T.C. YARGITAY Yedinci Hukuk Dairesi |
|||
Esas No | : 2013/25501 | ||
Karar No | : 2014/3863 | ||
Tarih | : 13.02.2014 |
ÖZET : |
|
İÇTİHAT METNİ
ÖZET :
Davacı tarafından, davalının işyerine girişinde kendisinden güvence olarak tarihsiz alındığı iddia edilen …TL’lik senedin, gerçek bir borcu temsil etmediği ve davalının bu senede dayanarak yaptığı icra takibi ile borçlu olmadığı yolunda açılan davada, davalı şirket vekili davacının şirkete olan borcu karşılığında senedin düzenlendiğini ve bu senetle davacıdan alacaklı bulunduğunu savunmuştur.
Davalı, senedin ticari ilişki sonrası alınan normal bir senet olduğunu, bu nedenle açılan menfi tespit davasının reddini talep etmiştir. Mahkemece, senede karşı tanık dinlenmesinin mümkün olmadığının kabulü ile ispat edilmeyen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
DAVA :
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR :
Davacı, davalı işyerinde bir dönem çalıştığını, sonra ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle işi bıraktığını, davalı işverenin işe girerken kendisinden alınan boş senedi doldurarak 2.000,00 TL meblağlı bir bonoya dönüştürdüğü ve Giresun 2, İcra Müdürlüğünün 2013/754 sayılı takip dosyası ile hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başladığını, ancak bu seneden kendisinden teminat amaçlı olarak alınmış bir senet olduğunu, karşılığında alınmış bir mal veya paranın olmadığını senedin malen kaydı taşıdığını bu nedenle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş ve delil olarak da tanık ve davalının ticari kayıtlarına dayanmıştır.
Davalı, senedin ticari ilişki sonrası alınan normal bir senet olduğunu, bu nedenle açılan menfi tespit davasının reddini talep etmiştir.
Mahkemece, senede karşı tanık dinlenmesinin mümkün olmadığının kabulü ile ispat edilmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Takibe konu senet nedeniyle tanık dinlenip dinlenmeyeceği ve menfi tespit davalarının senede karşı senetle ispat kuralının istisnası olup olmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Ticaret Hukuku hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinde, poliçe, bono veya çek olsun, vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir. İşçi ve işverenin taraf oldukları iş ilişkisinde başlangıçta işe girerken, bazı iş kollarında işverenin teminat amacı ile bu tür senetler aldığı uygulama ile anlaşmaktadır. Kuşkusuz bu durumun kanıtlanması halinde bu şekilde alınan senet, teminat senedi niteliğinde sayılmalıdır.
Diğer taraftan, İş Hukuku; işçi ve işveren ilişkisi de, işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanında ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir.
Bu nedenle iş hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.
Somut olayda, davacı tarafından, davalının işyerine girişinde kendisinden güvence olarak tarihsiz alındığı iddia edilen 2.000.00.- TL lik senedin, gerçek bir borcu temsil etmediği ve davalının bu senede dayanarak yaptığı icra takibi ile borçlu olmadığı yolunda açılan davada, davalı şirket vekili davacının şirkete olan borcu karşılığında senedin düzenlendiğini ve bu senetle davacıdan alacaklı bulunduğunu savunmuştur. Davacı, davalının bu savunması karşısında, davalıya herhangi bir nedenle borçlu olmadığı iddiasının kanıtı olarak davalının ticari defterlerine dayanmış, ayrıca tanık dinletmek istemiş, ancak mahkeme, tanık dinletme talebi, senede karşı senetle ispat zorunluluğu bulunduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Her ne kadar senede karşı borçlu olmadığı yolundaki iddiasının şahitle ispatı mümkün değilse de, iş hayatında genel olarak işçilerden işe girişte bu tür güvence senetleri alınıp alınmadığına yönelik mahalli uygulamanın tesbiti için şahit dinlenmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu konuda dinlenen tanıkların, yöresel uygulamada ve davalı iş yerinde işe alınan işçi ve personelden güvence olarak açık senet aldığını yolunda beyanda bulunmaları durumunda davacının iddiası delillendirilmiş olacaktır.
Davacı, davalının ticari defterlerine delil olarak dayanmıştır. TTK’nun 84. maddesi hükmünce davalı şirketin alacak kaydı bulunmayan ticari defterlerinin kendi aleyhine delil sayılacağından, davalı elinde bulunan senedin ticari defterlerde kaydı olup olmadığının tespiti de zorunludur. Hal böyle olunca, davacının tüm delilleri toplanarak çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile deliler toplanmadan davanın reddine dair karar verilmiş olması bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ :
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde, davacıya iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
[mks_separator style=”solid” height=”2″]
Kaynak: Palmiye Yazılım