Faiz Karşılığı POS Cihazını Kullandırmak Suçtur

T.C.
DANIŞTAY
Dokuzuncu Dairesi

Esas No : 2017/2820
Karar No : 2020/972
Tarih : 20.02.2020

İÇTİHAT METNİ

Dava Konusu İstem: POS cihazını kullanarak faiz karşılığında ödünç para verdiği ve tefecilik faaliyeti nedeniyle elde ettiği faiz gelirini kayıt ve beyan dışı bıraktığı vergi inceleme raporu ile saptanan davacı adına 2012 yılı için re’sen tarh edilen gelir vergisi ve kesilen bir kat vergi ziyaı cezası ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Davacının 1.1.2009 tarihinde “hayat sigortası dışındaki sigortacılık faaliyetleri” işi ile iştigal etmek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği, iki adet sigorta şirketinin acentelik işlerini yürüttüğü, buna ilişkin acentelik belgesi ile sigorta sözleşmesi gerçekleştirdiği müşterileri gösterir listeleri dava dilekçesinin ekinde ibraz ettiği, davacının faiz karşılığı borç verme eylemini gizlemek amacıyla kontör satışı gerçekleştirdiğine yönelik olarak, tarhiyata dayanak vergi tekniği raporunda herhangi bir tespitte bulunulmadığı, ayrıca davacıdan faiz karşılığı borç alıp almadığına ilişkin pos cihazlarından işlem gerçekleştiren müşterilerin hiçbirinin ifadelerine başvurulmadığı, davacının iki adet sigorta şirketinin acentesi olduğu dikkate alındığında sigorta sözleşmesi yaptığı şahıslar nezdinde bir inceleme ve araştırma yapılmadığının anlaşıldığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3’üncü ve 134’üncü maddeleri gereğince vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve olaya ilişkin muamelelerinin gerçek mahiyetinin esas olması karşısında, davacının tefecilik faaliyetinde bulunup bulunmadığının açıkça ortaya konulması gerekirken, vergi müfettişince yalnızca pos cihazı işlemleri ile defter ve belgelerde yer alan tutarlar arasında uyumsuzluk bulunduğundan bahisle davacının tefecilik faaliyetinde bulunduğu, komisyon karşılığı ikrazatçılık işi ile devamlı olarak uğraştığı hususları hukuken yeterli açıklıkta ortaya konulamadığından davacı hakkında 2012 takvim yılı için re’sen tarh olunan dava konusu bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisinde ve kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu vergi ve cezaların kaldırılmasına karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: Dava konusu vergi ziyaı cezalı tarhiyatın dayanağı Vergi İnceleme Raporu, Vergi Tekniği Raporu ile Görüş ve Öneri Raporu’nda; 1.1.2009 tarihinde “hayat sigortası dışındaki sigortacılık faaliyetleri” işi ile iştigal etmek üzere mükellefiyet tesis ettiren davacının pos cihazlarına ilişkin bankalar tarafından gönderilen bilgiler ile GİBİNTRA sisteminden alınan BS bildirimleri, gelir vergisi ve gelir geçici vergi beyanları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının, 2011 takvim yılında adına kayıtlı pos cihazları ile 4.630.239,65-TL tutarında işlem yapmasına rağmen, aynı dönemde 128.461,11-TL, 2012 yılında ise 15.384.610,677-TL tutarında işlem yapmasına rağmen aynı dönemde 139.221,55-TL yurtiçi satış beyan ettiği, adına kayıtlı olmakla birlikte aramalarda ele geçmeyen ve pos tefeciliğinde kullanıldığı belirtilen 4 adet pos cihazının örgüt lideri ve üyeleri tarafından kullanıldığı tespitlerine yer verilerek, bu tespitlerden hareketle, davacının tefecilik yaptığının saptandığı, öte yandan Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen örgütlü tefecilik suçu soruşturması üzerine açılan davada Denizli 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 9.9.2016 gün ve E:2013/85, K:2016/645 sayılı kararıyla; davacının üzerine atılı tefecilik suçu sabit görülerek hapis ve para cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda yukarıda belirtilen tespitler, davacının gerçek anlamda bir ticari faaliyetinin bulunmadığını, davacıya ait pos cihazlarının, borçlarını ödemekte zorlanan kişilere komisyon karşılığında çekim yapılmak suretiyle tefecilik faaliyeti kapsamında kullanıldığını ispatlar nitelikte olduğundan ve pos cihazı kullanımı suretiyle yaptığı tefecilik faaliyetinden dolayı elde edilen gelirin beyan dışı bırakıldığı anlaşıldığından re’sen takdir yoluyla hesaplanan matrahta yasaya aykırılık bulunmadığı saptandığından Mahkeme kararının, cezalı tarhiyata ilişkin hüküm fıkrasında hukuki isabet görülmediği, vergi inceleme raporu ile ödünç borç verme işi nedeniyle elde edilen faiz gelirine ilişkin olarak belge düzenlenmemesi ve alıcı ve satıcı nezdinde somut bir tespite dayanmaması nedeniyle 213 sayılı Yasanın 353/1 . Maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasında yasal isabet bulunmadığından, vergi mahkemesi kararının özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının vergi ziyaı cezalı gelir vergisine ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına ve davanın belirtilen kısmının reddine, özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik istinaf başvurusunun ise, yukarıda yer alan gerekçeyle reddine karar verilmiştir.

Temyiz Edenlerin İddiaları :

Davalı İdarenin İddiaları: Kanunda sayılan fatura düzenleme yükümlülüğüne tabi mükellefler arasında yer alan davacı adına, fatura düzenlememe fiilini gerçekleştirmesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı iddiasıyla kararın kabule ilişkin kısmının bozulması istenilmektedir.

Davacının İddiaları: Faiz karşılığı borç verme eylemini gizlemek amacı ile kontör satışı gerçekleştirildiğine dair tarhiyatın dayanağı vergi tekniği raporunda herhangi bir tespit bulunmadığı, faiz karşılığı borç alınıp alınmadığına ilişkin pos cihazından işlem gerçekleştiren müşterilerin hiçbirisinin ifadesine başvurulmadığı, iki adet sigorta şirketinin acentelik faaliyetinde bulunulduğu dikkate alındığında, sigorta sözleşmesi yapılan şahıslar nezdinde bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, Vergi Usul Kanunu’nun 3. ve 134. maddeleri uyarınca vergilendirmede vergiyi doğuran olayın esas olması karşısında, ileri sürülen hususun açıkça ortaya konulması gerekirken, sadece pos cihazı ile defter ve belgeler arasındaki uyumsuzluğun yeterli bir dayanak olmayacağı iddialarıyla kararın redde ilişkin kısmının bozulması istenilmektedir.

Karşı Tarafın Savunmaları : Davalı idarece; yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …. Düşüncesi: Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nce, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR :

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu kısmen kabul edip vergi ziyaı cezalı tarhiyat yönünden davayı reddeden, özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik istinaf başvurusunu ise reddeden İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesinin 04/05/2017 tarih ve E:2017/763, K:2017/1336 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Temyiz isteminde bulunan davacıdan 492 sayılı Kanuna bağlı 3 sayılı Tarife uyarınca hesaplanacak ilam harcının alınmasına,

4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Denizli Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 20/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın