Kayınvalidenin Nişan Öncesi Gelinin Basenlerini Kontrol Etmesi ve Bu Sebeple Nişanın Atılması Manevi Tazminat Gerektirir

T.C.
YARGITAY
Üçüncü Hukuk Dairesi

Esas No : 2016/21667
Karar No : 2017/11157
Tarih : 06.07.2017

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR :

Davacı; davalıların davacıya nişan alışverişinde dar elbiseler giydirerek vücudunun düzgün olup olmadığını incelediklerini, basenleri olduğu gerekçesiyle eleştirdiklerini, davalının da mesaj yoluyla vücuduna ilişkin hakaretlerde bulunduğunu, sırf basenleri olduğu için yüzüğü atma teklifinde bulunduğunu, nişan günü davalıların davacının eteğini kaldırarak vücuduna tekrar baktığını, davacının ailesinin bu olaylar üzerine nişanı bozduğunu, davalıların davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden eylemleri nedeniyle nişanın bozulduğunu belirterek; 10.000 TL manevi, 500 TL maddi olmak üzere toplam 10.500 TL tazminatın haksız eylem tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar; davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

Mahkemece; nişanın sona ermesinde davalının yanı sıra davacının de kusurunun bulunduğu, manevi tazminatın şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı vekilinin, reddedilen manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda;

4721 sayılı TMK’nın 121.maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır.

Nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Bir kere nişanlandıktan sonra tazminat ödeme tehdidi altında bulunmak suretiyle evlenmeyi taraflar için zorunlu hale getirebilecek şekilde manevi tazminata hükmedilemez. Ancak nişanın bozulması nedeni ile fahiş bir zarar doğmuş ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir.

Somut olayda; davacı ile davalının aileleriyle birlikte nişan öncesinde alışverişe çıktıkları, alışveriş sonrasında davalının davacının fiziksel yapısından rahatsızlık duyduğuna dair mesajlar gönderdiği, davalının nişan töreni öncesinde davacının basenlerini kontrol edilmesine izin vermemesi halinde nişanın yapılmayacağının söylediği, davalının isteği üzerine bir sonraki gün kuaförde diğer davalı ile davalının kardeşi Elif’in davacının basenlerini kontrol ettikleri, bu olayların etkisinde kalan davacının aynı gün nişanı bozmak zorunda kaldığı, davalının davranışlarının davacıyı küçük düşürücü, kişilik haklarına zarar verici nitelikte bulunduğu, davacının üzüntü duymasına eden olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu kapsamda davalının davacıya yönelik eylemleri sonucu manevi tazminatın yasal koşulları oluşmuştur. Sebepsiz zenginleşme teşkil etmeyecek, hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde verilen kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ :

Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın