin belli olmaması nedenleri ile 5271 sayılı CMK’nın 13. maddesi uyarınca Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
Gönderilen ihbar evrakları ilgili Hakkari Cumhuriyet savcısının 21.09.2020 tarihli havalesi ile 2020/268 ihbar numaralı dosyasına kayıt edilmiştir.
Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2020 tarih, 2020/268 ihbar dosyası sayılı yazısı ile kolluktan, ihbar dosyasına esas olmak üzere araştırma raporunun renkli çıktılarının temini ve değerlendirmesinin yapılarak araştırma raporu tanzim edilmesi; şahıslar hakkında araştırma yapılarak, sosyal medya hesaplarından veya başka yollarla örgüt lehine açıklama yapmak yahut propaganda olarak kabul edilecek faaliyetleri bulunup bulunmadıklarının tespit edilmesi ve varsa buna dair değerlendirme ve açık kaynak araştırma tutanağı tanzim edilmesi istenmiştir. Bu kapsamda araştırma raporlarının renkli örnekleri temin edilmiş, 27.01.2021 tarihli araştırma tutanağında ihbar edilenlerden “…(Aldırma Gönül)” isimli sosyal medya hesabında herhangi bir suç veya suç unsuru paylaşıma rastlanılmadığı bildirilmiştir.
Herkese açık paylaşımlarında suç veya suç unsuru paylaşımlarda bulunulduğu belirlenen şüphelinin kullancısı olduğu değerlendirilen hesaba yönelik ise 27.01.2021 tarihli açık kaynak araştırma, inceleme ve tespit tutanağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda tutanakta özetle; şüphelinin adres kaydının tespit edildiği, aranma kaydının bulunmadığı ve renkli çıktıları temin edilen araştırma raporunda suç teşkil edebilecek bir paylaşımın bulunmadığı; ancak rapora konu Facebook hesabının herkese açık gönderilerinin incelendiğinde, suç unsuru olabilecek paylaşımların bulunduğu ve buna dair ekran görüntülerinin sunulduğu belirtilmiş, hesabın profil fotoğrafının bulunduğu görsel ile nüfusa verdiği fotoğrafın karşılaştırmaya imkan tanıyacak şekilde sunularak, 28.06.2015, 23.06.2015, 15.06.2015, 15.06.2015, 12.06.2015, 12.05.2015, 10.06.2015, 09.06.2015, 22.01.2021, 25.05.2015, 09.06.2015, 08.06.2015 tarihlerinde hesaptan herkese açık şekilde yapılan ve bir kısmında hakaret içerir yorumların bulunduğu görülen görsellerin ekran görüntüleri ve çözümleri sunularak tespiti yapılmıştır.
Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının 17.06.2021 tarih, 2020/268 ihbar ve 2021/35 karar sayılı ayırma kararı ile ihbar edilen Kasım Şedal ile evrakının tefriki ile ihbar defterinin 2021/264 numarasına kaydına karar verilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığının 14.12.2021 tarih 2020/268 ihbar dosya no ve 2021/49 karar sayılı soruşturmaya gönderme kararı ile de ihbar edilen … hakkında Facebook üzerinden suç içerikli paylaşımlar yaptığının tespit edilmesi nedeni ile ihbar dosyasının soruşturmaya kaydına karar verilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 14.12.2021 tarih, 2021/5502 soruşturma, 2021/273 karar sayılı ayırma kararı ile de şüpheli … hakkında, Cumhurbaşkanına hakaret suçuna ilişkin olarak evrakın tefrik edilerek, soruşturma defterinin 2021/5504 numarasına kayıt edilmesine karar verilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 16.12.2021 tarih ve 2021/5502 soruşturma dosyası sayılı yazısı ile İl Emniyet Müdürlüğünden, terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüpheli sıfatı ile …’nın ifadesinin alınması istenmiştir.
12.2021 tarihinde şüpheli sıfatı ile … yakalanıp, gözaltına alınmıştır. 22.12.2021 tarihli ifadeye çağırma ve salıverme tutanağında, şahsın kullandığı belirlenen cep telefonundan aranarak çağrılmasına müteakip geldiği ve alınan ifade işlemi ardından: “doktor raporu istemediğini” beyan etmesi üzerine salıverildiği belirtilmiştir.
12.2021 tarihinde Hakkari TEM Şube Müdürlüğünde, müdafii talep etmediğini, ilköğretim mezunu, evli ve inşaat işçisi olduğunu beyanla verdiği ifadesinde şüpheli … özetle beyanında; 1989 yılında Diyadin’de doğduğunu, ilköğretimini Aydın’ın Söke ilçesinde yaptığını ancak daha sonra babasının sağlık durumundan dolayı okumadığını, 2009 yılında askere gittiğini, acemi eğitimini Ankara, usta eğitimini ise Kıbrıs’ta yaptığını fakat psikolojik, bedensel sorunları nedeni ile anti sosyal kişilik bozukluğu teşhisi konulduğundan askerliğinin uzadığını ve 2014 yılında bittiğini, sonrasında İstanbul ilinde çalışmaya devam ettiğini, 2019 yılında yaptığı evlilikten itibaren de Hakkari’de ikamet ettiğini, 2006 ve 2013 yıllarında farklı asayiş suçlarından gözaltına alındığını, babasının örgüte yardım suçundan tutuklandığını ancak sonrasında beraat ettiğini, ekran görüntüleri gösterilerek bahse konu paylaşımlar sorulduğunda ise gösterilen facebook hesabının kendisine ait olduğunu, tam hatırlamamakla birlikte 28.06.2015 tarihli, … ile ilgili paylaşımı kendisinin yapmış olabileceğini fakat bu paylaşımı aldığı sayfanın terör örgütü ile bağlantısının olmadığını düşündüğünden sırf sosyal görünmek için paylaştığını, genelde paylaşımları içeriğine bakmadan paylaştığını, suç unsuru içerdiği hakkında bilgisinin olmadığını; 23.06.2015 tarihli yazısıyı ise paylaşımı hatırlamamakla birlikte, kendisinin paylaştığını düşündüğünü, ülkenin çözüm sürecinde olması, bu nedenle de hassas bir dönemden geçmesi sebebiyle sosyal medyadaki ajitasyon içerikli haberlere inanarak ve duygusal yaklaşarak, bu şekilde yazılan yazıyı alıntı yapıp paylaşmış olabileceğini zira uzunca yazılar yazacak kadar donanımlı birisi olmadığını, 15.06.2015 ve 12.06.2015 tarihli paylaşımları kendisinin yapmış olabileceğini, paylaşım yaptığı sayfanın terör örgütleri ile bağlantılı olmadığını düşündüğünden sosyal görünmek için paylaşım gerçekleştirdiğini, içeriklerine bakmadığını, suç unsuru içerdiğine dair bilgisinin olmadığını, 2014 yılında askerdeyken psikolojik anti sosyal kişilik bozukluğu teşhisi konulduğunu ve uzayan askerliğinin bu psikolojik sebepten çürük raporu verilmesiyle bittiğini, paylaşımların içeriklerinin neredeyse tamamının 2015 yılında yapılması yani askerliğinin ardından olması ve o dönemin de psikolojik sorunlarının en yoğun yaşadığı dönem olması, bu paylaşımları hastalığından kaynaklı insanlar ile yeterince sosyalleşemediği için sosyal mecralarda dikkat çekmek ve bir yerlere ait olabilmek için yapmış olabileceğini, paylaşımların üzerinden uzun süre geçmesi sebebiyle paylaşımları yaptığını net olarak hatırlamadığını ancak yapmışsa da bu paylaşımları sağlıklı bir kafayla yaptığını düşünmediğini beyan etmiştir.
01.2022 tarihli adli sicil kaydında sanığın, 16.01.2014 tarihli dolandırıcılık suçundan hapis ve adli para cezası ile mahkumiyetine, 23.08.2013-18.02.2014 tarihli firar suçundan da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararları bulunmaktadır.
Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının 26.01.2022 tarih, 2021/5502 soruşturma, 2022/103 esas ve 2022/36 iddianame nolu, başlık kısmında suç tarihinin 28.06.2015 olduğu belirtilen iddianamesi ile terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüpheli …’nın, 3713 sayılı TMK’nın 7/2-1. cümle ve 7/2-2. cümle ile 5237 sayılı TCK’nın 43/1 ve 53. maddelerince cezalandırılması istenmiştir. İddianame anlatımı özetle belirtildiği şekilde;
“…şüphelinin söz konusu Facebook hesabı üzerinden herkese açık şekilde;
06.2015 tarihinde Siyasihaber.org isimli Facebook sayfasının; görselinde PKK/KCK silahlı terör örgütünün Suriye uzantısı olan YPG/PYD silahlı terör örgütü mensubu şahısların silahlı fotoğrafının yer aldığı; “Işıd’i ağır darbe vuran YPG/YPJ güçleri, bir yandan Kobane’den bir yandan Cezeri’den ilerliyor, Özgürlük savaşçılarının karşılaşmalarında duygusal anlar yaşanıyor” şeklindeki ibareli paylaşımını duvarında herhangi bir ibare eklemeden paylaştığı,
06.2015 tarihinde Sosyalist Aforizmalar isimli Facebook sayfasının; görselinde PKK/KCK silahlı terör örgütünün Suriye uzantısı olan YPG/PYD silahlı terör örgütü mensubu şahsın silahlı fotoğraflarının yer aldığı; “60 yaşındaydı, Sinopluydu.. Adı …’du. Kobane’de kullandığı adıyla Karker Kobanı.. Ya da kendisini tanıtırken, ünlü filozof Diyojen’in Sinoplu olmasına atıfla; -Diyojen’in memleketlisi-.. Kocaeli’de yaşıyordu. IŞİD Kobane’ye saldırınca -artık buralarda duramayacağım- dedi ve bir yolunu bulup Kobane’de YPG saflarında IŞİD’e karşı savaşmaya başladı. Kocaeli’ndeki evini de Kobaneli bir aileye vermişti. Ve maalesef, IŞİD çetelerinin dünkü saldırılarında hayatını kaybetti. #RıfatHorozÖlümsüzdür” şeklindeki ibareli paylaşımını duvarında herhangi bir ibare eklemeden paylaştığı,
Şüphelinin kollukta alınan ifadesinde özetle; “söz konusu paylaşımları kendisinin yapmış olabileceğini, sırf sosyal görünmek için paylaştığını, suç unsuru içerdiği hakkında herhangi bir bilgisi olmadığını” beyan ettiği,
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; şüphelinin kullanımında olan Facebook hesabından farklı tarihlerde herkese açık şekilde yukarıda belirtilen paylaşımları yaptığı, söz konusu paylaşımların PKK/KCK silahlı terör örgütünün ve uzantılarının cebir ve şiddet içeren eylemlerini meşru gösterici, övücü ve bu yöntemlere başvurmayı teşvik edici nitelikte olduğu, böylece; şüphelinin zincirleme biçimde terör örgütü propagandası yapma suçunu işlediği kanaatine varılmakla,… eylemine uyan yukarıda yazılı sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasına, şüpheli hakkında TCK’nın 53. maddesi gereğince güvenlik tedbirlerine hükmolunmasına karar verilmesi… iddia olunur.” şeklindedir.
Ayrıca iddianamede not olarak şüpheli hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan devam eden ayrı bir soruşturmanın bulunduğu belirtilmiştir.
UYAP sistemi evrak işlem kütüğü bilgilerinden iddianamenin, 26.01.2022 tarihinde Cumhuriyet savcısınca elektronik imzasının yapıldığı; 28.01.2022 tarihinde ise Başsavcı tarafından görüldüğü ve okunduğu görülmüştür. İddianame 28.01.2022 tarihinde mahkeme Başkanınca kaleme havale edilmiştir.
Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.02.2022 tarih ve 2022/11 değerlendirme nolu kararı ile iddianamenin, 5271 sayılı CMK’nın 174/1-a hükmü gereğince iadesine, itiraz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verilmiştir. Mahkemenin iade nedeni kararda belirildiği şekli ile şöyledir;
“Şüphelinin 22.12.2021 tarihli emniyet ifadesinde “2014 yılında askerdeyken kendisine psikolojik anti sosyal kişilik bozukluğu teşhisi konulduğu ve askerliğinin bu psikolojik sebepten çürük raporu verilmesiyle bittiğini, suça konu paylaşımların 2015 yılında yapıldığı ve o dönem psikolojik sorunlarını yoğun yaşadığı dönem olduğunu” belirtmesi sebebiyle şüphelinin 5237 sayılı TCK’nın 32. maddesi kapsamında cezai ehliyeti bulunup bulunmadığına dair araştırma yapılmadan hakkında iddianame tanzim edilmiş ise de şüphelinin ceza ehliyetinin bulunmadığının anlaşılması halinde iddianamede şüpheli hakkında uygulanması gereken güvenlik tedbirinin gösterilmesi gerektiği, 5271 sayılı CMK’nın 170/6. maddesine aykırı olarak düzenlenen iddianamenin 5271 sayılı CMK’nın 174/1-a hükmü gereğince… iadesine karar verilmiştir.”
Kararın elektronik imzaları 10.02.2022 tarihinde tamamlanmıştır.
UYAP sisteminden, iade kararının Cumhuriyet savcısınca 10.02.2022 tarihinde okunduğu görülmüştür. Cumhuriyet savcısı 11.02.2022 tarihli yazısı ile itirazda bulunarak, Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinden iade kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Cumhuriyet savcısının itiraz nedeni belirtildiği şekli ile;
“Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 20.10.2021 tarihli; “Şüpheli hakkında soruşturma evresinde, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğu yönünde rapor alınsa dahi, bu durumda olan şüpheli hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmedilmesi gerekeceği, bu yöndeki araştırma ve değerlendirmenin ise mahkemesine ait olduğu gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır… Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden kabulü ile… değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi gereğince bozulmasına” şeklindeki 2021/22308- 2021/16062 sayılı ilamı nazara alınarak… iade kararının itirazen kaldırılması talep olunur” şeklindedir.
Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2022 tarihli, farklı bir heyetçe verilen kararı ile Cumhuriyet savcısının itirazı yerinde görülmemiş ve dosyanın itirazı incelemek üzere itiraz merciine gönderilmiştir.
Hakkari 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.02.2022 tarih 2022/41 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine, kesin olarak, oy birliği ile mütalaaya uygun olarak karar verilmiştir. Merciinin itirazın reddine dair gerekçesi, kararda belirtildiği şekli ile özetle;
“…Dosya kapsamında şüphelinin soruşturma aşamasında alınan beyanlarında psikolojik sorunlarının olduğundan bahsettiği, şüphelinin TCK’nın 32. maddesi kapsamında raporunun dosya arasına alınmadığı anlaşılmakla dosya incelendi.
5271 sayılı CMK’nın sistemimizde soruşturma evresinin iyi bir şekilde tamamlanması ve iyi hazırlanmış bir dosya ile kovuşturma evresinin kısa sürede sona ermesinin sağlanması amacıyla iddianamenin iadesi kurumu düzenlenmiştir. Bu yolla kamu davasının tek oturumda yada zorunlu olduğu durumlarda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılması hedeflenmektedir.
Bu nedenle hukuken geçerli, yeterli ve elverişli kanıtların toplanmasından ve dava koşullarının oluşmasından sonra tüm yönleri ile doğru ve eksiksiz olarak iddianame düzenlenmesi amaçlanmaktadır. Olması gereken soruşturma evresinin uzunluğu ve kovuşturma evresinin ise kısa sürede sonuçlanarak ceza adaletinin ve adil yargılanma hakkının bütünüyle sağlanmasıdır. Zira CMK’nın sisteminde asıl olan kanıtların Cumhuriyet savcılığınca toplanmasıdır.
Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 2011/27923 esas 2012/2008 karar sayılı ilamında da belirtildiği şekliyle; “…Yeni Türk Ceza Adalet Sistemi”nde benimsenen, “Kişilerin Lekelenmeme Hakkı” ile “Eksiksiz soruşturma ve Tek Celsede Duruşma” prensipleri uyarınca, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarının mâkul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkûmiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yâni bir nev’i filtre görevi yapmaları gerekir. Bu prensiplerin hayata geçirilebilmesi için mevzuatımızda ilk defa, 5271 sayılı CMK’nın 160/2. maddesi hükmü ile; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcılarına şüphelinin lehine olan delilleri (de) toplama ve şüphelinin haklarını koruma yükümlülüğü getirilmiş, ayrıca; 170 ve 174. madde hükümleri ile de, iddianamenin iadesi kurumuna yer verilmiştir.
Yeni sistemde mahkemenin kanıt toplanması istisnai durumlara özgüdür. Kişilerin “lekelenmeme hakkı” ile “eksiksiz soruşturma” ve “tek oturumda duruşma” ilkeleri uyarınca soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarının makul sürede tüm kanıtları toplamaları, sadece mahkumiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları gerekmektedir. Kovuşturma evresinin kanıt toplanmasına gerek kalmadan ve 1-2 oturumda yargılamanın bitirilmesi hedeflenmiştir. Zira CMK’nın sisteminde asıl olan duruşmaya ara verilmeksizin hüküm verilmesidir. Ara verme ancak zorunlu durumlar için mümkündür. Duruşmaya ara verilse bile bu, davanın makul sürede sonuçlandırılmasını olanaklı kılacak surette olmalıdır (CMK 190).
Bu açıklamalar da dikkate alındığında, her ne kadar Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığınca 26.01.2022 tarih ve 2022/103 esas sayılı iddianame düzenlenmiş ise de, şüphelinin TCK’nın 32. maddesi kapsamında raporunun dosya arasına alınmadan iddianame hazırlanmış olduğu, mahkemece bu raporun alınması beklenebilecek ise de, bu durumun yargılamayı gereksiz yere uzattığı ve sürüncemede bıraktığı, bu raporun alınması için geçecek süre dikkate alındığında yargıda hedef süre uygulaması olması nedeniyle hedef sürede yargılamanın bitirilmesinin mümkün olamayacağı, dolayısıyla CMK’nın sistemindeki “duruşmaya ara verilmeksizin hüküm verilmesi”, “tek oturumda duruşma (istisnalar hariç)” ilkelerinin ihlal edilecek olması ve duruşmaya ara verilse dahi CMK’nın 190’da yer alan “duruşmaya ara verilse dahi bu, davanın makul sürede sonuçlandırılmasını olanaklı kılacak surette olmalı” kuralının da ihlal edilecek olması dikkate alındığında sevk raporunun alınmasının beklenmesinin bu ilkeleri ihlal edeceği anlaşılmakla vaki itirazın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” şeklindedir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 21.02.2022 tarihli yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 20.10.2021 tarih, 2021/22308 esas ve 2021/16062 karar sayılı ilamı da nazara alındığında, şüphelinin TCK’nın 32 maddesi kapsamında cezai ehliyeti bulunup bulunmadığına dair raporun aldırılmasının CMK’nın 174 maddesinde düzenlenen iddianame iadesi sebepleri arasında yer almadığı, şüphelinin akıl hastası olması halinde de yine iddianame tanzim edilmesi gerektiği, kaldı ki söz konusu işlemlerin Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından da yerine getirilebileceğinden, Hakkari 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.02.2022 tarih, 2022/41 değişik iş sayılı kesin kararının, kanun yararına bozulması hususunda ihbar ve görüşte bulunulmuştur.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 01.04.2022 gün ve 94660652- 105- 30- 5946-2022-KYB sayılı yazısı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi gereğince Hakkari 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.02.2022 tarihli ve 2022/41 değişik iş sayılı kararının bozulmasını istemiştir.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin 5271 sayılı CMK’nın 174/1-a maddesi gereğince uygulanacak güvenlik tedbirlerinin belirtilmediği gerekçesi ile iadesinde ve iş bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair mercii kararında hukuka uygunluk bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Karar tarihindeki mevzuat şöyledir
A-)5237 sayılı Kanun
Akıl Hastalığı
Madde 32- (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.
B-)5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Kamu davasını açma görevi
Madde 170-
(1)Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2)Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3)Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c)Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d)Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e)Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f)Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g)Şikâyetin yapıldığı tarih,
h)Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i)Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j)Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4)İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5)İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6)İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 -(Değişik: 25.5.2005 – 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a)170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b)(Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c)(Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d)(Ek:17.10.2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2)Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3)En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4)Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5)İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
Belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde konu değerlendirildiğinde;
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” ifadesinden anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun; 170/3. maddesinde, iddianamede nelerin gösterileceği, 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtilmiştir.
Savcının değerlendirmesine tabi hususlar iade gerekçesi olamaz. Bu nedenle mahkeme, savcının nitelendirmesine katılmadığını belirterek bir hususu iade konusu yapamaz. Ancak iddianamede bulunması gereken hususlarda bir eksiklik veya yanlışlığa dayanarak iade yoluna gidilebilir.
İddianamenin iadesi üzerine yapılan itiraz kapsamında merciinin kararı kesin olduğundan, Cumhuriyet savcısını da mahkemeyi de bağlayacaktır.
Diğer yönden, 5237 sayılı TCK’nın 32 maddesi gerekçesinde belirtildiği üzere, kusur yeteneğini etkileyen bir neden olan akıl hastalığının varlığı durumunda, kişi işlemiş bulunduğu fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamamakta veya işlediği fiille ilgili olarak irade yeteneği önemli ölçüde etkilenmektedir, bu durumda kusurlu olamayacağından hakkında cezaya hükmedilemeyecektir; ancak fiil hukuka aykırı niteliğe sahip olduğundan kişi hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine başvurulacaktır. Maddenin ilk fıkrasında kusur yeteneğini etkileyen bir neden olarak kabul edilen akıl hastalığı ceza sorumluluğu kaldıran bir hal olarak düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak belirtilmiştir.
Şüphelinin akıl hastası olduğunun anlaşılması, hakkında iddianame düzenlenmesine engel teşkil etmemektedir. Şahsi bir cezasızlık sebebi olması nedeni ile şüpheli hakkında güvenlik tedbiri uygulanmasına ancak suçu işlediğinin yargılama sonucunda sabit görülmesi halinde hükmedileceğinden; Cumhuriyet savcısının takdir yetkisini kullanarak akıl hastalığının etkisiyle suç işleyen fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi mümkün değildir.
Cumhuriyet savcısı soruşturma aşamasında failin akıl hastası olduğundan şüphelenirse re’sen akıl hastalıkları konusunda uzman bir bilirkişi görevlendirerek fail hakkında bir rapor düzenlenmesini isteyebilecektir(CMK m. 63/3). Ancak akıl hastalığı suçun sübutuyla ilgili bir husus olmadığından soruşturma aşamasında raporun aldırılmaması iddianamenin iadesini gerektirmemektedir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, dava açılması yönünden karma sistemi benimseyen ceza yargılaması hukukumuza göre; ”Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir. Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet
savcısı, bir iddianame düzenler (CMK madde 170/1-2). ”Anılan sistemde aslolan dava açma mecburiyeti, istisna ise CMK’nın 171. maddesinde yer alan Cumhuriyet Savcısının kamu davası açmada takdir yetkisini kullanmasıdır. 5271 sayılı CMK’da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun; 170/3. maddesinde, iddianamede nelerin gösterileceği, 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceği tahdidi olarak belirtilmiştir. Suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez. İddianamenin iadesi üzerine yapılan itiraz kapsamında verilen itiraz merciinin kesinleşmiş kararının bağlayıcılığının, Cumhuriyet savcısının dava açma görev ve sorumluluğunu ortadan kaldıracak ve yeterli şüpheye dayanan, suç teşkil ettiği değerlendirilen fiille ilgili olarak dava açılmamasını netice verecek biçimde ve esas itibari ile yasanın kesin olarak yasakladığı (CMK madde 174/2) bir hususa dayanan iade sebeplerini de kapsadığı şeklinde anlaşılmaması gerekir. Bu kapsamda, sosyal medya paylaşım sitesinde yer alan hesabından yaptığı paylaşımlarla terör örgütü propagandası yaptığı iddia edilen şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin 5271 sayılı CMK’nın 170/3 maddesinde iddianamede nelerin gösterileceğinin ve aynı Kanunun 174/1 maddesinde ise hangi hallerde iade kararı verileceğinin açıkça belirtilmesi karşısında; “22.12.2021 tarihli kolluk ifadesinde 2014 yılında askerdeyken kendisine psikolojik anti sosyal kişilik bozukluğu teşhisi konulduğu ve askerliğinin bu psikolojik sebepten çürük raporu verilmesiyle bittiğini, suça konu paylaşımların 2015 yılında yapıldığı ve o dönem psikolojik sorunlarını yoğun yaşadığı dönem olduğunu belirtmesi sebebi ile ceza ehliyetinin bulunmadığının anlaşılması halinde hakkında uygulanması gereken güvenlik tedbirinin iddianamede gösterilmesi gerektiği” gerekçesine dayanan iade nedenin, kanunun belirttiği iade nedenleri arasında yer almadığı, Cumhuriyet savcısının değerlendirmesi aksine bir kanaatin oluşması durumunda belirtilen hususun yargılama aşamasında araştırılıp değerlendirilmesi mümkün olduğu da nazara alınmak sureti ile yargılama faaliyeti sonucu suçu işlediği kesin biçimde saptanan akıl hastası sanık hakkında kusurunun bulunmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbirine hükmedilebilmesi için öncelikle suçun akıl hastası sanık tarafından işlenip işlenmediğinin mahkemece araştırılıp saptanması gerektiği gözetilmeden itirazın reddine dair verilen mercii kararında, isabet bulunmadığından istemin kabulüne karar verilmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Hakkari 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.02.2022 tarihli ve 2022/41 değişik iş sayılı kararının, CMK’nın 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin icrasını teminen dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.