İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Başbakanlığın 12.08.2005 günlü ve 8054 sayılı yazısı ile gönderilen dosya Başbakan tarafından verilen 1.7.2005 günlü, 097 sayılı şikayetin işleme konulmaması kararı ve eki dosya ile bu karara yapılan şikayetçi itirazı, Tetkik Hakimi ……. açıklamaları dinlendikten sonra, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca incelendi.
Gereği Görüşülüp Düşünüldü
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında; bu Kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak ihbar ve şikayetlerin soyut ve genel nitelikte olmamasının, ihbar ve şikayetlerde kişi ve/veya olay belirtilmesinin zorunlu olduğu, iddiaların da ciddi bulgu ve belgelere dayanması gerektiği, bu hükme aykırı bulunan ihbar ve şikayetlerin, Cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmayacağı ve dirimin ihbar ve şikayette bulunan bildirileceği, aynı Kanunun 5 inci maddesinde ise, izin vermeye yetkili merciin, bu kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini bizzat veya yukarıdaki maddede yazılı şekilde öğrendiğinde bir ön inceleme başlatacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, hakkında soruşturma izni istenenin Başbakanlık Başmüfettişi olduğu, soruşturmacı sıfatıyla müşteki hakkında yargı kararlarını uygulamama iddiasıyla ilgili olarak ön inceleme raporu düzenlendiği, raporun sonuç kısmında soruşturma izni verilmesi yönünde teklifi getirdiği, yetkili merciin de bu rapora dayalı olarak müşteki hakkında soruşturma izni verdiği anlaşılmıştır.
Soruşturmacı olarak görevlendirilenler, ön inceleme raporu düzenlemekle yükümlü bulunduklarından, bulguların saptırılması ve karartılması halleri hariç olmak üzere, düzenledikleri raporlarda getirdikleri tekliflerden, karar verme konumunda olmamaları nedeniyle sorumlu tutulmalarına hukuken olanak yoktur.
Açıklanan nedenlerle, görevin kötüye kullanıldığı iddiasıyla Başbakanlık Başmüfettişi hakkında yapılan şikayetin, anılan 4 üncü madde hükmü uyarınca ciddi bulgu ve belgelere dayanmadığı anlaşıldığından, Başbakanca, verilen 01.07.2005 günlü, 097 sayılı şikayetin işleme konulmaması kararına yapılan itirazın reddine, dosyanın Başbakanlığa, kararın bir örneğinin dilekçe ve eklerinin şikayetçiye gönderilmesine 16.09.2005 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde; Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ihbar veya şikayetin, soyut ve genel nitelikte olmaması, ihbar veya şikayette kişi veya olay belirtilmesi, iddiaların ciddi bulgu ve belgelere dayanması şartlarını taşıdığını belirlemeleri durumunda, yetkili merciden soruşturma izni isteyecekleri; ihbar ve şikayetin, Kanunla belirtilen şartları taşımadığı saptamaları durumunda ise, bu ihbar veya şikayeti işleme koymayacakları hükme bağlanmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılıklarınca yetkili merciden soruşturma izni istenmesi durumunda izin vermeye yetkili mercilerin, bu istemleri 4483 sayılı Kanun çerçevesinde yerine getirmeleri, bir başka anlatımla ön inceleme raporu düzenlenerek sonucunda göre soruşturma izni verilmesi veya soruşturma izni verilmemesi şeklinde bir karar vermeleri zorunludur. İzin vermeye yetkili mercilerce bu tür talepleri sonuçsuz bırakacak şekilde “işleme konulmama kararı” verilmesi mümkün değildir. Şayet şikayet hakkında işleme konulmama kararı verilecek idiyse Cumhuriyet başsavcılarına kanunla şikayeti işleme koymama yetkisi verilmiş olması nedeniyle, zaten Cumhuriyet başsavcılıklarınca işleme konulmama kararı” verilirdi.
4483 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde yer alan “…evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni isterler.” Emredici hükmünden de bunun anlaşılması gerektiği, ihbar veya şikayetlerin takipsiz kalmamasını sağlamakla görevli ve sorumlu Cumhuriyet başsavcılıklarının soruşturma izni isteme taleplerini sonuçsuz bırakacak şekilde “şikayetin işleme konulmaması” kararı verilmesi durumunda da izin vermeye yetkili merciin cezai sorumluluğunun söz konusu olacağı kanaatindeyim.
4483 sayılı Kanunda, Cumhuriyet başsavcılarının veya yetkili merciin “işleme koymama” kararlarına karşı itiraz edilebileceği yönünde bir hükme yer verilmemiş, sadece ihbar ve şikayette bulunana bildirilmesi kural olarak belirlenmiştir.
Yetkili merciilerin de, doğrudan kendilerine intikal eden ihbar ve şikâyetleri, yukarıda belirtilen şartları taşımamaları durumunda işleme koymama yetkileri bulunmaktadır. Yetkili merciler taşımamaları durumunda işleme koymama kararlarına karşı Danıştay veya bölge idare mahkemeleri nezdinde itiraz edilebileceği yönünde bir düzenlemeye Kanunda yer verilmediğinden işleme koymama kararları, suç işleyen memurlar veya diğer kamu görevlilerinin korunup kollanması amacıyla kullanılan bir yol alması endişesini gündeme getirmekte ise de, 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanununun “ihbar ve şikayet” başlıklı 158 inci maddesinin 4 ncü fıkrası ile; “Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum veya kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikayet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir” hükmü getirilmiştir. Bu hükme göre yetkili merciler, bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı suçlarla ilgili ihbar ve şikayetler üzerine ön inceleme başlatsalar da, başlatmayıp işleme koymasalar da bu ihbar veya şikayetleri, ilgili Cumhuriyet başsavcılıklarına göndermek zorundadırlar. Hükmün getiriliş amacının da, madde gerekçesinde; “kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan ihbar ve şikayetlerin, takipsiz kalmaması için Cumhuriyet başsavcılığına intikalini sağlamak” olduğu açıklamasına yer verilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılarının da bu ihbar veya şikayetlerin takipsiz kalmaması için 4483 sayılı Kanundan kaynaklanan yetkilerini kullanacakları açıktır.
Bu nedenlerle, Kanunda itiraz yolu öngörülmeyen yetkili mercilerce verilen “şikayetin işleme konulmaması” kararlarına yapılan itirazın incelenmeksizin reddi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.