YARGITAY
ÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2016/19432 |
Karar | : 2018/5848 |
Tarih | : 24.05.2018 |
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 01.01.2011 tarihinde nişanlandığını, nişanı gelenek ve görenekler gereği ailesinin yaptığını, nişan döneminde davalının tıp öğrencisi, kendisinin ise işte çalıştığını, zaman zaman davalının telefon faturalarını, kredi kartı borçlarını ödeyip davalıya harçlık gönderdiğini, davalının mezuniyette giydiği takım elbiseyi dahi kendisinin aldığını, davalı doktor olduğunda 18 mayıs 2014 tarihi olarak düğün tarihini kararlaştırdıklarını, ancak hiçbir kusuru ve kabahati olmadığı halde davalının nişanlılığı bir telefon mesajı ile bitirdiğini, davalının facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde 1 ağustos 2013 tarihinde ilişkisinin başladığını bildirmesi üzerine başka biri için ayrıldığını anladığını, bu nedenle nişan masrafı ve davalıya verilen harçlık vs için 10.000 tl maddi ve çektiği acı, ızdırap, elem ve başkası ile birlikte olması nedeniyle 40.000 tl manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, yetki, zamanaşımı itirazında bulunarak nişan töreninin yapılmadığını sadece aile arasında söz kesildiğini, söz töreninde mutad dışı masraf yapılmadığını, davacının belli bir işte çalışmayıp babasına ait işyerinde bazen işlere yardımcı olduğunu, düzenli gelirinin bulunmadığını, geliri bulunmadığından kendisine maddi yardımda bulunmasının mümkün olmadığını, okul masraflarını babasının ve abisinin karşıladığını, okul harçlarını ise hayırsever bir işadamının ödediğini, davacının ufak tefek hediyeler aldığını, onları da ayrıldıktan sonra iade ettiğini, iddia ettiği gibi düğün tarihinin belirlenmediğini, aralarında sadece bu konuda konuşma geçtiğini, amacının tıpta uzmanlık sınavını kazanmak olduğunu, evlenmeyi tıpta uzmanlık sınavını kazandıktan sonra düşündüğünü, facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde belirtilen tarihte ilişkisinin bulunduğu yazılmış ise de o tarihte davacı ile birlikte olduğunu, davacıdan ekim 2013 tarihinde ayrıldığını, maddi tazminat miktarının yüksek olup alacak kalemlerinin açıklanmadığını, kusurun davacıda olduğunu, manevi tazminat şartları oluşmadığı gibi miktarının da fazla olduğunu, nişanlısından ayrıldığı için kendisinin de üzgün olduğunu, üzüldüğünden dolayı kazanmak istediği sınava hazırlanamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, TMK.nın 120. maddesi gereğince, maddi tazminat olarak belirlenen 1.566 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte, manevi tazminat olarak belirlenen 20.000 TL’nin, kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. 4721 sayılı TMK. nun 121.maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır. Nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Bir kere nişanlandıktan sonra tazminat ödeme tehdidi altında bulunmak suretiyle evlenmeyi taraflar için zorunlu hale getirebilecek şekilde manevi tazminata hükmedilemez. Ancak nişanın bozulması nedeni ile fahiş bir zarar doğmuş ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir. Temyize konu uyuşmazlık konusunda; davalının sebep göstermeden nişanı bozduğu anlaşılmaktadır. Bu hali ile davalının, davacının kişilik haklarına saldırarak doğal üzüntüyü aşan şekilde manevi zarara (objektif zarar) yol açtığından söz edilemez. Bu itibarla manevi tazminat koşullarının somut olayda bulunmadığı gözetilerek bu istem bakımından red kararı verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamış, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince her iki taraf yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.