Yeni yapılan çalışma hamilelikte yaşanan stresin çocuğa hayatı boyunca zarar vermeye devam edebileceğini öne sürdü.
Yale Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, rahimdeyken stres hormonuna maruz kalmanın birçok bağışıklık sistemi reaksiyonunu kalıcı olarak değiştirerek vücudun bakteriyel enfeksiyonları uzak tutma ve tümörlerle savaşma kapasitesini azaltabileceğini keşfetti.
Cell isimli bilimsel yayınında yayımlanan çalışma fareler üzerinde denendi, ama makalenin yazarları bulguların, insanların enfeksiyonları önleme kapasitesinin neden bu kadar değiştiğini açıklamaya yardımcı olabileceğini söyledi.
Kıdemli yazar Ruslan Medzhitov şunları söyledi:
“Hamilelikte kadınları strese karşı koruma çabaları tüm kültürlerde mevcut. Erken yaşlarda deneyimlenen stresin etkileri öylece yok olmuyor.”
Araştırmacılar, ileride yapılacak çalışmalarla stresin neden olduğu moleküler hasarı azaltacak yolların keşfedilebileceğini belirtti.
Bağışıklık uzmanı Dr. Medzhitov, “Henüz o noktada değiliz” diye ekledi.
Çalışma, rahimdeyken ve doğduktan hemen sonra stres yaşayan farelerin, yaşamları boyunca enfeksiyonları ve kanseri savuşturma kapasitesini düşüren bağışıklık sistemi eksikliklerine sahip olduğunu keşfetti.
Dr. Medzhitov, “Glukokortikoidlere maruz kalmayanlardan temelde farklı olarak fareler, hayatlarının geri kalanı için yeniden yapılanıyor ve programlanıyor” dedi.
King’s College London’da yapılan yeni bir araştırma, bebeğin beyin gelişiminin, annenin hamileliğindeki stres düzeylerinden olumsuz etkilenebileceğini ortaya çıkardı.
Araştırmacılar, anneleri doğumdan önce daha fazla stres yaşayan bebeklerin, önceki çalışmalarda beynin psikiyatrik bozukluklarla ilişkili olduğu keşfedilen bölümünde sorunlarla doğabileceğini keşfetti.
Bu, araştırma geçen yıl eylülde yapılan, hamilelik sırasında endişeli annelerin çocuklarının ergenlik döneminde hiperaktif olma olasılığının iki kat daha fazla olduğunu bulan araştırmanın ardından yayımlandı.