Kullanılmayan Yıllık İzne İlişkin Ücretten İndirim Yapılamaz

T.C.
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
 
Esas : 2021/12471
Karar : 2022/1343
Tarih : 27.01.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalılardan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin 01.01.2007 tarihinden itibaren davalı asıl işveren … Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin değişen taşeronları nezdinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 05.01.2015 tarihinde son alt işveren olan davalı … Özel Güv. Hiz. Eğt. San. Tic. A.Ş. tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalılar Cevabının Özeti:

Davalı …Ş. vekili, davacının taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ayrıca davacının davalı kurumun işçisi olmadığını, hizmet alınan şirketlerin bünyesinde çalıştığını, bu sebeple de davanının husumet yönünden reddi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.

Davalı … Özel Güv. Hiz. Eğt. San. Tic. A.Ş. vekili, 6552 sayılı Kanun uyarınca asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiş olup, Yargıtay (kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin 15.01.2020 tarih , 2017/24534 esas – 2020/339 karar sayılı ilamı ile; davacının 8 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, üstelik davacı tanıklarının 2011 yılından sonra yıllık izinlerini tam olarak kullandıklarını da ifade ettikleri hususu dikkate alınarak davacının konuya ilişkin beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkemece, bozma ilamına uyularak, bozma ilamı doğrultusunda davacı asılın beyanı alınarak yıllık izin ücreti alacağı % 30 oranında indirim uygulanarak hüküm altına alınmış, bozma kararı kapsamı dışında kalan kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacağı yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

Temyiz:

Mahkeme kararına karşı, davacı vekili ile davalı …Ş. vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Gerekçe:

Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın kanuni gerektirici sebeplerine davacı vekili ile davalı …Ş. vekilinin aşağıdaki bentlerinin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Taraflar arasında bozmadan sonra, bozma konusu yapılmasa da bütün alacaklar (talepler) hakkında yeniden hüküm kurulmasının gerekip gerekmediği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/10/2012 tarihli ve 2012/9-851 esas, 2012/705 karar sayılı kararında özetle, Yargıtay bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonucunda verilecek kararlarda, bozma konusu yapılmasa da her bir taleple ilgili olarak yeniden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir.

Mahkemece, bozmadan sonra verilecek kararda bozma kapsamı dışında kalsın ya da kalmasın her bir taleple ilgili olarak yeniden olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmalıdır.

Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme tarafından bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda, Yargıtay tarafından bozma konusu yapılmayan kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacakları yönünden “Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 17/03/2016 tarih ve 2017/24534 Esas-2020/339 Karar sayılı ilamı ile davacının kıdem ve ihbar alacakları yönünden verilen karar bozma ilamı kapsamı dışında kaldığından tekrar bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde karar verilmesi, yukarıda özetlenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararına ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine aykırıdır.

Mahkeme tarafından bozmadan sonra verilecek kararda bozma kapsamı dışında kalsın ya da kalmasın her bir taleple ilgili olarak yeniden Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine uygun şekilde yeniden hüküm kurulmalıdır.

Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının yıllık izin ücretinden indirim yapılıp yapılamayacağı noktasındadır.

4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır.

Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.

4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.

İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde 17. maddede belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27. madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe girmez. Kanundaki bu düzenleme karşısında işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir.

Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Sözleşmenin feshi anı, yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak Kanunda belirtilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir.

İşe iade davası sonunda işçinin işe başlatılmadığı tarihte iş sözleşmesi feshedilmiş sayıldığından izin ücreti hesabında işçinin işe başlatılmadığı tarihte alması gereken ücret dikkate alınmalıdır.

İşverenin işçiyi işe başlatması durumunda, iş ilişkisi kesintisiz devam ettiğinden, kullandırılmayan izin ücretine de hak kazanılması söz konusu olmaz. Daha önce işçiye kullandırılmayan izinler karşılığı olarak ödenmiş olan izin ücretleri de işverence geri istenebilir. 4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde işçinin yıllık ücretli izin hakkından vazgeçemeyeceği kurala bağlandığına göre, işçinin daha önce ödenen izin ücretinin işe iade sonunda işçinin işe başlaması halinde işçinin kullanmadığı izin hakkına sayılması da doğru olmaz.

Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.

Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirim yapılması doğru değildir.

Somut uyuşmazlıkta; davacının izin ücretinden yüzde otuz oranında indirim yapılarak alacağın hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. İş Kanununda sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirimi öngören bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Yıllık ücretli izin hakkı, özde dinlenme hakkına ilişkin bir haktır. İşçinin kullanılmayan yıllık iznine ilişkin ücretinden indirim yapılması mümkün değildir. Mahkemece bilirkişi raporunda belirlenen izin ücretinden indirim yapılarak karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.

492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 8. maddesine göre, bir hükmün bozulmasını mütaakıp verilecek hükümlerden yeni bir hüküm gibi karar ve ilam harcı alınır ve bozulan hükümden evvelce alınmış olan karar ve ilam harcı, mütaakıp hükme ait harçtan mahsup olunur.

Somut dosyada, bozmadan önce ödenen karar ve ilam harcının bulunup bulunmadığı denetlenerek sonucuna göre bozmadan sonraki hükümde belirlenen harçtan mahsup edilip edilmeyeceği değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar ve ilam harcı tutarı belirlenerek tahsiline ilişkin hüküm kurulmalıdır.

SONUÇ:

Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 27.01.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

KAYNAK:CORPUS
FOTOĞRAF:ÇALIŞMA HAYATI
Bu Yazıyı Paylaşın