İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili, katılan … vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesince verilen hükmün 5271 Sayılı CMK’nin 35/2, 260, 6284 Sayılı Kanun’un 2/1-d ve 20/2. maddeleri gözetilerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını temsilen ilgili Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne tebliği üzerine anılan kurum tarafından da temyiz edildiği anlaşılmakla, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR :
Sanık … hakkında maktulu kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında 6284 Sayılı Kanun’un 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK’nın 233. ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMK’nın mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadığı gerekçe gösterilerek tebliğnamede bozma isteyen görüşe Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 13/12/2019 tarih, 2019/6 Sayılı kararı gözetilerek iştirak edilmemiş, kendisine duruşma günü bildirilmeyen şikayetçi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının hüküm verilmesinden sonra şikayetçi olduğu bildirerek katılma talebinde bulunduğu anlaşılmaka, CMK’nın 237/1. maddesi gereğince Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının katılma talebinin reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, sanığa fazla ceza verildiğine dair temyiz itirazlarının reddine ancak;
Sanık … ile …’in evli oldukları Z. ve O. isimli çocukları olduğu, sanığın sürekli alkol alması nedeni ile eşi ile aralarında huzursuzluk olduğu, aralarında sürekli kavga çıktığı, 02/05/2014 tarihi saat 12:30 sıralarında Bağcılar Göztepe Mahallesi Tarhan Sokak No:18/6 Sayılı evlerinde …’in kaymakamlıktan aldığı yardım parasını sanığın istemesi üzerine aralarında tartışma çıktığı, sanığın …’in evden gitmesini istediği …’in gitmeyeceğini söylemesi üzerine tekme tokat müştekiye vurarak darp ettiği, evde bulunan çocukları Zehra Eripek ve …’in araya girmek istediği, ancak sanığın onlara da vurduğu, daha sonra balkonda bulunan emanetin 2014/7590 sırasına kayıtlı 69 cm uzunluğunda ahşap sopa ile …’in sırtına ve karnına vurarak darp ettiği, mağdurun darp sonucunda durumunun kötüleşmesi üzerine Bağcılar Medipol Mega Hastahanesine götürüldüğü, hastane epikriz raporuna göre …’in hastaneye geldiğinde kalp atımı ve nabzının alınmadığı, canlandırma işlemine cevap verilemediğinden 15:36’da öldüğü, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulundan alınan rapora göre otopside tespit edilen sternum ve kot kırıklarının lokalizasyon ve özellikleri dikkate alındığında yeniden canlandırma işlemi sırasında husulünün mümkün olduğu, yaralama nedeni ile hayatını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, maktulün sol koroner arter duvarında lümeni ileri derecede (yaklaşık yüzde 90 oranında ) daraltan aterom plağı tespit edildiği dikkate alındığında kişide kronik kalp damar hastalığının mevcut olduğu, olayın meydana geliş şekli ve otopside tespit edilen bulgular birlikte değerlendirildiğinde kronik kalp damar hastalığı bulunan kişide ölümün maruz kaldığı tartışma ve darp olayının efor ve stresini tetiklediği ani kardiyak ölüm sonucu meydana gelmiş olduğu, olayla ölüm arasında tıbben illiyet bağı bulunduğunun belirtildiği;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.01.2016 tarih 2013/12-371 Esas, 2016/39 Kararı ile Ceza Genel Kurulunun 18.09.2018 tarihli 2015/12-1254 Esas, 2018/354 Kararında vurgulandığı üzere;
Sanığın, olay günü tartıştığı eşine, tekme vurup tokat atarak darp ettiği, evde bulunan çocukları Z. E. ve …’in araya girmek istediği, ancak sanığın onlara da vurduğu, daha sonra balkonda bulunan ahşap sopa ile …’in sırtına ve karnına vurarak darp etmesi ile meydana gelen ölüm arasında nedensellik bağının bulunduğunda ve sanığın öleni darp etmesi eyleminin TCK’nın 86/2. maddesi kapsamında kalan kasten yaralama olduğunda kuşku bulunmadığından sanığın eylemini TCK’nın 87/4. maddesi kapsamında değerlendirme imkanı yoktur.
Olayda sanık, kalp hastası olduğunu bildiği eşi maktul ile dikkat ve özen yükümlülüğüne uymayarak, kavgaya tutuşmuş, bu kavganın yaratacağı efor ve stresin maktulün kalp krizi geçirmesine, hatta ölümüne neden olabileceğini öngörmüş, ancak neticeyi yani maktulün ölümünü arzulamamıştır; kastı da, kasten yaralamaya ilişkin olup meydana gelen ağır sonuç olan “ölüme” yönelik değildir. O halde sanığın meydana gelen ağır netice olan ölümden bilinçli taksirle sorumlu tutulması ve 5237 Sayılı TCK’nın 22. ve 86/2. maddeleri aracılığıyla TCK’nın 22/3. ve 85/1. maddeleri uyarınca bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre ise;
5237 Sayılı TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının taksirli suçlarda uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilmeden, taksirle öldürme suçundan hüküm kurulurken anılan madde ile sanık hakkında hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
SONUÇ :
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 06.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.