“İnsanlık bir yol ayrımında ve doğanın kendisini toparlamasını, hızlanan gerilemesinin yavaşlamasını istiyorsak, hemen harekete geçmeliyiz.”
Bu uyarı, Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin (CBD) hazırladığı raporda yer alıyor. Hazırlanan raporda, doğanın süregiden gerilemesini durdurmaya yardımcı olacak sekiz büyük değişim tavsiyesinde bulunuluyor.
BBC bilim muhabiri Victoria Gill‘in aktardığına göre, CBD Genel Sekreteri Elizabeth Maruma Mrema, “İşlerin değişmesi gerekiyor. Harekete geçersek, raporun önerdiği doğru adımları atarsak, sürdürülebilir bir gezegene geçiş yapabiliriz” dedi.
İnsan nüfusu arasında her yıl muhtemelen üç veya dört yeni hastalık ortaya çıkıyor. Koronavirüs gibi insandan insana kolay geçtiğinde, bir salgın başlatma potansiyeli ortaya çıkıyor. Ancak yeni hastalıkların ortaya çıkması ihtimalini artırmak, bu hastalıklardan herhangi birinin “bir sonraki Covid” olması ihtimalini de arttırıyor.Salgınların büyük çoğunluğu, hayvan hastalıklarının, insanlara bulaşmasıyla ortaya çıkıyor. Doğal dünyanın yapısını değiştirirken, hayvan hastalıklarının merkezlerine yaklaşıyor ve kendimizi de riske atıyoruz.
Liverpool Üniversitesi‘nden Veteriner Epideyimolog Prof. Matthew Baylis, “Vahşi yaşam popülasyonlarını giderek artan oranda etkiliyoruz, ormansızlaştırıyoruz ve hayvanların bizim çevremize taşınmasına neden oluyoruz” diyor ve ekliyor: “Bu da hastalıklara yol açan patojenlerin bir türden diğerine geçmesine neden oluyor. Dolayısıyla küresel düzeydeki davranışlarımız, bir patojenin hayvanlardan insanlara bulaşmasını kolaylaştırıyor.”
Doğayı koruma konusunda insanların karnesi nasıl?
CBD, 2010’da belirlenen ve 2020’ye kadar ulaşılması amaçlanan 20 biyoçeşitlilik hedefi konusundaki son gelişim raporunu yayımladı.
Maruma Mrema BBC’ye yaptığı açıklamada, “İlerleme kaydedildi, ancak hedeflerin hiçbirine tam anlamıyla ulaşılamadı. Dolayısıyla, biyoçeşitlilik kaybı alanındaki virajı dönmemiz için hala çok şey yapılması gerekiyor” dedi.
Rapor ciddi bir uyarıda bulunmasının yanı sıra, bu virajın nasıl dönüleceği konusunda bir el kitabı da sunuyor.
CBD Genel Sekreter Yardımcısı David Cooper de “Bu yapılabilir. Gelecek yıl Çin‘de BM Biyoçeşitlilik Konferansı yapacak. Burada ülkelerin, doğayı 2030 itibariyle toparlanma yoluna sokacak yeni küresel taahhütlerin kabul etmesi bekleniyor” diye konuştu.
İnsanların doğaya etkisi nasıl kısıtlanabilir?
“Paris İklim Anlaşması” diye bilinen çerçeve, 196 ülkenin taahhüt etmesi beklenen sekiz büyük değişiklik öngörüyor.
- Toprak ve Ormanlar : Yaşam alanlarını korumak ve toprağın bozulmasını azaltmak
- Sürdürülebilir tarım: Ormansızlaşma, yoğun gübre ve haşare ilacı kullanımı gibi doğaya olumsuz etkide bulunan uygulamaları minimize etmek için tarım yapma yöntemimizi yeniden tasarlamak.
- Gıda :Daha az et ve balığın tüketildiği, daha sürdürülebilir bir beslenme alışkanlığı edinmek ve gıda israfını büyük oranda azaltmak.
- Okyanuslar ve balıkçılık : Deniz ekosistemlerini korumak ve toparlanmasını sağlamak, sürdürülebilir balıkçılık, balık stoklarının toparlanması ve önemli deni yaşam alanlarının toparlanması
- Kentlerin yeşilleştirilmesi: İnsan nüfusunun neredeyse dörtte üçünün yaşadığı kentlerde doğa için alan açmak.
- Tatlı su: Göl ve nehir habitatlarını korumak, kirliliği azaltmak ve su kalitesini artırmak.
- Acil iklim eylemi: İklim değişikliğine karşı fosil yakıtları “hızla devre dışı bırakarak” harekete geçmek.
- ‘Tek sağlık ‘ yaklaşımı: Bu yukarıdakilerin tümünü kapsıyor. Asıl olarak, kentsel, tarımsal, orman alanları ve balıklar olmak üzere çevremizi bütün olarak korumak.
Maruma Mrema “Covid-19 insan faaliyetleri ve doğa arasındaki ilişkiyi bize sert bir şekilde hatırlatan salgın oldu. Şimdi Covid sonrası, daha iyisini yapabiliriz” ifadelerini kullandı.
Salgının kendisi, vahşi yaşam ticaretine ve insanların ormanlara yaklaşmasıyla ilişkilendirilmişti. Uzmanlar bu durumun da hastalıkların vahşi yaşamdan insanlara geçişi riskini artırdığını söylüyor.
Başarılar ve başarısızlıklar
Raporda, bazı başarılara da dikkat çekiliyor. Ormansızlaşma oranları düşmeye devam ediyor, adalardan işgalci türlerin geçişini azaltma çabaları artıyor ve biyoçeşitlilik konusundaki farkındalık yükseliyor.
Mrema, “Dünya genelinde birçok iyi şey de oluyor ve bunlar teşvik edilmeli” diyor. Ancak biyoçeşitlilik kaybındaki artışın daha önce hiç görülmemiş düzeyde olduğunu ve baskının arttığını da vurguluyor:
“Şimdi harekete geçmeliyiz. Çok geç değil. Aksi takdirde, çocuklarımız ve torunlarımız kirlenmiş, bozulmuş ve sağlıksız bir gezegen bıraktığımız için bizi lanetleyecek.”