Fuzuli İşgal Haksız Bir Eylemdir

T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ HUKUK DAİRESİ
 
Esas : 2022/3720
Karar : 2022/5199
Tarih : 27.06.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

…. …

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL – TAZMİNAT – TENKİS – ECRİMİSİL

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, tazminat, tenkis ve ecrimisil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının ecrimisil istemi yönünden kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; ecrimisil talebinin kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, mirasbırakan … …′a 2015 yılının ilk aylarında son evre kanser teşhisi konulduğunu, iyileşmesi tıbben imkansız olan ve öldüğünde mevduatlarında 850.000 TL varlık tespit edilen mirasbırakanın mal satmayı gerektirir durumunun olmadığını, mirasbırakanın takip eden tarihlerde davacı mirasçısından mal kaçırmak amacıyla 7764 ada 1 parseldeki 15, 32 ve 22 numaralı bağımsız bölümleri davalı kızı Tülay’a, 7803 ada 3 parseldeki 3 numaralı bağımsız bölüm, 7391 ada 14 parseldeki 10 numaralı bağımsız bölüm ve 5406 ada 9 parsel sayılı taşınmazın ½ hissesini davalı oğlu …’a ivazsız olarak satış gibi göstererek tüm malvarlığını devrettiğini, mirasbırakanın bundan önceki tarihlerde de 4 parça taşınmazı Tülay’a, 2 parça taşınmazı da …’a gizli bağış niteliğinde kazandırdığını ileri sürerek muris muvazaası nedeniyle davalılara devredilen 6 parça taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tazminini, olmazsa saklı paylarının tenkisini, doğrudan davalılar tarafından edinilen 6 parça taşınmaz yönünden ise denkleştirme, aksi halde saklı paylarının tenkisini, ayrıca davalıların dava konusu taşınmazdan elde ettikleri kira ve tüm gelirler bakımından davacıların miras payı oranında ecrimisilin alacağın doğduğu tarihten itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde, davalı …’ın çeşitli sektörlerde ticari faaliyet sürdürdüğünü ve ciddi gelirler elde ettiğini, davalı …’ın da …’ı ticaretle uğraştığı dönemlerde desteklediğini, her iki davalının da mirasbırakanla birlikte yaşayarak ailelerini desteklediğini, mirasbırakanın 15 yıl yurtdışında çalışarak kazandığı paranın bir yatırım nedeniyle battığını, davalı …’ın bu paranın bir kısmını tahsil etmesi sonucunda davaya konu 7761 ada 1 parseldeki 15 numaralı dükkan ve 7931 ada 14 parseldeki 10 numaralı meskenin mirasbırakan tarafından satın alındığını, dükkandan alınan kira ile geçinen taraflar ve annelerinin anılan meskende oturduğunu, mirasbırakanın daha sonra 1988 yılında Türkiye’ye döndüğünde emekli olduktan sonra bu malvarlığı dışında malvarlığının bulunmadığını, davalıların anılan dükkanda mirasbırakana kira ödemeksizin işletmeciliğe başladığını ve daha sonra bu dükkanın arkasında yer ala 32 ve 22 numaralı bağımsız bölümleri de satın aldıklarını ancak ticari risk nedeniyle taşınmazların mirasbırakan adına tescil edildiğini, davaya konu diğer taşınmazların da aynı şekilde kendi kazançlarıyla satın alındığını, davalıların elde ettikleri gelirlerle aileye de destek olduklarını, mirasbırakanın vefatından 8 ay önce kanser olması nedeniyle tedavi için Ankara’ya getirildiğini, ancak Ankara’da evi bulunan davacının mirasbırakanı evine kabul etmek istememesi nedeniyle yatış yapılmasına rağmen İstanbul’a döndüklerini, müvekkili … ve mirasbırakanın davacı ve ailesine de destek olduğunu, davacının mirasbırakanın bankada bulunan parasında da hakkı bulunduğunu bu nedenle mirasbırakanın mal kaçırma amacının bulunmadığını, mirasbırakanın nakit parasına dokunulmayarak sağlık giderlerinin davalı … tarafından karşılandığını, mirasbırakanın bu nedenle kendisine ait olan iki taşınmazı da yaptıklarının karşılığı olarak davalılara devrettiğini, bu tasarrufun davacıya evlendiği tarihten itibaren yapılan maddi yardımların yanında adaletsiz olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22/10/2019 tarihli ve 2016/137 E. 2019/517 K. sayılı kararıyla; nam-ı müstear yahut inançlı temlik iddialarının yazılı delille kanıtlanması gereğinin bu ilişkinin tarafları arasında söz konusu olup üçüncü kişilere karşı bu tür iddianın her türlü delille kanıtlanabileceği, davalıların kabulünde olan iki parça taşınmaz dışındaki tüm taşınmazların davalı … tarafından alınarak tapuların muris üzerine çıkartıldığı, bu nedenle murisin hakkın gerçek sahibine teslimi amacıyla bu taşınmazları davalılara devrettiği, davalıların gerçekte kendilerine ait olan taşınmazları devralmalarının tenkise konu da edilemeyeceği gerekçesiyle 7931 ada 14 parseldeki 10 numaralı ve 7764 ada 1 parseldeki 15 numaralı bağımsız bölüm hakkında açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, diğer taşınmazlara ve ecrimisile ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

İstinaf Nedenleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine ilişkin kısmın hatalı olduğunu, davalının ciddi gelir elde ettiği hususunda somut hiçbir bilgi ve belge bulunmaksızın sadece mücerret savunmaya itibar edildiğini, davalı tarafından kendi iddia ve beyanlarıyla çelişkili olarak İlkadım 7803 ada 3 parsel 4 nolu bağımsız bölüm, … … … Konutlarında 4 adet daire ve … Küçükkolpınar Mahallesi 8010 ada 9 parsel B blok 60 nolu halen ikamet ettiği bağımsız bölümü kendi adına satın aldığını ve mevcut olduğunu iddia ettiği ticari riske rağmen bu taşınmazların edinilmesinde herhangi bir sakınca görmediğini, oysa 2011 yılında iflas ettiğini, hiçbir geliri ve aktif çalışma hayatı bulunmayan davalının bu taşınmazları zaten kendi geliriyle satın almasının mümkün olmadığını, inançlı işlem iddiasının yazılı delille ispatlamasının gerektiğini, bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu, murisin tapuda adına kayıtlı taşınmazlarının bulunduğunu ve bunlardan gelir elde ettiğini belirterek davanın reddine ilişkin hükmün kaldırılarak davanın tamamının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde, yargılama giderlerinin hatalı hesaplandığını, yapılan işlemlerin hakkın gerçek sahibine teslimi amacını taşıdığını, iddiaların ispatlanamadığını, mirasbırakanın daha önce davacıya da kazandırmada bulunduğu gözetildiğinde kabule konu 2 parça taşınmazın da paylaştırma amacıyla devredildiğini, ecrimisil talebinin yerinde olmadığını belirterek kararın kabule ilişkin kısmının kaldırılmasını talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 14/12/2020 tarihli ve 2020/1516 E. 2020/1974 K. sayılı kararıyla; eksik istinaf karar harcının yatırılmadığı gerekçesiyle davalıları vekilinin istinaf talebinin reddine, davacı tarafın ise muvazaa iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Bozma Kararı

Dairenin 10/03/2021 tarih ve 2021/466 E., 2021/1385 K. sayılı ilamıyla; “Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının ecrimisil dışındaki öteki temyiz itirazları yerinde bulunmadığından, reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına. Ne var ki, ecrimisil isteği yönünden gerek Yerel Mahkemece gerekse Bölge Adliye Mahkemesince herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, davacının ecrimisil isteği yönünden gerekli değerlendirmenin yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususun değerlendirme dışı bırakılıp yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle istinaf mahkemesi kararının ecrimisil yönünden ortadan kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının aynı gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 07/10/2021 tarihli ve 2021/237 E. 2021/370 K. sayılı kararıyla; ecrimisil dışında kalan talepler hakkında verilen ilk kararın kanun yolu denetiminden geçerek kesinleştiği, muvazaa olgusu kanıtlanamayan taşınmazlara ilişkin ecrimisil isteminin yerinde olmadığı, davacı tarafın ıslahla birlikte tüm taşınmazlar için toplam 76.972.42 TL ecrimisil isteminde bulunduğu, ıslah dilekçesine esas alınan 07/02/2019 havale tarihli bilirkişi 2. ek raporunda ıslaha konu meblağın hesaplandığı bölümdeki miktarlara göre davacının ıslahla birlikte 15 nolu bağımsız bölüm için 3.476,74 TL, 10 nolu bağımsız bölüm için 3.090,45 TL talep ettiği, bilirkişi raporunda 10 nolu bağımsız bölüm için yapılan hesaplamada 2016 yılı 2 aylık kira parası hesaplanırken maddi hata sonucu 4 aylık kira parasının hesaplamaya dahil edildiği ve hesaplanan 2016 yılı 14 günlük kira bedelinin toplama alınmadığı , her ne kadar davacı tarafından 15 bağımsız bölüm nolu taşınmaz için daha fazla miktarda ecrimisil talep edilebilecek ise de taleple bağlı kalınması gerektiği gerekçesiyle ecrimisil davasının kısmen kabulüne, 3.476,74 TL haksız işgal tazminatının davalı …’dan, 2.685,23 TL haksız işgal tazminatının davalı …’dan dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğu belirtilmiş ise de ıslah dilekçesi ile 76.972,42 TL ecrimisil talebinde bulunduklarını, mahkemece bu hususta davanın aydınlatılması ödevinin yerine getirilmediğini, ayrıca bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmeksizin hatalı bilirkişi raporuna itibar edildiğini, kira bedeli belirlenirken TEFE-TÜFE artış oranının değil ÜFE artış oranının uygulanması gerektiğini, muvazaalı emsal bedellerin hesaba esas alınmasının hatalı olduğunu, emsal taşınmazlarla davaya konu taşınmazların kıyaslanmadığını, ecrimisil alacağının 5 yıl için talep edilebileceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ecrimisil talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK’nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)

05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.

Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK’nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.

Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.

Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.

İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.

3. Değerlendirme

3.1. Dosyanın incelenmesinde, ecrimisil miktarının tespitine ilişkin olarak inşaat mühendisi bilirkişi … … tarafından düzenlenen 07/02/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda davaya konu edilen tüm taşınmazlar yönünden taşınmazların davalılara devredildiği 2015 yılı ile dava tarihi olan 2016 yılı arasındaki dönem için ecrimisil hesabı yapıldığı, buna göre kabule konu 15 numaralı bağımsız bölümün 2015 yılındaki ecrimisil bedelinin 32.533,33 TL, 2016 yılındaki ecrimisil bedelinin 10.430,22 TL olarak belirlendiği, ancak raporun sonuç kısmında bu taşınmaza ilişkin 2015 yılına ait bedel hesaba katılmaksızın ecrimisil bedelinin yalnızca 10.430,32 TL olarak gösterildiği; kabule konu 10 numaralı bağımsız bölümün 2015 yılındaki ecrimisil bedelinin 6.100,00 TL olduğu, 2016 yılındaki ecrimisil bedelinin 1.955,68 TL ((2*792,84 TL)+370,00 TL) olarak hesaplanması gerekirken işlem hatası nedeniyle 3.541,36TL olarak belirlendiği, nihai olarak davaya konu edilen tüm taşınmazlar yönünden davacının hissesine tekabül eden toplam ecrimisil bedelinin 76.972,42 TL olarak belirlendiği, davacı tarafın 27/05/2019 tarihli ıslah dilekçesinde ecrimisil istemini taşınmazlar yönünden ayrım yapmaksızın 76.972,42 TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.

3.2. Hükmüne uyulan (V/2) numaralı paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak kabule konu olan taşınmazlar yönünden ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

3.3. Ne var ki, bilirkişi raporunda Kabul konusu olmayan bağımsız bölümler hakkında da hesaplama yapıldığı, davacı tarafın netice hesap üzerinden ıslah dilekçesi sunduğu, Mahkemece bilirkişi raporunda yapılan işlem hataları tespit edilmiş olmasına karşın ıslah dilekçesinin değerlendirilmesinde davacı aleyhine yorum yapıldığı, davacı tarafa ıslah dilekçesini açıklamak üzere süre ve imkan tanınmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

3.4. Hal böyle olunca, Mahkemece lüzumu halinde kabule konu taşınmazlar yönünden ecrimisil miktarının hatasız olarak belirlendiği ek rapor tanzim ettirilmek suretiyle davacının talep edebileceği ecrimisil miktarı net olarak hesaplandıktan sonar davacıya ıslah dilekçesini açıklama üzere süre ve imkan tanınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

3.5. Kabule göre de, davacının payına isabet edip kabule konu olan taşınmaz değerleri ile ecrimisil değerleri dikkate alınarak karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken bundan daha yüksek tutarda harca hükmedilmesi yerinde değildir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK’nın 371/1-ç maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 27/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

KAYNAK:CORPUS
Bu Yazıyı Paylaşın