Yeni bir araştırma, yazım yanlışlarını görenlerin veya dilbilgisi hatalarını işitenlerin vücudunda fiziksel stres belirtilerinin ortaya çıkabileceğini gösteriyor.
Hakemli bilimsel dergi Journal of Neurolinguistics’te yayımlanan araştırmanın başyazarı Dagmar Divjak, dilbilgisi ve fizyolojik tepkiler arasındaki ilişkinin daha önce yalnızca beyin aktivitelerini tarama veya göz hareketlerini izleme gibi yöntemlerle incelendiğini belirtti.
Bilim insanı, “Dil bilişi ve otonom sinir sistemi arasındaki ilişki şimdiye dek yeteri kadar ilgi görmedi” dedi.
Otonom sinir sistemi kalp atış hızını kontrol ediyor. Bu nedenle araştırmacılar konuyla ilgili daha çok bilgi edinmek için dilbilgisi hatalarının dinletildiği kişilerin kalp atış hızlarındaki değişkenliği izledi.
Bu değişkenlik, stresin önemli göstergelerinden biri. Kalp atışları arasındaki aralıklar, kişi stresliyken daha düzenli, rahatken daha değişken olma eğiliminde.
Çalışmada Britanya İngilizcesi konuşan 41 kişiye ses kayıtları dinletildi.
Bu esnada katılımcıların orta parmaklarına takılan bir sensör, kalp atış hızlarını ölçüyordu.
Katılımcılara dinletilen kayıtların yarısı, zorunlu olmadığı halde “a/an” (Türkçede ‘bir’ anlamına geliyor) eklenmiş veya gerekli olduğu halde “the” artikelinin (belirli bir nesneyi veya kişiyi işaret etmek için kullanılır) atıldığı dilbilgisi hatalarını içeriyordu.
Sonuçlar, dilbilgisi hatalarını dinleyen kişilerin kalp atış hızının değişkenliğinde kayda değer bir azalma olduğunu gösterdi.
Bulgulara göre, katılımcılar ne kadar çok hata duyarsa kalp atışları o kadar düzenli hale geliyordu. Bu da stres seviyelerinin yükseldiğini gösteriyordu.
Divjak, “Bu çalışmanın sonuçları, fizyoloji ve biliş arasındaki karmaşık ilişkinin yeni bir boyutunu gündeme getiriyor” diye konuştu:
“Bulgularımız, otonom sinir sisteminin de bilişsel taleplere yanıt verdiğini gösteriyor.”
“Bu çalışma bize bilişin doğrudan gözlemlenemeyen yönlerinden faydalanmak için yeni bir yöntem sağlıyor” diyen bilim insanı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu özellikle gençlerle, yaşlılarla ya da sağlık sorunları nedeniyle fikirlerini sözlü olarak ifade etmekte zorlanan kişilerle çalışırken önemli.”
Independent Türkçe, IFL Science, Neuroscience News
Derleyen: Çağla Üren