Kanserin konvansiyonel tedavisinden ziyade alternatif yöntemleri seçen kişilerin, hastalıktan ölmeleri 2 kat daha muhtemel.
Bu veri, Yale University’den araştırmacılar tarafından Amerika Ulusal Kanser Veri Tabanı’ndaki tedavi ve hayatta kalma kayıtlarından elde edildi.
Araştırma ekibi; kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi gibi konvansiyonel yaklaşımlardan kaçınarak kanıtlanmamış tedavileri seçen meme, prostat, akciğer ve kolorektal (kolon) kanserli 281 kişiyi belirledi. Kullanılan alternatif tedavi yöntemlerinin neler olduğu bilinmese de, bilinen yöntemlerin başında; insanların iyileştirici olduğunu düşündüğü “şifalı bitkiler”, homeopati, özel diyetler ve yalnızca taş olma özelliğine sahip “enerji kristalleri” geliyor.
Konvansiyel Yöntemlere Kıyasla İki Kat Daha Fazla Ölüm
Journal of the National Cancer Institute‘de yayımlanan araştırmada, bu 281 kişinin sonuçları; yaş, ırk ve hastalık açısından kendilerine benzer ancak alternatif yöntemler yerine konvansiyonel tedaviyi tercih eden 560 kişinin sonuçları ile karşılaştırıldı.
Yapılan analizler sonucunda, konvansiyonel tedavi yerine alternatif yöntemleri tercih eden insanların; kanser tanısı konulduktan sonraki 5 yıl içerisinde diğer hastalara kıyasla ölüm oranlarının 2,5 katı olduğu bulgusuna ulaştı. Araştırmacılar, bu oranın normalde daha da yüksek olacağını ancak prostat kanserinin hayati risk teşkil eden aşamaya ulaşmasının bu süreden daha uzun sürmesinden kaynaklı bu kadar düşük olduğunu söylüyor.
Örneğin; meme kanseri vakalarında, alternatif yöntemlere başvuran hastaların 5 yıl içerisinde 5.68 kat daha fazla ölümle sonuçlanan bir sonu paylaştıkları görüldü. Benzer şekilde, akciğer kanseri teşhisi konulmuş hastalardan konvansiyonel tedavi yöntemlerini tercih edenlerin en az 5 yıl boyunca %41 oranında hayatta kaldıkları görülürken, alternatif yöntemlere başvuranlarda ise bu oranın yalnızca %20 olduğu gözlemlendi. Bunun yanı sıra, kolorektal kanser teşhisi konulmuş hastalardan; alternatif yöntemlere başvuranların, yalnızca %33’ünün takip eden 5 yıl içerisinde hayatta kaldığı, buna karşın konvansiyonel tedaviyi tercih edenlerin ise %79’unun hayatta kaldığı gözlemlendi.
Milyarlarca Dolarlık Bir Sektör
Alternatif yöntemlere başvuran bazı insanların uzun süre hayatta kalmalarının muhtemel bir nedeni ise; bu kişilerin hastalığın ilerlediğini gördükçe derhal konvansiyonel yöntemlere başvurmaları olabilir. Ancak bu ikincil tedaviler veri tabanına kaydedilmiş değil.
Bilimsel verilere bakarak, araştırma sonuçlarının şaşırtıcı olmadığını söyleyebiliriz. Bugün hala pek çok kanser hastası konvansiyonel tedaviler yerine özel diyetlere başvurmaya devam ediyor. Ancak ne var ki; bu diyetlerden kâr elde edenlerin dışında, hastaların bu durumdan bir fayda gördüğüne dair kanıtlara sahip değiliz.
Öte yandan ilginç bir veri olarak; araştırma analizlerinde, alternatif yöntemleri tercih eden hastaların genellikle eğitimli ve görece daha zengin kişilerden oluştuğu görülüyor. Araştırmacılar, ABD’de sağlık sigortasının bilimsel olmayan yöntemleri kapsamadığını, dolayısıyla da yalnızca daha zengin insanların bu çok pahalı alternatif yöntemlere yönelebildiğini, bu durumun nedeni olarak açıklıyorlar.
Esasında, bitkiler ve diyetler pahalı değildir, ancak bunlara erişim; bir aracı ya da sağlayıcı tarafından mümkün olursa, hastalara ağır bir fatura kesilir. Yani alternatif yöntemler; yalnızca ülkemizde değil, bütün dünyada milyarlarca dolarlık bir sektör haline gelmiştir. Ve ne yazık ki insanlar, konvansiyonel tedavilere harcadıklarının çok daha fazlasını; sıradan otları, hafif parlak, mineralli taşları ve bazı diyetleri alternatif diye pazarlayan şarlatanlara ödemektedir.
Kaynak: bilimfili.com-Gürkan Akçay