İşte bu çözümlerden biri de Sabancı Üniversitesi’ne bağlı Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nden (SUNUM), yani Türk bilim insanlarından çıktı. SUNUM’da Araştırmacı Hayriye Ünal’ın başında olduğu bir ekip, gıdaların raf ömrünü uzatan nano-kil katkılı gıda ambalaj teknolojisi geliştirdi. Geliştirdikleri ürün, dünyada yankı uyandırdı. Şimdiyse, raflara girmesi gündemde… Çünkü farklı ambalaj firmaları projeyi duyunca Hayriye Ünal ve ekibi ile hemen temas kurarak, ürünü ticarileşmek istediklerini söylemiş. Ünal, “Ürünün lisanslanma ve ticarileşme aşamasındayız” diyor.
AMERİKA’DA TANITILDI
Ürünü geçen yıl Amerikan Kimya Derneği’nin (American Chemical Society) ABD’de düzenlenen bilimsel toplantısında açıkladıklarını anlatan Ünal, şunları söylüyor: “Konferansın basın açıklaması yapılması için 9 bin projeden 20 tanesi seçiliyor. Projemiz seçilen 20 proje arasında yer alarak, orada bir basın toplantısı ile tanıtıldı. Konusu itibariyle çok ilgi gördü. Basına yansıdıktan sonra endüstriden çok ilgi gördü.
Üretmek için, biz bu konuda ABD Patent Ofisi’nden patent tescili de aldık. Şu an ürünün lisanslanma ve ticarileşme aşamasındayız. Sayısız firmadan ilgi gördü diyebilirim hem Türkiye, hem yurtdışından. Gıda ambalajı üreten firmalar ilgileniyor. Onlarla da görüşmeler halindeyiz. Ürünümüz ticari hale gelebilir. Şu an ambalaj sektöründe var olan üretim sistemlerine çok kolay entegre edilebilecek özellikte. Bir ambalaj firması bu teknolojiyi kullanmak için tüm sistemini değiştirmek zorunda değil. Sadece hammaddesinde ufak bir değişiklikle bütün sistemine uygulayabileceği bir teknoloji. O kadar ilgi görmesinin sebebi sanırım o oldu. Ve karşılığında çok gerçekten etkili bir ürün üretme şansı olacak üreticilerin.”
GAZLARI EMİYOR BAKTERİYİ ENGELLİYOR
Ürünün özelliklerini sorduğumuzda Ünal, şunları anlatıyor: “Geliştirdiğimiz ambalaj gıda bozulmalarını önlemeyi hedefliyor. Bizim bir aktif bileşenimiz var ambalaj malzemesine koyduğumuz, bu da bir tür kil aslında, ama nano-kil. Bu kilin özelliklerinden biri de içi boş bir çubuk gibi düşünün, biz bunu bir aktif bileşen olarak kullanıyoruz. Meyvelerden sebzelerden salınan ve onları bozan gazları absorbe edebiliyor. Ayrıca içine anti bakteriyel bir ajan yüklerseniz- biz tamamen doğal bir sistem istediğimiz için kekik yağını kullandık- killerin içine kekik yağı yüklediğinizde bu nano-kil kontrollü bir salınım sağlıyor ve zamanla içindeki bu kekik yağını salıyor. Kekik yağı anti bakteriyel özellikte. Ambalaj içine nano parçacıkları koyduğumuzda yavaş yavaş kekik yağı salan bir ambalaj malzememiz oluyor, gıda üzerindeki bakteri oluşumunu engelliyor. Ayrıca bu kilin ambalaj içinde olması bir bariyer özelliği sağlıyor, bozulmaya sebep olacak gazların içeri girmesini engelliyor. Nano parçacıkları biz günlük hayatta kullandığımız poşetlerin malzemesi olan gayet düşük maliyetli ve ambalaj sektöründe en çok kullanılan malzemelerden biri olan polietilenin içine koyuyoruz.
Basit poşet dediğimiz malzemeyi nanoteknoloji ile gerçekten birçok anlamda iyileştirebiliyoruz. Nano parçacıkları yüzde 1 oranında eklediğimizde bile raf ömrünü uzatma etkisini görebiliyoruz. Bu bahsettiğim içi boş çubuk yapılı nano-kil, Türkiye’de olan bir kil, bir çeşit toprak gibi düşünebilirsiniz aslında. Dünyada son 20 yılda bu tip nano-kil için çok önemli gelişmeler var. Ve Türkiye bu tür kilde ilk üç büyük rezervden birine sahip dünyada; Önemli rezervlere sahip olduğumuz için Türkiye’ye ekonomik katkısı olabilecek bir şey.”
MUZ VE DOMATES İLE TEST
SUNUM araştırmacıları, nano-kil entegre edilen ambalajlar ile domates, muz ve tavuk gibi gıdaları paketleyerek farklı süreler boyunca bekletti ve sıradan polietilen film karşısındaki verimliliğini ölçtü. 10 gün sonunda geliştirilen yeni filmle paketlenmiş domateslerin kontrol grubundaki sebzelere göre daha iyi durumda olduğu görüldü. Ayrıca altı gün sonunda, muzların daha diri ve sarı kalabildiği gözlendi. Bu filmle kaplanan ve 24 saat buzdolabında saklanan tavukta polietilen ile paketlenmiş tavuğa kıyasla çok daha az bakteri artışı gözlemlendi. Ünal, özellikle yaş meyve ve sebze ihracatında raf ömrünün çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye olarak bildiğim kadarıyla incirde dünyada birinci sıradayız, elmada ilk üçteyiz. Ama örneğin incirde ihracat tamamen ulaşımdan dolayı kısıtlanabiliyor. Raf ömrünü uzatmak dediğimizde işin içine ekonomik yönü gibi birçok şey giriyor ama en önemlilerinden biri gıda israfı” diyor. Sektör temsilcilerine göre, gıda ambalajları sayesinde Türkiye’de her yıl israf edilen 20 milyar liralık yaş sebze ve meyve ile 1.8 milyar liralık ekmeği çöpe gitmeden kurtarmak mümkün. Hijyen açısından da ürünlerin ambalajlı olmasının önemine dikkat çekiliyor.
Kaynak: teknolojigundem.com