Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) raporunda, insanların beslenme alışkanlıklarını değiştirmediği sürece, Paris İklim Zirvesi hedeflerini tutturmanın mümkün olmadığı belirtilerek, beslenmede değişim çağrısı yapılıyor.
Almanya’da kişi başına et tüketimi 2020 yılında 57,3 kilogram oldu. Bu, 1989 yılından bu yana ülkede en az et tüketilen yılın 2020 olduğunu ortaya koyuyor. Ancak Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) verileri göz önünde tutulacak olursa, bu miktarın da hem sağlık açısından hem de ekolojik gerekçelerle yarı yarıya azaltılması gerekiyor.
Almanya halkının beslenme alışkanlığının bıraktığı ekolojik ayak izini ele alan “Gelecek tabaklarımızda yatıyor” başlıklı WWF araştırmasının sonuçları çarşamba günü Berlin’de açıklandı. Araştırmanın raportörü Tanja Dräger de Teran’a göre, “Beslenme alışkanlıklarımız gezegen açısından en üst seviyede belirleyici.”
Dünya genelinde yaşanabilir alanlarının yaklaşık üçte birinde tarımsal faaliyetler yürütülüyor. Bu da WWF verilerine göre biyolojik çeşitlilik kaybının yüzde 70’ine, ormanların yok olmasının da yüzde 80’ine sebep oluyor. Yine dünya genelinde üretilen ve küresel ısınmanın başlıca sebeplerinden olan sera gazının yüzde 21 ila yüzde 37’si beslenme alışkanlıklarımızla ilgili.
Et tüketiminin azaltılması gerekliliği
WWF raporunda bu konuyla ilgili olarak, “Beslenme alışkanlığımızı değiştirmediğimiz sürece, etkili bir iklim koruma siyaseti ve Paris İklim Zirvesi hedeflerini tutturmak mümkün değil” ifadesi kullanılıyor. Et tüketiminin yarı yarıya azaltılması ve sofralarda daha fazla sebze ve meyvelerin yer alması, araştırmaya göre beslenmeye bağlı sera gazı emisyonlarını ve doğal alanların tüketimini çok önemli oranda azaltacak.
WWF’nin raporunda yer alan dikkat çekici bilgilerden biri de dünyada yaşayan herkes için var olan ortalama tarım alanı. Bu günümüzde kişi başına 2 bin metrekare büyüklüğünde. 2050 yılında ise, hem dünya nüfusunun artışı hem de iklimdeki değişiklikler nedeniyle bunun bin 700 metrekareye düşmesi bekleniyor. Daha şimdiden verimli tarım alanları kritik derecede azalırken, bu alanları olumsuz etkileyen tehlikeler artıyor.
Tarım alanlarının yanlış kullanımı
“Bugünkü beslenme alışkanlıklarımız, sahip olduğumuz tarım alanının neredeyse tamamını gıda üretimine ayırmamızı zorunlu kılıyor. Bu alanların yüzde 75’i sadece et, süt ve yumurta gibi hayvansal besinlerin üretimi için kullanılıyor” ifadelerinin yer aldığı raporu kaleme alan uzmanlar, bu oranların çok yüksek olduğunu vurguluyor. İnsanlığın mevcut tarım alanlarında, enerji üretiminde, tekstilde, ilaç sanayinde ve organik bazlı plastik yapımında kullanılacak bitkileri yetiştirmeye de ihtiyacı olduğu, temeli petrole dayanan hammaddeleri terk etmek için bunun bir mecburiyet olduğu belirtiliyor.
WWF’in kapsamlı raporuna göre, iklim koşullarına zarar vermeyecek ya da daha az zarar verecek bir beslenme alışkanlığının bir başka gerekçesi de hayvan yemleri. Söz konusu raporun bu konuyla ilgili bölümünde de şu ifadeler yer alıyor :
“Hayvan yemlerine katılan soya, tarımsal faaliyetler nedeniyle ortaya çıkan sera gazı emisyonlarının açık ara birinci sebebi.” Tüketilen soyanın çok büyük bir kısmının Brezilya’da üretildiğini ve bu üretim için yağmur ormanlarının yok edildiğini ortaya koyan rapora göre, aynı zamanda bu ürün hayvanlardan insanlara bulaşan, HIV, Sars, Ebola ve son olarak da Covid-19 gibi hastalıkların ortaya çıkması açısından da bir risk oluşturuyor.