Sagrada Familia, Parc Güell, eski şehir… Çok sayıda cazibe merkezine sahip olan Barcelona, turizm açısından dünyanın en popüler beldelerinden biri. İspanya’nın kuzeydoğusundaki şehir, 2023 yılında 15,6 milyon turist ağırladı.
Kitlesel turizmin sonuçlarından biri de yerel halkın, uygun fiyatlı konut bulmasının giderek zorlaşması. Belediye Başkanı Jaume Collboni, konut sıkıntısıyla mücadele stratejisi kapsamında, son derece radikal bir karar aldıklarını açıkladı: “Turizm amaçlı konut kiralama ruhsatları, süreleri dolduğunda artık yenilenmeyecek.”
Halihazırda kentte 10 binden fazla ev ve daire, kısa süreliğine ve yüksek bedelli spanyaerle turistlere kiralanıyor. Turizm ruhsatları gerçekten yenilenmezse, Kasım 2028’den itibaren Barcelona’daki “tatil evleri” tarihe karışacak.
Barcelona’da kiralar yüzde 68 arttı
2020 yılında yapılan bir araştırma, turizmin şehirdeki kira fiyatları üzerinde doğrudan etkisi olduğunu gösterdi. İncelenen bölgelerdeki tatil amaçlı kiralamalar nedeniyle fiyatlar yüzde 7 yükseldi. Gerçek artışın çok daha yüksek olduğunu savunan Barcelona Belediye Başkanı Collboni ise son on yılda kiraların yüzde 68, gayrimenkul satış fiyatlarının da yüzde 38 oranında arttığını belirtiyor ve ekliyor: “Normal bir gelire sahip insanlar için bu büyük bir sorun haline geldi.”
Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nde emlak uzmanı olan Konstantin Kholodilin, tatil amaçlı kiralamaların emlak piyasası üzerindeki etkilerini şöyle açıklıyor: “Ne kadar çok tatil evi olursa, kiralar da o kadar artar. Bu artışın miktarı ise bölgeden bölgeye değişmekle birlikte, fiyatlar ortalama olarak yüzde iki ila üç oranında artıyor. Tatil amaçlı kiralamaların, emlak alım fiyatlarındaki artışı da etkilediği kanıtlanmıştır.”
Turistik gecelemelerin yarısı tatil evlerinde
Airbnb ve benzeri tatil amaçlı kiralama ve konaklama platformlarının ortaya çıkmasından sonra süreli gecelemelerde gerçek bir patlama yaşandı. Avrupa Birliği’nin (AB) istatistik kurumu Eurostat’a göre konaklama platformları, 2023 yılında AB genelinde 700 milyondan fazla gecelemeye aracılık etti. Bu rakam, 2018 yılında 440 milyonun biraz üzerindeydi. Alman Tatil Evleri Birliği’ne göre, Almanya’da neredeyse her iki turistten birinin gecelemesi artık bir otelde değil, tatil evlerinde gerçekleşiyor.
Konu sadece turizmi değil, siyasi gündemi de meşgul ediyor. Gerek yerel yöneticiler gerekse üst düzey politikacılar, turizm kaynaklı artan konut sıkıntısına karşı çeşitli önlemler almaya başladı.
Örneğin New York’ta bir yıldır yürürlükte olan düzenleme, en az Barcelona’daki kadar radikal: 30 günden kısa süreli kiralamalar ancak söz konusu konut “turizm ruhsatına” sahipse ve ev sahibi dairede yaşıyorsa mümkün. Ayrıca aynı anda en fazla iki misafir ağırlanabiliyor. New York Belediye Meclisi Üyesi Ben Kallos, “Daireler New Yorklular için, oteller ise turistler için olmalı” diyor.
Turistlerin akın ettiği Paris, Amsterdam, Berlin, Lizbon ve diğer pek çok şehirde de tatil amaçlı kiralamalara yönelik bazı katı kısıtlamalar getirildi.
“Konut turizmine” karşı protestolar
Ancak birçok gözde turizm merkezinde, emlak piyasasındaki gergin durumun tek nedeni tatil amaçlı kiralamalar değil. Giderek daha fazla sayıda insan, cazip bir yerde ikinci bir ev sahibi olma hayalini gerçekleştiriyor. Kanarya Adaları’nda giderek artan “konut turizmini” protesto etmek için yerel halk sokaklara döküldü.
Aynı sorun, diğer İspanyol takımadaları olan Balear Adaları’nda da söz konusu. Buralarda her üç mülkten biri yabancılara satılıyor. Neticede orta sınıf İspanyollar, zengin kuzey Avrupalılarla emlak piyasasında rekabet etmek zorunda kalıyor.
İç emlak piyasası üzerinde bu tür dış baskıları önlemek için, Danimarka, Finlandiya, Hırvatistan ve Malta dahil olmak üzere pek çok Avrupa ülkesi, o ülkede yerleşik olmayanlara mülk satışını yıllar önce kısıtladı.
Tatil amaçlı kiralamalara ilişkin yeni AB düzenlemesinin, turizm kaynaklı konut sıkıntısıyla mücadelede daha iyi sonuçlar vermesi bekleniyor. Söz konusu düzenlemeyle online turizm platformları ve ilgili yerel makamlar arasında daha sağlıklı bir veri alışverişi sağlanması amaçlıyor. Bu sayede, en azından yasadışı tatil kiralamalarıyla daha etkin şekilde mücadele edilmesi umuluyor.
Yasak getirmek çözüm mü?
Emlak uzmanı Konstantin Kholodilin’e göre, söz konusu AB düzenlemesinden sonra hem mülk satın alma fiyatları hem de ilgili platformlarda sunulan tatil evlerinin sayısı belirgin oranda geriledi. Ancak uzun vadeli kiralama piyasasındaki fiyatlar için durum farklı: “Burada da düzenlemenin etkisi kısmen söz konusu. Ancak ilgili araştırmalar o kadar az ki, eldeki kanıtlar pek güvenilir değil. Sadece tatil amaçlı kiralamaları kapsayan bir düzenlemeyle konut sıkıntısına karşı mücadelede istenen hedefe ulaşılıp ulaşılamayacağı konusunda şüphelerim var.”
Bu görüşe destek veren Barcelona’daki tatil kiralama derneği Apartur da bu belediye meclisinin tüm tatil kiralamalarını kaldırma kararını sert bir dille eleştiriyor. Dernek Başkanı Enrique Alcántara, yasadışı tatil kiralamalarının bu sayede daha da artacağını savunuyor ve bir başka önemli noktaya dikkat çekiyor: “Yasak, aynı zamanda şehirdeki aile turizminin de sonu anlamına gelecek. Zira tatil evlerinde kalanlar, çoğunlukla çocuklu aileler. Turistik daire ve evler, kentteki toplam konutların sadece yüzde 0,77’sini oluşturuyor. Bu nedenle yasak, konut politikasındaki başarısızlığın örtbas edilmesinden başka bir şey değil.”