İşyeri Adresinde İş Saatleri İçerisinde Gelen Tebligatı Alan Şahsın Şirket Çalışanı Olduğunun Kabulü Gerekmekte Olup Bu Kişiye Yapılan Tebligat Usule Uygundur

T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
 
Esas : 2020/1120
Karar : 2021/187
Tarih : 24.02.2021

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı – …(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Kimyevi Ürünler ve Yapıştırıcı Sanayi Ticaret Limited Şirketi

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı adına, yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden katma değer vergisi indirimleri reddedilmek ve 2013 yılının Temmuz döneminden devreden indirilecek katma değer vergisinin azaltıldığı da gözetilmek suretiyle yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca 2013 yılının Ağustos ilâ Aralık dönemi için re’sen salınan katma değer vergisi ile verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

Davacı adına düzenlenen defter ve belge isteme yazısının, şirketin adresinde “…” adlı kişiye tebliğ edildiği, tebliğ alındısı üzerine tebliğ alan kişinin kim olduğuna dair herhangi bir ibarenin yazılmadığı görülmüştür.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun tebliğ yapılacak kimseler başlıklı 94. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre tüzel kişilere yapılacak tebliğin, öncelikle tüzel kişinin kanuni temsilcisine, kanuni temsilcinin bulunamaması halinde ise bu durum tebliğ zarfına kaydedilerek memur ya da müstahdemlerinden birine yapılması gerekmektedir.

Davacı şirket adına düzenlenen defter ve belge isteme yazısına ilişkin tebliğ alındısında tebliğin yapılacağı sırada şirketin muhatabı yerine tebligatın “…” adlı şahsa yapılmasının nedenine yönelik herhangi bir şerh veya açıklama yazılmadığı, dolayısıyla davacı şirket adına düzenlenen defter ve belge isteme yazısının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği sonucuna varılmıştır.

Vergi Mahkemesi, bu gerekçeyle üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisini kaldırmıştır.

Davalının temyiz istemi Danıştay Üçüncü Dairesinin 19/12/2017 tarih ve E:2016/3073, K:2017/9496 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

Dairenin, davalının karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra temyiz istemini yeniden inceleyerek verdiği 22/05/2019 tarih ve E:2019/752, K:2019/3633 sayılı kararı:

Defter ve belge isteme yazısının 22/04/2014 tarihinde davacı şirketin işyeri olan “… Bölgesi … Cad. No:…” adresinde … isimli kişiye tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Davacı tarafından, tebliği alan kişinin çalışanı yahut şirket ortağı olmadığı, şirketin çalışanı ve müstahdemi olduğu yolunda tebliğ alındısına bir açıklama notu düşülmediği ve tebliğden haberinin olmadığı ileri sürülmüş ise de tebliği alan şahıs ile davacı şirketin faaliyet adresi aynı olup iş saatleri içerisinde tebligatın yapıldığı görülmektedir.

Diğer taraftan, şirketle ilgisi olmayan çalışanın tebliğ evrakını alamayacağı da dikkate alındığında, davacının tebliğ alındısından haberinin olmamasının normal ve mutad bir durum olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Bu nedenle, defter belge isteme yazısının usulüne uygun tebliğ edildiği ve davacının süresinde defter ve belgelerini ibraz etmediği açık olduğundan yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Daire, bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:

Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Defter ve belge isteme yazısının usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın yasal defter ve belgelerini ibraz etmeyen davacı adına salınan vergi ve kesilen cezalarda hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek aksi yöndeki ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ: 2013 yılına ilişkin yasal defterlerinin incelemeye ibrazının istenilmesine ilişkin yazının, iş yeri adresinde bulunan şahsa tebliğ edilmesine karşın ibraz yükümlülüğü yerine getirilmemiş ve bu sebeple davacı adına 213 sayılı Kanun’un 30. maddesinin ikinci fıkrasının (3) numaralı bendi uyarınca katma değer vergisi matrahı re’sen takdir edilmiştir. Olayda, davacının bilinen adresinde adı geçen şahsın sosyal sigorta kapsamına alınmış çalışan olmamasının, 213 sayılı Kanun’un 93 ve devamı maddeleri uyarınca değinilen tebliğin sıhhatini etkileyen bir husus olarak değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle, vergilendirmeye esas alınan re’sen tarh nedeninin bulunduğu anlaşıldığından aksi yöndeki gerekçeyi hükme esas alan Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. Öte yandan, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08/02/2019 tarih ve E:2013/3, K:2019/1 sayılı kararı uyarınca, davacının mahkeme aşamasında ibraz edebileceğini belirttiği defter ve belgeler istenilerek anılan kararda belirtilen inceleme yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Mahkemenin ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY:

Davacının 2013 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerinin vergi incelemesine ibrazının istenilmesine ilişkin yazı, davacının iş yeri adresinde … adlı şahsa 22/04/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Değinilen yazının tebliği üzerine anılan yıla ilişkin yasal defter ve belgelerin ibraz yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle 2013 yılına ilişkin katma değer vergisi indirimleri reddedilmek ve 2013 yılının Temmuz döneminden devreden indirilecek katma değer vergisinin azaltıldığı da gözetilmek suretiyle yeniden katma değer vergisi beyan tablosu düzenlenmiştir.

Söz konusu tespitlerden hareketle dava konusu katma değer vergisi salınmış ve verginin üç katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93 ilâ 109. maddelerinde; tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilân yoluyla tebliğler ile memur eliyle tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiştir.

Kanun’un 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği kurala bağlanmıştır. “Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddenin birinci fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı; ikinci fıkrasında, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine; tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının yeterli olacağı; 2365 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasında ise kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Tebliğ, hukuki bir işlemden ilgili kimsenin haber almasını sağlamak için, yetkili makamın kanuni şekilde yazı veya ilân ile yapacağı belgelendirme işlemi olup amaç, işlemin muhatabı açısından yasal haklarını kullanabilmesine imkan tanımak; işlemi tesis eden idare açısından da hakkında işlem tesis edilen kişilerin hukuki sorumluluklarını yerine getirip getirmediğini tespit etmektir. Bu nedenle, 213 sayılı Kanun’un 94. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, sadece işlemin muhatabı olanlar ve/veya bunlar adına hukuki tasarrufta bulunabilecek kişiler, adlarına tebligat yapılacaklar kapsamında sayılmış; bu kişilerin bulunmaması halinde tebliğin kimlere yapılacağı, 2365 sayılı Kanun’la eklenen üçüncü fıkrada belirlenmiştir.

Mahkemece, defter ve belge ibraz yazısının tebliğ evrakında, muhatabın işyerinde bulunmadığına ilişkin açıklamaya yer verilmemesi ve tebliğ yapılan şahsın şirket çalışanı olup olmadığının belli olmaması nedeniyle değinilen tebligatın usulsüz olduğu yönündeki davacı iddialarına itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de tebellüğ belgesini imzalayan kişinin sigorta kaydının bulunmaması ve işyeri kayıtlarında adına rastlanılmamış olması davacı ile bu kişi arasında hizmet ilişkisinin olmadığına kanıt olabilecek nitelikte değildir.

Bu bakımdan, davacı şirkete ait olduğu hususunda ihtilaf bulunmayan işyeri adresinde, iş saatleri içerisinde, şirket yetkililerinin bulunmadığı sırada, şirket çalışanı olmayan bir kişinin, davacı adına gelen tebligatı şirket çalışanı olarak imza karşılığı almasının normal ve mutad olmaması karşısında tebligat yapılan şahsın şirket çalışanı olduğunun kabulü gerekmektedir.

Öte yandan, 213 sayılı Kanun’un 93 ve devamı maddelerinde, memur ya da müsdahdemlere yapılacak tebliğin sıhhati açısından tebliğ yapılacak çalışanın sigortalı olma şartına yer verilmemiştir.

Bu itibarla, 2013 yılına ait defter ve belgelerin ibrazına ilişkin yazının tebliğinde hukuka aykırılık bulunmamakta olup anılan yıla ait yasal defterlerin ibraz edilmemesine ilişkin re’sen tarh nedeninin vergilendirmeye esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08/02/2019 tarih ve E:2013/3, K:2019/1 sayılı kararıyla; davacılar tarafından, mücbir sebep olmaksızın inceleme elemanına ibraz edilmeyen yasal defterler ve belgelerin mahkemeye sunulabileceğinin ileri sürülmesi halinde, bu defter ve belgeler davacıdan istenilip, defterlerdeki kayıtlar incelenip, bu kayıt ve belgeler hakkında davanın diğer tarafı olan vergi idaresinin görüşü ve saptamaları da alınarak yapılacak hukuki değerlendirmeye göre karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, oluşan içtihat aykırılığının, bu doğrultuda birleştirilmesine karar verilmiştir.

Bu durumda, davacının mahkeme aşamasında ibraz edebileceğini belirttiği defter ve belgeler istenilerek, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun anılan kararında belirtilen inceleme yapılmak üzere ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,

2-… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

KAYNAK:CORPUS
FOTOĞRAF:Pinterest
Bu Yazıyı Paylaşın