Birleşmiş Milletler’in bu yılki raporu “Su ve İklim Değişikliği” başlığını taşıyor.
Rapora göre, iklim değişikliğiyle mücadelede su kaynaklarının korunması yeterince dikkate alınmıyor.
Oysa iklim değişikliği temel insan ihtiyaçları için gerekli suya ulaşılabilirliği, su miktarını ve kalitesini etkiliyor.
Gıda güvenliğini, insan sağlığını ve ekonomik büyümeyi tehdit ediyor.
Doğal felaketlerin yüzde 90’ı suyla ilgili ve bu felaketler giderek daha da sıklaşıyor ve etkisi yoğunlaşıyor.
Bu durumdan en fazla tropik bölgeler ve küçük ada devletleri etkileniyor.
Su kaynaklarının korunmaması sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin birçoğunu da riske atıyor.
Oysa su kaynaklarının korunması iklim değişikliğiyle mücadelede büyük önem taşıyor.
Çünkü sulak alanlar, ormanlardan iki kat daha fazla karbon tutuyor.
Ayrıca su kalitesinin artmasını, sellerin azalmasını ve biyolojik çeşitliliği sağlıyor.
Rapora göre, son yüzyılda su kullanımı altı kat arttı ve her yıl yüzde 1 oranında artmaya devam ediyor.
Yine son yüz yıl içinde doğal su kaynaklarının yarısı yok oldu.
2,2 milyar insan içme suyuna, 4,2 milyar insan da temizlik için gerekli suya erişemiyor.
Tarımsal ve sanayi su kullanımı nedeniyle bazı bölgelerde evlere su verilmesinde sıkıntı yaşanıyor. Raporda, evsel su kullanımına öncelik verilmesi isteniyor.
Raporda suyun yeniden kullanılması, deniz suyunun arıtılması, havadaki ve sisteki nemin kullanılması gibi alternatif yöntemlerin gündeme alınması öneriliyor.
Atık suların doğaya bırakılması çevre ve sağlık riskini arttırıyor. Oysa atık suların yeniden kullanımı hem bu riskleri hem de iklim değişikliğini azaltabilir.
İklim değişikliğiyle mücadele için ayrılan kaynaklardan su projelerine ayrılan pay arttırılmalı.
Farklı sektörlerin ve toplumsal grupların çelişen çıkarları arasında bir ortak yol bulmak için katılımcı ve eşgüdümlü bir süreç başlatılmalı. Bugün verilen kararlar gelecek nesilleri etkileyecek.