Komşuluk Hukukundan Kaynaklanan El Atmanın Önlenmesi Davalarında Davalının Kusurlu Olması Aranmaz

T.C.
YARGITAY
Ondördüncü Hukuk Dairesi

Esas No : 2016/11368
Karar No : 2019/1204
Tarih : 12.02.2019

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.11.2013 gününde verilen dilekçeyle komşuluk hukukuna dayalı el atmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.06.2015 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili ve bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR :

Dava, komşuluk hukukuna dayalı el atmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir.

Davacı vekili, davalıların yasaya aykırı olarak parsel sınırına diktikleri ağaçların kökünün davacıya ait evin duvarına zarar verdiğini, dalların evin içine kadar girdiğini, gölgeye neden olduğunu, yaprakların ve gazellerin yağmur sularının tahliyesi için yapılmış yağmur oluklarını tıkadığını, evinin önüne dökülüp etrafı kirlettiğini, davalı tarafından izdüşümünün yarısı kadar mesafeye dikilmesi gereken ağaçların tam sınıra dikilmesi nedeniyle oluşan müdahalenin men’i ve kal talep talep etmiştir.

Davalılar cevabında, 6227 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bahçesinde bulunan ağaçların davacıya bir zararı olmadığını, yargılama sırasında mevcut ağaçlarını kestiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı vekili cevabında; 6228 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bahçesinde bulunan ağaçların davacıya bir zararı olmadığını, yaprak dökülmesinin mevsimsel olup katlanılamaz bir durum olmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüyle … İli, … İlçesi, … Mevkii 6227 parsel sayılı taşınmaz maliki … mirasçıları olan dahili davalıların fen bilirkişisinin 09.04.2014 tarihli krokili bilirkişi raporunda gösterilen ceviz ağacını Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından belirlenen ağaç dikim mesafeleri cetveline aykırı olarak dikmek suretiyle davacıların 6226 parsel sayılı taşınmazına yapmış oldukları müdahalenin meni ve belirtilen ağacın kökü ile birlikte sökülerek kal’ine ve … İli, … İlçesi, … Mevkii 6228 parsel sayılı taşınmaz maliki davalıların fen bilirkişisinin 09.04.2014 tarihli krokili bilirkişi raporunda gösterilen 10 adet çam ağacı, 3 adet ceviz ağacı, 1 adet elma ağacını Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından belirlenen ağaç dikim mesafeleri cetveline aykırı olarak dikmek suretiyle davacıların 6226 parsel sayılı taşınmazına yapmış oldukları müdahalenin meni ve belirtilen 14 adet ağacın kökü ile birlikte sökülerek kal’ ine karar verilmiştir.

Hükmü, bir kısım davalılar ve bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.

TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.

Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nin “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.

El atmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.

Komşuluk hukukundan kaynaklanan el atmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, el atmanın önlenmesi davasına etkili olmayıp, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunması yeterlidir. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, el atmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da el atmanın önlenmesi davasını etkilemez.

Ancak davalının kendi taşınmazı içerisine diktiği ağaçların, ileride büyüyüp davacının taşınmazına gölge yapıp zarar vereceği iddiası ile açılan davaların reddi gerekir. Uzun zaman sonra doğacak muhtemel zararlar için mülkiyet hakkının kısıtlanması, mülkiyetin genel kurallarına ve bizzat Medeni Kanunun 737. maddesi hükmüne ters düşer.

Hemen belirtmek gerekir ki, bu madde uygulamasında doğrudan bir tecavüz söz konusu olduğundan, ayrıca katlanma sınırını aşan bir zararın bulunup bulunmadığını, mülkiyetin taşkın kullanılıp kullanılmadığını araştırmaya gerek yoktur.

Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;

1- )Davalıların temyiz talebi yönünden yapılan incelemede; mahallinde 04.04.2014 tarihinde keşif yapıldığı, keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarında 6227 parsel sayılı taşınmazda bulunan ağaçların keşif tarihinden 3 veya 5 gün önce kesildiği, 1 adet ceviz ağacının kaldığı, bu ağacın şu an için zararı olmadığı ancak büyüdüğünde niza konusu olabilecek yakınlıkta olduğundan kökleriyle birlikte sökülmesi gerektiği belirtilmiş, mahkemece muhtemel zarar dikkate alınarak davanın kabulüyle 1 adet ceviz ağacının kesilmesine karar verilmiştir.

Halbuki bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde, davalılara ait parselde bulunan 1 adet ağacın henüz bir zarara sebebiyet vermediği anlaşılmış olup TMK’nin 737. maddesine göre doğmamış zararlar için mülkiyet hakkının kısıtlanması mümkün olmayacağından ve TMK’nin 732. maddesi gereğince de davalının eyleminin komşular arasında hoşgörülebilecek dereceyi aşmadığı anlaşıldığından, muhtemel zarar gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2- )Davalıların temyiz talebi yönünden yapılan incelemede; 04.04.2014 tarihli bilirkişi raporunda davalılara ait 6228 parselde bulunan ağaçlardan erik ağacı dışındaki ağaçların dikim normuna göre duvara dolayısıyla komşu parsele mesafeleri uygun olmadığından kökleriyle sökülmesi gerektiği rapor edildiği anlaşılmış olup mahkemece bu rapor doğrultusunda davalılara ait 6228 parselde bulunan 14 adet ağacın kal’ine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ise de; bilirkişi raporu ve ekinde krokide yer alan ve kal’i gereken ağaç türleri ve sayıları hususlarında kroki ve rapor içeriği çelişmektedir. Şöyle ki, fen bilirkişi tarafından hazırlanan krokiye göre 10 adet, 3 adet ceviz ve 1 adet elma ağacının 6228 parsel üzerinde yer aldığı belirtilmiş, rapor içeriğinde ise ziraat bilirkişi tarafından hazırlanan raporun 3. sayfasında yer alan çizelgeye göre 11 adet çam 2 adet ceviz ve 1 adet elma ağacı bulunduğu belirtilmiştir. Mahkemece kroki esas alınarak 10 adet çam, 3 adet ceviz ağacı ve 1 adet elma ağacının kal’ine karar verilmiş olup; rapor ve kroki içeriği birbiriyle örtüşmediğinden hüküm infaza elverişli değildir. Bu nedenle çelişkiyi giderecek mahiyette ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ :

Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar ve davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın