İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Davacı, ihbar, kıdem ve manevi tazminat, fazla çalışma ve izin ücreti ile ücret alacağının ödetilmesine karşı davacı ise uğranılan banka zararının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, her iki davayı da kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR :
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Dava, hizmet sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kıdem, ihbar tazminatı ile; davalı tarafından zararına mahsuben alıkonulan ve dava dışı özel sosyal güvenlik vakfından ve G. Sigorta’dan doğan alacaklar ve bir kısım işçilik haklarının davalıdan tahsiline ilişkindir.
Karşı dava ise, davacının, davalı bankadaki hesabına yatırılan özel sosyal güvenlik vakfı ile G. Sigorta’dan olan alacağının davalı bankanın zararına mahsubundan sonra kalan zararın tahsiline ilişkindir.
Taraflar davaların haksız olduğunu savunmuş ve reddini istemişlerdir.
Davacının hizmet sözleşmesinin, 5.9.2002 tarihinde, davalı bankanın teftiş kurulu tarafından yapılan soruşturma sonucu 4.9.2002 T. 7/66 s. Disiplin Kurulu Kararı ile feshedildiği anlaşılmaktadır.
Anılan Disiplin kurulu Kararında davacıya atfedilen eylemler tek tek sayılmıştır.
Bu eylemler sonucunda davacının mali sorumluluğunu gerektiren zarar miktarları ve davalının uyguladığı faizler ile toplam miktarlar, yapılan mahsup, davalı bankanın delil listesine ekli olarak sunulmuştur.
Mahkemece mimar, serbest mali müşavir ve avukattan oluşan bir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmıştır. Ancak, yapılan inceleme eksik ve yetersizdir.
Feshe dayanak eylemlerin çoğu davalı banka ile dava dışı üçüncü şahıs ve şirketlerle, -savunmaya göre- davacı tarafından yapılan istisna akitleriyle ilgilidir. Bilirkişi kurulu bu eylemlerden sadece komparizasyon işinde davacının özen borcuna aykırı davrandığını açıklamıştır.
İşveren yargı kararı olmadan işçiden zararını tahsil edemez.
Usulüne uygun açılmış bir karşı dava bulunduğuna göre, davalı işverenin zararına dayanak yaptığı her bir eylemin incelenmeli ve zarar miktarlarının mahkemece tek tek belirlenmeli, davacı işçinin hesap tarzına olan itirazları da nazara alınarak toplam zarar miktarı ve faizi belirlenmelidir. Bu nedenle, karşı dava yönünden hiçbir inceleme yapmayan, davalının dosyaya ibraz ettiği hesap tablosunu rapora geçirmekle yetinen bilirkişi raporuna değer verilemez.
Davalının hesap tablosu, asıl alacak ve işlemiş faizden oluşmaktadır. Haksız eylemden doğan zararlara, eylem tarihinden faiz yürütüleceği açıktır. Ancak, davacı ile davalı arasındaki ilişki ticari bir ilişki olmayıp işçi-işveren ilişkisidir. Bu nedenle önce söz konusu zararların oluşup oluşmadığı usulüne uygun olarak saptandıktan sonra, oluşan zarar varsa, bu miktarlara olay tarihinden itibaren yasal faizler uygulanmak suretiyle davalının alacağı saptanmalıdır.
Eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 3.Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere, işveren yargı kararı olmadan kendi organ ve yöntemleriyle yaptığı tespite dayanarak işçinin ücret ve diğer alacaklarından kesinti, mahsup yapamaz. Ayrıca, davalının mahsup yaptığı bir kısım miktarlar, davacı adına davalı bankadaki özel hesaba yatırılmış olan ve ayrı tüzel kişiliği bulunmakla 3. kişi durumunda bulunan özel sosyal güvenlik vakfı ile sigorta şirketindeki haklarından doğan alacaklarıdır. Davacı, bu alacakların davalı tarafından bloke edilip zarara mahsup edilmesine itiraz etmekte ve tahsilini istemektedir. Bu hususun da karar yerinde tartışılıp gerekçesi gösterilmeden reddine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ :
Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesi ile sair hususların bilahare incelenmesine, 9.3.2006 günü oybirliğiyle karar verildi.