Köşemde, konkordato müessesesi ile ilgili birçok yazımı okudunuz. En son “Konkordato yolundaki mayınlar patlamaya başladı” başlıklı yazımda 7155 sayılı Kanun’dan sonra artık konkordato ilan etmenin mümkün olmadığını, mahkeme kararlarına da dayanarak sizlerin dikkatine sunmuştum.
Temel yasalarımızdan olan İcra İflas Kanunu (İİK), 1932 yılında kabul edilmiştir. Yasanın temel kuralı, alacaklı ve borçlunun karşılıklı hak ve menfaatlerinin korunması ve borçlunun mal varlıklarının cebri icra uygulamaları ile değerlerini kaybetmesine meydan verilmeden korunup kollanarak, alacaklının -borçludan olan- alacağının devlet gücü ve güvencesi ile ödetilmesini sağlamaktır.
7155 SAYILI KANUN’DAN SONRAKİ DURUM İÇLER ACISI
İİK’nın 87 yıllık uygulamasında geldiğimiz noktada, özellikle cebri icra uygulamalarında alacaklının talebi üzerine borçlunun işyerindeki hammadde ve mamul maddelerin haczedilmesi ve muhafaza altına alınması ile yetinilmeyip, milli servet mahiyetindeki makine ve ekipmanlar da sökülerek taşınmakta, bunların değeri yok edilmekte ve işletmedeki üretim ve istihdam sona erdirilmektedir.
Uygulamada herkesin bildiği gibi, özellikle banka ve diğer finans kuruluşları bir firmanın finans sıkıntısına girdiğine ilişkin bir belirti gördüğü anda hacizde önde olabilmek için;
– Derhal krediyi kat ederek alacak miktarı ne olursa olsun 24 saat içinde bunun ödenmesi talep edilmekte, ertesi gün de ticaret mahkemesinden ihtiyati haciz istenmekte ve genellikle aynı gün mahkemeden, borçlunun her türlü mal, hak ve alacaklarının haczi için ihtiyati haciz kararı alınmaktadır.
– Bu karar aynı gün tüm bankalara, firmanın iş yaptığı kuruluşlara, tapulara, araçlar için trafiğe bildirilmekte, firmaların fabrikasına, dükkan, otel gibi işletmelerine icra memuru ve gerektiğinde polis ile gidilerek,
– Firmanın, bilgi işlem sistemlerinden başlanarak, fabrikalarındaki hammaddeler, yarı mamul ve mamul mallar haczedilerek, muhafaza altına alınmakta, kamyonlarla yediemin depolarına taşınmakta,
– Alacağın büyüklüğüne göre fabrikadaki bütün makine ve ekipmanları bir daha kullanılmasına imkan verilemeyecek şekilde yerlerinden sökülerek götürülmekte,
– Diğer işletme, otel gibi kuruluşlarda ise içerideki müşterinin varlığı dikkate alınmaksızın; yine önce bilgi işlem ve elektronik çalışma sistemleri ve bunların beyinlerinin haczedilmesinden başlanarak TV, yatak gibi işletmeye özgülenmiş demirbaşlara, artık işletmenin otel olarak kullanılmasına imkan bırakılmayacak şekilde, muhafaza işlemine tabi tutulmaktadır.
ÇÖZÜM VAR, HAREKET ŞART
Batı dünyasında, finansal krize giren, hacze maruz kalan veya iflas eden bir kuruluşun fabrikasına, işletmesine, oteline ve benzeri varlığının bütünlüğünü bozacak, çalışmasına mani olacak şekilde, malların muhafazasına dönük hiçbir cebri icra işlemi yapılamaz.
Bu ülkelerde bir otelin, bir fabrikanın, herhangi bir işletmenin çalışmasına mani olacak, istihdam edilenlerin işlerine kaybetmesine sebep olacak şekilde, bilgi işlem sistemlerinin, makine ve ekipmanlarının sökülmesi, muhafaza altına alınarak depolara götürülmesi, işletmenin bütünlüğünün bozulması mümkün değildir.
Ülkemizde ise şu anda organize sanayi bölgesi içindeki birçok fabrika ve işletmenin makine ve ekipmanları icra vasıtasıyla sökülerek yediemin depolarına taşınmış, taşınamayanlar da fabrika binaları ile birlikte çürümeye terk edilmiş durumdadır.
Cebri icra uygulamasında batıda olduğu gibi, bir işletme hacze muhatap da olsa, iflas etmiş de olsa, bu işletme ve fabrikaların ekonomik bütünlüğü korunup muhafaza edilerek, bir bütün halinde cebri icra vasıtasıyla satılmasının sağlanması ve elde edilecek gelirin, alacaklı haciz sahiplerine tahsis edilmesi temel amaç olmalıdır. Bu uygulama ile hem alacaklılar hem işletmede istihdam edilenler açısından daha yüksek bir menfaat elde edilmiş hem de borçlu firmanın çürüyen makinelerle sınırlı olmaksızın, bir bütün halinde ekonomik değer taşıyan varlığı paraya çevrilmiş olacaktır.
Bunun için, İİK’da “Fabrika, otel vb işletmelerde yapılacak haciz uygulanmasında, işletmenin ve fabrikanın çalışmasına mani olacak, bütünlüğünü bozacak hiçbir muhafaza işlemi yapılamayacak, işletme ancak iktisadi bütünlüğü korunarak satışa konu edilebilecektir” şeklinde yapılacak küçük ve basit bir değişiklikle, bu sağlanmış olacaktır.
Geçmişte, zor durumdaki firmayı borç ödemeye zorlamak için telefon ve teleksin kapatılmasına yönelik haciz uygulamaları yapılıyor, yine borçluyu manen tehdit ile borçlunun ev eşyalarının haczi ve muhafazasına ilişkin anlamsız ve haksız uygulamalarla, insanlar evlerinde eşyasız bırakılıyordu.
SANAYİ ODALARI UYUYOR
Yıllar sonra yapılan küçük bir yasa değişikliği ile telefon haczine ve ev eşyasının muhafazasına engel olunmuş, böylece hukukun ve İİK’nın ruhuna da aykırı olan bu uygulamaya son verilmişti.
Şimdi de, işletmelerin, öncelikle bilgi işlem sistemleri, asansörleri, makine ve ekipmanlarından başlamak suretiyle, çalışamaz hale getirilerek, kapatılmasına yol açan uygulamalar tam gaz devam ediyor. Ticaret ve sanayi odaları uyuyor! Siz uyumaya devam edin, uyandığınızda çözüm için çok geç kalınmış olacak. Benden söylemesi…
Kaynak: Sözcü Gazetesi-Nedim Türkmen