Kiracıların, Boşalttıkları Dairelerin Anahtarlarını Teslim Ederken, Mutlaka Tutanak Düzenlemeleri Gerekir

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
ONBEŞİNCİ HUKUK DAİRESİ
 
Esas : 2020/635
Karar : 2022/284
Tarih : 15.02.2022

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ANKARA 12. SULH HUKUK MAHKEMESİ

TARİHİ : 14/11/2019

NUMARASI : 2018/767 Esas 2019/1344 Karar

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Sulh Hukuk Mahkemesince yukarıda tarih ve numarası yazılı davada verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla; dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait taşınmazı davalının 10.04.2016 tarihli 2 yıllık kira sözleşmesi ile kiraladığını, 16.09.2017 ve 16.10.2017 tarihli kira bedellerinin ödenmemesi nedeni ile dönem sonuna kadarki tüm kira bedellerinin tahsili amacı ile yapılan takibe davalının itiraz ettiğini, davalının anahtar teslimin yazılı belge ile kanıtlayamadığını, davalı şirketin anahtar teslim etmediği gibi taşınmazı 05.09.2017 tarihinde boşalttığını 23.10.2017 tarihli ihtarname ile bildirdiğini, davalının şirket olması nedeni ile bir kira bedelini ödememesi halinde diğer ayların kira bedelinin muaccel hale geleceğinin Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda geçerli olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili beyan dilekçesinde; dava dilekçesi ile tensip zaptının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, kiralananı sözleşmeye uygun bir şekilde bir ay öncesinde davacıya bildirimde bulunarak 05.09.2017 tarihinde kiralananı boşalttığını, depozitonun iadesi konusunda davacı ile sorunlar yaşandığını, kiralananı boyayıp kiraya verene teslim ettiklerini, ancak anahtarı teslim almadığını, anahtar için tevdi mahalli tayini yapıldığını ve mahkemeye teslim edildiğini, sözleşmede yer alan muacceliyet koşulunun yasaya açıkça aykırı olduğunu belirterek açılan davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 7.932,00 TL asıl alacak için Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2017/21082 esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.

Davalı vekili; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararının gerekçe içermediğini, mahkemenin kararında taraflar arasındaki olguları özetlemiş ancak neden müvekkilinin 5 ay 20 günlük kira borcu olduğunun gerekçesini yazmadığını, yine müvekkili aleyhine %20 icra inkar tazminatına neden hükmedildiğinin kararda yazılmadığını, bu haliyle dahi kararın kaldırılmasının gerektiğini, müvekkilinin alacaklıya karşı böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin kiralananda bulunduğu sürece aylık kiraları zamanında ödediğini, kiralananın içine borçlunun bilgisi dahilinde mutfak yaptırdığını, kiralananı temiz tutup kullandığını, müvekkilinin sözleşmeye uygun şekilde bir ay öncesinde borçluya bildirimde bulunarak 05.09.2017 tarihinde kiralananı boşalttığını, alacaklının kendisine yapılan bildirim üzerine kiralanana geldiğini, kiralanana sadece boya yapılmasını talep ettiğini, hatta yanında getirdiği kişiye taşınmazı kiralamak üzere gösterdiğini, davalı müvekkilinin de buna binaen taşınmazı boyattığını ve boyalı haliyle davacı alacaklıya teslim ettiğini, dolayısı ile kira sözleşmesinin tarafların karşılıklı rızası ile sona erdiğini, bu durumun ispatı amacı ile bildirilen tanıkların dinlenmediğini, yemin deliline dayanıldığı halde gözardı edildiğini, davacı ile depozitonun verilmesi konusunda sorun yaşandığını, davalı depozitoyu almak ve anahtarı teslim etmek için davacı ile devamlı görüşmek istemişse de davacı şehir dışında olduğu vs gerekçelerle müvekkilini oyaladığını, depozitoyu vermediği gibi anahtarı da teslim almadığını, bunun üzerine depozitonun iade edilmesi ve anahtarların teslim alınması için gönderilen ihtarnameye rağmen depozite iade edilmediği gibi anahtarların da teslim alınmadığını, ihtarnamede kiralananın davacıya süresinde bildirim yapılarak 05.09.2017 tarihinde boşaltıldığının açıkça yazıldığını, anahtarın teslimi amacıyla tevdii mahalli tayini talep edildiğini ve mahkemenin anahtarın mahkeme kalemi yazı işleri müdürünün kasasına alınmasına karar verdiğini, bunun üzerine kiralananın anahtarının da 02. 01.2018 tarihinde gösterilen yere teslim edildiğini, müvekkilinin kiralananı boya yaptırarak boşaltmasına ses çıkarmayan davacının depozitoyu vermek ve anahtarı teslim almak konusunda müvekkilini oyalamasının kötü niyetin açık göstergesi olduğunu, mahkemenin somut olayı bu öznel koşullarla birlikte değerlendirmek yerine anahtar teslimine takılıp kaldığını, davacının “bir kira bedelinin ödenmemesi halinde kira sonuna kadarki tüm kiraların başka bir ihtara gerek kalmaksızın muaccel hale gelir” gerekçesine dayanarak dava açtığını, mahkemenin davayı bu gerekçe ve taleple bağlı kalarak incelemesi gerekirken kiralananın tahliye tarihine indirgeyerek incelemesinin hatalı olduğunu, mahkemenin %20 icra inkar tazminatına neden hükmettiğine dair kararda herhangi bir gerekçeye yer vermediğini öncelikli olarak karara gerekçe olmaması nedeniyle itiraz ettiklerini, diğer taraftan davacı alacaklının icra takibi incelendiğinde icra takibinde olması gereken şartları taşımadığı, alacağın sebebinin açıkça belirtilmediği, müvekkilin hangi ay kira borcunu ödemediği ya da hangi döneme ait kira borçlarının istendiğine dair bilgilerin takip talebi ve ödeme emrinde yer almadığının görüleceğini, davacının dava dilekçesinde 16.09.2017 ve 16.10.2017 tarihli kiraların ödenmediğini ve sözleşmenin “bir kira bedelinin ödenmemesi halinde kira sonuna kadarki tüm kiraların başka bir ihtara gerek kalmaksızın muaccel hale gelir” şartına dayanılarak muaccel hale gelmiş kira borçlarını istediğini belirttiğini, dolayısıyla müvekkil tarafından hangi nam altında talep edildiği belli olmayan bir borca ve başlatılan icra takibine itiraz edilmiş olmasının çok doğal olduğunu, ortada likit olmayan bir alacak söz konusu iken mahkemenin kısmen kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmetmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, karara karşı istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur.

Dava; ödenmeyen kira bedelleri ile muacceliyet şartı gereği muaccel hale gelen kira bedellerinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan 10.04.2016 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede aylık kira bedelinin 1.400,00 TL olduğu ve her ayın ilk 5 gününde peşin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin özel şartlarının 8. maddesinde; “kiracı kiralananı boşaltmak istediği takdirde 1 ay önceden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorundadır.” 19. maddesinde ise; “bir kira ödenmediği takdirde gelecek kiralar muacceliyet kespeder. Gelecek kiraların tahsiline gidilir” düzenlemelerine yer verilmiştir. Bu şartlar geçerli olup tarafları bağlar. Davacı bu kira sözleşmesine dayanarak 13.11.2017 tarihinde başlattığı icra takibinde 2017 yılı Eylül ve Ekim ayları kira bedelleri ile dönem sonu olan Mart ayına kadar 7 aylık kira bedeli ve işlemiş faiz toplamı 9.829,69 TL’nin tahsilini talep etmiş, ödeme emri tebliği üzerine davalı vekili; müvekkilinin alacaklıya böyle bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin kiralananda bulunduğu sürece aylık kiraları zamanında ödediğini, kiralananın içine borçlunun bilgisi dahilinde mutfak yaptırdığını, müvekkilinin sözleşmeye uygun şekilde bir ay önceden borçluya bildirimde bulunarak 05.09.2017 tarihinde kiralananı boşalttığını, alacaklı tarafından depozitonun verilmemesi ve anahtarın teslim alınmaması nedeni ile 23.10.2017 tarihinde ihtarname gönderilerek ihtarname tebliğinden itibaren 7 gün içinde 500 USD depozitonun taraflarına iade edilmesi ve kiralanana ait anahtarın teslim alınması ya da teslim edilecek yerin gösterilmesi, aksi halde icra takibi de dahil yasal yollara başvuracaklarını ihtaren bildirdiğini, ihtarnamenin alacaklıya 30.10.2017 de tebliğ edildiğini, alacaklının depozitoyu vermediği gibi anahtarı da teslim almadığını, Ankara 12 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/250 Değişim iş sayılı dosyası ile anahtarın teslimi amacıyla tevdi mahalli tayini talep edildiğini ve mahkemece anahtarın mahkeme kalemi yazı işleri müdürünün kasasına alınmasına karar verildiğini ve kiralananın anahtarının gösterilen yere teslim edildiğini, müvekkilinin alacaklıya borcunun bulunmadığını, kaldı ki hangi ay kira borcunun ödenmediğinin ödeme emrinde belirtilmediğini belirterek borca ve faize itiraz etmiştir. Erken tahliye halinde kiracı kural olarak anahtar teslim tarihine kadar kira bedelinden, anahtar teslim tarihinden sonra da TBK’nun 325. maddesine göre, kiralananın benzer koşullarda yeniden kiraya verilebileceği makul süre kira bedelinden sorumludur. Sorumlu olunacak makul süre kira alacağı, taraflarca sözleşmede kararlaştırılacağı gibi mahkeme kararı ile de keşfen belirlenebilir. Davalı kiralananı 05.09.2017 tarihinde tahliye ettiğini savunmuş ise de, anahtar teslimi anahtarın kiraya verene teslimi ile ya da tevdi mahalline emanet tutanağı ile teslim edilerek emanet tutanağının kiraya verene tebliği ile olur. Davalı tarafından tevdi mahalli tayin ettirilerek anahtarlar 02.01.2018 tarihinde Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüğü kasasına teslim edildiğine ve tevdi mahalli tayini kararı 05.01.2018 tarihinde davacı kiraya verene tebliğ edildiğine göre kiralananın 05.01.2018 tarihinde tahliye edildiğinin kabulü gerekir. Davalı kiracı bu tarihe kadar kira bedellerinden bu tarihten sonra ise taraflarca sözleşmenin özel şartlarının 8. maddesinde, kiracının kiralananı boşaltmak istemesi halinde 1 ay önceden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorunda olduğu kabul edildiğine göre 1 aylık makul süre kira bedelinden sorumludur. Makul süre taraflarca açıkça kararlaştırıldığına göre alacak belirli ve muayyen olup, davacı lehine yazılı şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı gibi, davalı tarafından ödeme savunmasında bulunulmadığı ve yine anahtarın yazı işleri müdürlüğü kasasına teslim edildiği tarih dikkate alındığında tanık ve yemin delili ile ispat edilecek bir husus da bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu hususlara yönelik istinaf istemleri yerinde değildir. Ancak her ne kadar davacı tarafından 2017 yılı Eylül ve Ekim ayları kira bedeli ile dönem sonuna kadar muaccel hale gelen kira bedelleri talep edilmiş ise de; sözleşmenin başlangıç tarihi ile tahliye tarihi dikkate alındığında 2017 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık ayları kira bedeli ile 1 aylık makul süre kira bedeli toplamı 7.000,00 TL talep edilebilecek olup, mahkemece yazılı şekilde davalının 5 aylık kira bedeline ek olarak 20 günlük kira bedellinden de sorumlu tutulması doğru değildir. Ancak bu yanlışlığın yeniden duruşma yapılarak giderilmesinde usul ekonomisi yönünden yarar görülmediğinden; HMK’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun bu yönden kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak hükmün düzeltilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜNE, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/767 Esas-2019/1344 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA,

1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,

7.000,00 TL asıl alacak için Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2017/21082 esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine asıl alacak olan 7.000,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 478,17 TL harçtan peşin alınan 167,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 310,30 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,

3-Davacı tarafından karşılanan 189,57 TL harç + posta gideri 126,00 TL olmak üzere toplam 315,57 TL yargılama giderinden takdiren 224,72 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,

4-Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.175,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı vekiline verilmesine,

5-Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesaplanan 2.175,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı vekiline verilmesine,

6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi gereğince hüküm kesinleştikten sonra davacıya ödenmesine,

Peşin alınan istinaf karar harcının talep halinde yatıran davalıya iadesine,

Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 45,50 TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

HMK’nun 27. maddesi gereğince tarafların hukuki dinlenilme hakkı nedeniyle ve 04/08/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı Yasanın 27. maddesi ile HMK’nun 302. maddesine eklenen 5.fıkrası uyarınca hükmün ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 15.02.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın