Yeni Zelanda ve çevresindeki en büyük fay hattı Hikurangi’yi inceleyen bilim insanları ölü organizmalar ve depremler arasında ilginç bir bağlantı keşfetti.
Hakemli bilimsel dergi Lithos’ta yayımlanan araştırma denizlerde milyonlarca yıl önce yaşamış organizmaların depremlerin şiddetini ve biçimini etkileyebildiğini ortaya koydu.
Bulgulara göre bölgede eskiden var olan tek hücreli organizmaların geride bıraktığı kalsit tortuları, bu ilişkinin kilit noktası. Zira bu tortular, Pasifik levhası ve Avustralya levhası arasındaki hareketliliğe ve sürtünme biçimine etki ediyor.
Kalsit tortuları çözülürse tabakalar birbirinin üzerinden daha kolay kayabiliyor. Çözülmezse plaka hareketleri engelleniyor ve enerji içeride hapsoluyor. Bu enerji daha sonra ani bir patlamayla serbest kalıyor.
Yeni Zelanda’daki Wellington Victoria Üniversitesi’nden Jeolog Carolyn Boulton, “Kalsit, çok stres altında ve daha soğuk ortamda hızlı çözünür” diye konuştu:
“Düşük sıcaklıklarda (örneğin oda sıcaklığında) bu daha kolaydır. Ancak sıcaklık yükseldikçe (örneğin Dünya’nın derinliklerinde) çözünmesi zorlaşır.”
Araştırmacılara göre kırılma hattının derinliklerinde sıcaklık kademeli olarak artıyor. Bölge her kilometrede yaklaşık 10 derece ısınıyor.
Bu yüzden, yüzeyin çok altında olduğu için çözünmeyen kalsit tabakalarının, fayın hareketleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu düşünülüyor.
Kırılma hattının kendisine ulaşmak için son derece pahalı sondaj ekipmanı gerekiyor. Bu nedenle araştırmacılar, deneylerini Kuzey Adası’ndaki bir kıyı şeridinde açıkta kalan kireçtaşı, çamurtaşı ve silttaşı katmanları üzerinde yaptı.
Boulton, “Bu organizmalardan kalan kalsitin miktarı ve çözünüp çözünmediği, bir sonraki depremin ne kadar büyük olabileceğine dair önemli bir ipucu” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Jeologlar, Hikurangi’den kaynaklanan depremlere dair çok az kayıt var. Bu da bir sonraki büyük depremi tahmin etmeyi zorlaştırıyor.
Araştırmacılar, 50 yıl içinde bu fay hattında tsunamiye neden olabilecek büyük bir deprem ihtimalinin yüzde 26 olduğunu düşünüyor.
Independent Türkçe, Science Alert, Wellington Victoria Üniversitesi
Derleyen: Çağla Üren