En Çok Yazım Hatası Öğleden Sonra Yapılıyor; Özellikle de Cuma Günleri

Çoğu büro çalışanının üzerinde hemfikir olacağı bir şey varsa, o da günün ve çalışma haftasının sonlarına doğru üretkenliklerinin genelde düştüğünü hissetmeleridir. Şimdiyse Texas A&M Üniversitesinde çalışan bilim insanları, bu olguya yönelik nesnel bulgulara ulaşmış.

Üniversitenin halk sağlığı fakültesinde yürütülen disiplinler arası bir çalışmada yeni bir veri toplama yöntemi kullanılarak, çalışanların öğleden sonraları ve Cuma günleri daha az aktif olup hata yapmaya daha meyilli oldukları gösterilmiş. Cuma gününün öğleden sonrası ise çalışanların üretkenliğinin en düşük noktaya indiği zaman olmuş.

PLOS ONE bülteninin yeni sayısında yayımlanan çalışmayı Epidemiyoloji ve Biyoistatistik Bölümünde çalışan Dr. Taehyun Roh ve Nişat Tasnim Hasan, Çevre Sağlığı ve Mesleki Sağlık Bölümünden Dr. Chukwuemeka Esomonu, Joseph Hendricks ve Mark Benden ile Sağlık Davranışları Bölümünde çalışan yüksek lisans öğrencisi Anisha Aggarwal kaleme almış.

Araştırmacılar iki yıllık (1 Ocak 2017 – 31 Aralık 2018) bir dönem boyunca Teksas’taki büyük bir enerji şirketinde çalışan 789 kişinin bilgisayar kullanım istatistiklerini incelemişler.

Çevre Sağlığı ve Mesleki Sağlık Bölümü başkanı Profesör Benden, “Çalışanların üretkenliği üzerinde yürütülen çoğu çalışmada çalışanların kendi beyanına, gözetmen değerlendirmelerine veya giyilebilir teknolojiye dayanan veriler kullanılıyor” diyor. “Fakat bunlar nesnel olmayabilir ve girişimsel olabilir. Biz ise yazma hızı, yazım hataları ve fare faaliyeti gibi bilgisayar kullanım istatistiklerinden yararlanarak, bilgisayardaki çalışma kalıpları üzerine nesnel ve girişimsiz veriler elde ettik.”

Araştırma takımı daha sonra haftanın farklı günlerine ve günün farklı zamanlarına ait bilgisayar kullanım kalıplarını karşılaştırarak hangi tip kalıpların ortaya çıktığına bakmışlar.

Epidemiyoloji ve Biyoistatistik Bölümünde çalışan Yard. Profesör Roh, “Bilgisayar kullanımının hafta boyunca arttığını, ardından Cuma günleri önemli ölçüde düştüğünü keşfettik” diyor. “İnsanlar Pazartesi’den Perşembe’ye kadar daha çok fare hareketi, fare tıklaması ve kaydırması gerçekleştirmiş, bu faaliyetler Cuma günü azalmıştı.”

Roh ek olarak bilgisayar kullanımının, özellikle Cuma öğleden sonra olmak üzere her öğleden sonra azaldığını söylüyor.

“Çalışanların faaliyet düzeyi öğleden sonraları düşmüş ve öğleden sonraları daha fazla yazım hatası yapmışlardı; özellikle de Cuma günleri” diyor. “Bu sonuç, çalışanların tamamladığı görev sayısının Pazartesi’den Çarşamba gününe kadar istikrarlı şekilde artıp, sonrasında Perşembe ve Cuma günleri düştüğünü gösteren benzer bulgular ile uyum sergiliyor.”

Çalışanların buradan alması gereken mesaj ne? Öncelikle karma çalışma veya haftada dört günlük çalışma süresi gibi esnek çalışma düzenlemeleri, çalışanların daha mutlu ve daha üretken olmasına yol açabilir.

2023 yılının Mayıs ayı itibariyle Birleşik Devletler’deki tam zamanlı maaşlı çalışanların yaklaşık %60’ı tümüyle işyerinde çalışmış. Geri kalanlar ise ya uzaktan çalışmış ya da uzaktan ve işyerinde çalışmanın yer aldığı bir karma bir düzeni takip etmiş. Buna ilaveten pek çok eleman, hafta içinde daha az gün fakat daha çok saat çalıştıkları sıkıştırılmış bir düzen uygulamış.

“Diğer çalışmalarda evden çalışan veya daha az gün çalışan kişilerin işe gidip gelmekten, işyerindeki ilişkilerden ve diğer etmenlerden kaynaklı stresi daha az yaşadığı ve işlerinden daha fazla memnuniyet duydukları bulunmuş” diyor Benden. “Bu düzenlemeler çalışanların ailelerine daha çok vakit ayırmasını ve böylelikle iş-aile arasındaki çekişmelerin azalmasını sağlıyor. Ayrıca egzersiz ve boş zaman faaliyetleri için daha fazla fırsat sunuyor ki bunların da hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı iyileştirdiği gösterilmiş.”

Sadece bu da değil: Esnek çalışma düzenleri; elektrik kullanımında, karbon ayak izinde ve karbondioksit yayılımlarında azalma sağlayarak nihai sonucun daha da iyi olmasını sağlayabilir.

“Şimdiyse” diyor Benden, “Çalışmamızdan elde edilen bulgular, iş performansını ve işyerindeki sürdürülebilirliği en iyi hale getirmek için strateji belirleyen liderlere daha da yardımcı olabilir.”

Yazar: Ann Kellett/Texas A&M Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

Bu Yazıyı Paylaşın