Dünya boğazına kadar plastiğe batmış durumda. Dünya üzerinde bugüne kadar 8.700 milyon ton plastik üretildi ve bu plastik ürünlerinin yüzde 60’ı artık kullanılmıyor. Geri dönüştürülen plastik de bir noktada çöplüklere geri dönüyor.
Bu noktada karşımıza çıkan sorunlardan ilki kullandığımız sistem. Şu andaki sistemde plastiklerin önemli kısmı geri dönüştürülemiyor. Dahası, plastik yapısı itibariyle sonsuza kadar dönüştürülebilen bir ürün değil.
Günümüzde kullanılan geleneksel yöntemde plastik atıklar ezilerek çok küçük parçalar haline getiriliyor. Daha sonra bu parçalar işlenerek daha düşük seviye plastik ürünler haline getiriyor. Kimyasal geri dönüşümde ise plastik moleküler seviyede parçalanıyor ve platform moleküller haline getiriliyor. Daha sonra bu moleküller başka kimyasallar üretilmesinde kullanılıyor.
Bu fikir şu anda oldukça başlangıç seviyesinde bulunsa da gelecek için pek çok farklı alternatif sunuyor. Bu noktada da plastiklerin yapısını daha iyi anlamak gerekiyor. Plastikler, polimerler olarak bilinen materyaller arasında geniş bir skalaya yayılmıştır. Bu yapılar, daha küçük olan polimerlerden meydana gelir. Monomerler ağırlıkla karbon ve hidrojenden oluşur. Doğru tekniklerle plastik, en düşük seviyede atıkla bu seviyeye parçalanabilir.
Farklı yapılardaki monomerlerin parçalanması için gerekli olan şey en temelde enerjidir. Plastik stabil bir materyal olduğu için parçalanma sürecinde oldukça fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Doğru katalizörleri kullanarak süreci daha doğru şekilde yönlendirmek mümkün oluyor. Plastik yiyen bakteriler bu işin nasıl yapılabileceğine dair bize ipuçları sunmaktadır.
Küresel çapta pek çok araştırmacı yeni plastik ayrıştırma ve geri dönüştürme tekniği üzerinde çalışmaya devam ediyor. Doğal polimer olan eski yemek yağının 3 boyutlu yazıcılar için biyolojik olarak çözünebilen resim haline getirilebildiği biliniyor. Başka atık maddeleri de grafen üretiminde kullanılabiliyor. Biyoplastiklerin de hızlı dönüştürülmesini sağlayan teknikler bulunuyor.
Kimyasal geri dönüşüm, mekanik geri dönüşümü destekleyecektir, özellikle de filmler ve mikroplastikler gibi sıkıntı yaratan ürünlerde. Bu tür materyallerin süreçleri aksatan dönüşümleri, kimyasal yöntemlerle çok daha sıkıntısız olacaktır.
Pek çok bilimsel araştırma bu konuya odaklanırken farklı firmalar da geri dönüşümü kimyasal düzeye çekmek için çaba sarf ediyor. Bu süreç elbette zaman, uzmanlık ve para gerektiriyor. Çoğu teknoloji ticarileştirilebilecek seviyeye geliştirilme aşamasında bulunuyor.
Geleceğin ne getireceği bilinmese de plastik kirliliğinin böyle devam etmesi durumunda pek de hoş şeylerle karşılaşmayacağımız açık. İnsanlığın umudu kimyasal geri dönüşümde saklanıyor olabilir.