Ebeveyn-çocuk etkileşiminde oyun zamanının kalitesi, çocuğun yalnızca eğlenmesi ve ebeveyniyle vakit geçirmesi açısından değil, aynı zamanda çocuğun dil becerileri ve diğer bilişsel gelişimi açısından da oldukça önemlidir. Fakat ne var ki, günümüz modern ailesinde ebeveyn-çocuk oyun zamanı için oluşan fırsatlar; finansal, iş ve diğer ailevi faktörler nedeniyle oldukça sınırlıdır.
Ebeveynler bu oyunun bir parçası olabildiğinde, doğrudan bir ebeveyn-çocuk oyunu; çocukların öz saygısının, seçimlerine dair sorumluluk alma becerilerinin güçlendirilmesi ve ebeveynlerini farklı bir şekilde görmelerini sağlaması noktasında son derece etkin bir potansiyel taşımaktadır. 2018 Eylül ayında Pediatrics‘de yayımlanan bir araştırma makalesinde de, ebeveyn-çocuk oyununun; çocuğun sağlıklı gelişimi ve ebeveyniyle kurulan bağı geliştirmesi bakımından oldukça önemli olduğu ortaya koyuldu.
Öte yandan çocuklara sağlanan oyuncakların fonksiyonları da çocuğun dil gelişiminde önemli bir rol oynuyor. Yapılan araştırmalarda da, bebekler için; ışıklar yayan, kelimeler ve şarkılar çalan elektronik oyuncaklarla oynamanın; kitaplar, ahşap bulmacalar, çeşitli şekillerde blokların yerleştirilmesini içeren oyuncaklar ve resimli plastik bloklar gibi geleneksel oyuncaklarla oynamaya kıyasla dil kalitesinde bir düşüklüğe sebep olabildiğini ortaya koyulmuştu.
2016 yılında JAMA Pediatrics‘de yayımlanan araştırmada, 10 ila 16 aylık çocukların bulunduğu 26 ebeveyn-bebek çiftini içeren kontrollü bir deney yürütüldü. Deney doğrudan katılımcıların evinde yürütüldüğünden, araştırmada ebeveyn-çocuk oyun zamanına ilişkin doğrudan bir gözleme yer verilmedi ancak oyun zamanının ses kaydını yapan bir ses kayıt cihazıyla veriler toplandı.Deneyde, katılımcılara üç farklı oyuncak seti verildi. Birinci set; bir bebek dizüstü bilgisayarı, konuşan bir çiftlik ve bir bebek cep telefonu içeren elektronik oyuncaklardan, ikinci set; resimli plastik bloklar, farklı şekillerdeki blokları uygun yerlere yerleştirmeyi gerektiren bir kutu oyuncağı ve ahşap bulmacalardan, üçüncü set ise; farklı şekil veya renklerde çiftlik hayvanı modelleri içeren beş kitap kartonundan oluşuyordu.
Alınan ses kayıtlarında, elektronik oyuncaklarla oynanılan oyunlarda, ebeveynlerin çok daha az kelime kullandığı, daha az sözlü iletişime girdiği ve daha az ebeveyn cevabı bulunduğu görülürken; geleneksel oyuncak ve kitaplarla oynanan oyunlarda ebeveyn katılımının ve çocukla kurulan sesli iletişimin miktarının arttığı gözlemlendi. Bununla birlikte, çocukların kitaplarla oynadığı oyunlara kıyasla elektronik oyuncaklarla oynadığı oyunlarda daha az ses çıkardığı görüldü.
Araştırmada, ayrıca, ebeveynlerin çocuklarıyla; kitapları içeren oyunlar oynadığı durumlarda, geleneksel oyuncaklarla oynanan oyunlara kıyasla daha fazla kelime ürettiği gözlemlendi. Bunun yanı sıra ebeveynlerin, çocuklarıyla geleneksel oyuncaklarla oynadığı durumlarda, kitaplarla oynadığı durumlara kıyasla daha az içeriğe özgü kelime kullandıkları görüldü.
Yapılan çalışmada, elektronik oyuncaklar ve geleneksel oyuncaklar arasında büyük ve tutarlı farklar görüldüğüne vurgu yapılıyor. Öte yandan, çalışmanın, küçük örneklem büyüklüğü ve katılımcıların ırk/etnisite ve sosyo-ekonomik statü benzerlikleri de dahil olmak üzere önemli sınırlamaları bulunuyor.
Ancak araştırma sonuçları, ebeveyn-çocuk oyunlarında, eğitsel olarak tarif edilen ve genellikle oldukça pahalı olan elektronik oyuncakların; geleneksel oyuncaklara kıyasla dil becerilerinin gelişmesinde daha az etkin olduğunu ortaya koyuyor. Elde edilen sonuçlar, ayrıca, çocuklara çok erken yaşlarda kitap okumanın potansiyel faydalarına yeni deliller sağlıyor. Bunun yanı sıra, araştırma; geleneksel oyuncaklarla oynanan oyunun, kitap okuma sırasında ortaya çıkanlar kadar zengin bir iletişimsel etkileşimlere yol açabileceğini de gösteriyor.