Filler de İnsanlar Gibi Birbirine Seslenirken İsimlerini Kullanıyor

Bilim insanları filleri isimleriyle çağırdılar ve filler de buna karşılık verdi. Yeni bir araştırmaya göre, vahşi Afrika filleri, insan olmayan hayvanlar arasında nadir görülen bir yetenek olan isme benzer çağrılarla birbirlerine hitap ediyor.

Araştırmacılar, fil çağrılarının hedeflenen alıcıyı tanımlayan isme benzer bir bileşen içerdiğini doğrulamak için makine öğrenimini kullandı. Bu, gözlemlere dayanarak şüphelendikleri bir davranıştı.

Araştırmacılar kaydedilmiş çağrıları çaldığında, filler kendilerine yöneltilen çağrılara, geri seslenerek veya konuşmacıya yaklaşarak olumlu yanıt verdi. Diğer fillere yönelik çağrılara ise daha az tepki verdiler.

Araştırmayı yürüten başyazar Michael Pardo, “Yunuslar ve papağanlar, muhataplarının imza sesini taklit ederek birbirlerine ‘isim’ ile seslenirler.” diyor.

“Buna karşılık, verilerimiz fillerin birbirlerine hitap etmek için alıcının çağrılarını taklit etmediklerini gösteriyor; bu da insan isimlerinin işleyişine daha çok benziyor.”

Yeni sesler üretmeyi öğrenme yeteneği hayvanlar arasında nadir, fakat bireyleri isimleriyle tanımlamak için gerekli. Bir sesin bir fikri temsil ettiği ancak onu taklit etmediği keyfi iletişim, iletişim yeteneğini büyük ölçüde genişletir ve ileri düzey bilişsel beceri olarak kabul edilir.

Çalışmanın ortak yazarı George Wittemyer, “Eğer yapabileceğimiz tek şey konuştuğumuz şeye benzeyen sesler çıkarmak olsaydı, bu iletişim yeteneğimizi büyük ölçüde sınırlandırırdı” diyor.

Wittemyer, ayrıca keyfi ses etiketlerinin kullanımının, fillerin soyut düşünce yeteneğine sahip olabileceğini gösterdiğini söylüyor.

İsimlendirmek

Fil ve insanın evrimi on milyonlarca yıl önce farklılaştı, ama her iki tür de sosyal açıdan karmaşık ve oldukça konuşkan. Filler, insanların sahip olduğu karmaşık sosyal ağlara benzer şekilde aile birimleri, sosyal gruplar ve daha büyük bir klan yapısı içerisinde faaliyet gösteriyor.

Araştırmacılar, benzer ihtiyaçların muhtemelen her iki türde de keyfi ses etiketlemenin (diğer bireylerin soyut seslerle isimlendirilmesi) gelişmesine yol açtığını ileri sürüyor.

Wittemyer, “Bu muhtemelen, büyük ölçüde karmaşık sosyal etkileşimlerden kaynaklanan benzer baskılara sahip olduğumuz bir durum. Bu çalışmayla ilgili heyecan verici şeylerden biri de bu; bu yetenekleri neden evrimleştirdiğimize dair olası etkenler hakkında bize biraz fikir veriyor” diyor.

Filler konuşkandır; görme, koklama ve dokunmanın yanı sıra birbirleriyle sesli olarak da iletişim kurarlar. Çağrıları, diğerinin kimliği, yaşı, cinsiyeti, duygusal durumu ve davranışsal bağlamı da dahil olmak üzere birçok bilgi aktarır.

Yüksek seslerden ses tellerinin alçak gürlemelerine kadar seslendirmeler, insan kulağının işitilebilir aralığının altındaki infrasonik sesleri de içeren geniş bir frekans spektrumunu kapsar. Filler bu çağrıları kullanarak uzun mesafelerdeki grup hareketlerini koordine edebilir.

Kurt Fristrup, çağrı yapısındaki ince farklılıkları tespit etmek için yeni bir sinyal işleme tekniği geliştirdi ve Fristrup ve Pardo, yalnızca akustik özelliklerine dayanarak bir çağrının hangi file yönelik olduğunu doğru bir şekilde belirlemek için bir makine öğrenimi modeli eğitti.

Fristrup, “Fillerin yalnızca seslendikleri kişinin sesini taklit etmediğini bulmamız en ilgi çekici olanıydı. Diğer bireyler için rastgele ses etiketleri kullanma kapasitesi, fil çağrılarında başka türden etiketlerin veya tanımlayıcıların da bulunabileceğini düşündürüyor” diyor.

Fillere kulak misafiri olmak

Wittemyer, fillerin etkileyici hayvanlar olduğunu ve tepkilerinin onlara aşina olanlar için kolayca okunabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar örnekleri dinlettiğinde filler, arkadaşlarının ve aile üyelerinin kendilerine seslendiği kayıtlara enerjik ve olumlu tepki verdi, fakat coşkuyla tepki vermedi veya başkalarına yönelik çağrılara doğru hareket etmedi; bu da onların isimlerini tanıdıklarını gösterdi.

Peki filler çağrıların sahte olduğunu anladıklarında nasıl tepki verdiler?

Pardo, “Muhtemelen kayıttan çalma nedeniyle geçici olarak kafaları karışmıştı ama sonunda bunu tuhaf bir olay olarak görmezden gelip hayatlarına devam ettiler.” diyor.

Çalışma aynı zamanda fillerin de insanlar gibi konuşurken birbirlerine her zaman isimleriyle hitap etmediklerini ortaya çıkardı. Bir bireyi adıyla çağırmak, uzun mesafeler arasında veya yetişkinler yavrularla konuşurken daha yaygındı.

Araştırma dört yıla yayıldı ve Kenya’da bir araçta içinde fillerin takip edildiği ve seslerinin kaydedildiği 14 aylık yoğun saha çalışmasını içeriyordu. Samburu Ulusal Koruma Alanı ve Amboseli Ulusal Parkı’ndaki 117 benzersiz seslenilene karşılık gelen 101 benzersiz seslenenden yaklaşık 470 farklı çağrı yakalandı.

Bir gün fillerle konuşabilecek miyiz?

Bilim insanları, çağrılardaki isimleri izole etmek ve fillerin etkileşimde bulundukları yiyecek, su ve yerler gibi diğer şeylere isim verip vermediğini belirlemek için çok daha fazla veriye ihtiyaç olduğunu söylüyor.

Yeterli veri toplamanın önündeki engellere dikkat çeken Wittemyer, “Maalesef mikrofonlara konuşmalarını sağlayamıyoruz” diyor.

Araştırmacılar, fillerin bilişi ve iletişimiyle ilgili olarak ortaya çıkan yeni bilgilerin, fillerin korunmasına yönelik iddiayı güçlendirdiğini söylüyor. Filler, dişleri için kaçak avlanma ve habitat kaybı nedeniyle “nesli tükenmekte olan” olarak sınıflandırılıyor. Boyutları nedeniyle çok fazla alana ihtiyaç duyuyorlar ve mallara zarar verebiliyor ve insanlar için tehlikeli olabiliyorlar.

Bu kalın derili hayvanlarla konuşmak uzak bir hayal olmaya devam etse de Wittemyer, onlarla iletişim kurabilmenin onların korunması açısından ezber bozan bir şey olabileceğini söylüyor.

“Bir doğal ortamı paylaşmaya çalışırken ve onlar da ekinleri yerken fillerle yaşamak zor. Onlara ‘Buraya gelmeyin’ diye uyarıda bulunmak isterim. Buraya gelirsen öldürüleceksin.”

KAYNAK:arkeofili
Bu Yazıyı Paylaşın