T.C.
YARGITAY
Yirmibirinci Hukuk Dairesi |
Esas No |
: 2015/22086 |
Karar No |
: 2017/855 |
Tarih |
: 13.02.2017 |
|
|
KAVRAM: |
- MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
- TARAF EHLİYETİ
- ZAMANAŞIMI
- TALEPLE BAĞLILIK İLKESİ
|
İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR :
1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere, temyiz edenin sıfatına ve temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2- )Dava 16.06.2000 tarihindeki iş kazasından vefat eden sigortalının hak sahibi eş ve çocuğunun maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacı eş lehine 43.219 TL maddi ve 5.000 TL manevi, davacı çocuk lehine ise 17.622,92 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, yargılama devam ederken aleyhine karar verilen davalı şirketlerden … İNŞ TİC LTD ŞTİ’nin 29.01.2014 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından ticaret sicil kaydından resen silindiği anlaşılmaktadır.
Medeni haklardan istifade ( hak ) ehliyeti bulunan her tüzel kişi taraf ehliyetine de sahiptir. Tüzel kişiliğin son bulması ile artık eski tüzel kişinin taraf ehliyeti de son bulur. Taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olup hakimin bu hususu yargılamanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurması zorunludur.
Somut olayda; davalı şirketlerden … İNŞ TİC. LTD ŞTİ’nin yargılama sırasında fesih olunarak ticaret sicil kayıtlarının silindiğinin anlaşılmasına göre artık tüzel kişiliği kalmayan bu şirket hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, öncelikle davacılara davalı … TİC LTD ŞTİ.’nin ihyası noktasında dava açmaları için uygun süre vermesi ile ihya edilen bu davalı şirketin yeniden taraf haline getirilerek tüm delilleri bir arada değerlendirip sonucuna göre karar vermesinden ibarettir.
3- ) Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacıların murisi …’ın 16.06.2000 tarihinde gerçekleşen iş kazasında vefat ettiği, kazanın gerçekleşmesinde sigortalının %25 oranında müterafik kusurunun bulunduğunun tespit edildiği, davacıların 02.04.2004 tarihli dava dilekçesinde davalı … TİC LTD ŞTİ’nden 1.000 TL’şer Maddi ve 5.000 TL’şer Manevi tazminat talebinde bulunduğu, Birleşen davada ise 06.06.2011 tarihli dava dilekçesinde davalı … Ş.’den 1.000 TL’şer Maddi ve 5.000 TL’şer Manevi tazminat talebinde bulunduğu, 06.04.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı eş yönünden maddi tazminat istemini 9.249,32 TL’ye ıslah ettiği, Davalı …Ş. vekilinin birleşen davada, dava dilekçesinin ve ıslah dilekçesinin tebliği üzerine süresi içerisinde zamanaşımı def’İnde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık bu tür davalarda T.B.K’ nın 146.maddesi ( B.K.’nun 125.md ) gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
Somut olayda, zarar doğurucu ölüm olayının 16.06.2000 tarihinde gerçekleştiği, Davalı …’ne karşı açılan ve asıl dava ile birleştirilen İş Mahkemesi’nin 2011/520 Esas ve 2011/676 Karar sayılı dava dosyasının ise 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 06.06.2011 tarihinde açıldığı ve davalı vekilinin hem dava hem ıslah dilekçesine karşı süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunması sebebiyle davalı … yönünden davacıların tazminat istemlerinin bu şirket yönünden zamanaşımı süresinin geçmiş olması sebebiyle reddine karar vermek gerekirken, zamanaşımı def’i değerlendirilmeksizin bu davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
4- ) 6100 Sayılı HMK’nun “Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26.maddesine göre Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Bu hukuki düzenleme doğrultusunda birleşen dava ve ıslah dilekçesi de dikkate alındığında her iki davalı yönünden davacı eşin 9.249,32 TL maddi ve 5.000 TL manevi, davacı çocuğun ise 1.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminat talep edilmiş ise de; maddi tazminat istemi bakımından talep aşılmak suretiyle davacı eş için 43.219 TL ve davacı çocuk için 17.622,92 TL maddi tazminata karar verilmesi doğru olmayıp, bozma sebebidir.
Mahkemece yukarda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılardan … vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ :
Hükmün yukarda açıklanan nedenlerle, davalıların temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.