Defterlere Kayıt Yapılmadığı İçin Katma Değer Vergisi İndirimlerinin Reddi Suretiyle Yapılan Cezalı Tarhiyata Karşı Açılan Davada, Vergi Mahkemesinin Bilirkişi İncelemesi Yaptırarak Neticeye Varması Hukuka Aykırıdır

T.C. DANIŞTAY Dördüncü Dairesi
Esas No : 2017/389
Karar No : 2020/2295
Tarih : 25.06.2020

İÇTİHAT METNİ

İstemin Konusu : İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 30/12/2013 tarih ve E:2012/552, K:2013/3288 sayılı kararının Temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava Konusu İstem: Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporunda 2006 takvim yılına ilişkin defterlerin boş olduğunun ve söz konusu defterlere herhangi bir kayıt yapılmamış olduğunun tespiti üzerine katma değer vergisi indirimlerinin reddedilmesi suretiyle re’sen tarh edilen 2006/06 dönemi vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; dava dilekçesinde ilgili yıla ait defter ve belgelerin mahkemeye sunulacağının belirtilmesi üzerine ara kararla davacıdan defter ve belgelerin istendiği, söz konusu defter belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davalı idareden bilirkişi raporunda ek listede yer alan davacı şirketin 2006 yılında mal ve hizmet alımında bulunduğu şirketler hakkında sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri yönünde tespitleri içeren vergi tekniği raporu bulunup, bulunmadığının sorulduğu, davacının fatura aldığı … Kağıt Ltd. Şti., … Matbaa Ltd. Şti., … Amb. Ltd. Şti., … Kağıt Ltd. Şti. isimli şirketler hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarında yer alan tespitlere bakıldığında, … Kağıt Ltd. Şti. ve … Matbaa Ltd. Şti.’ne ait faturaların sahte fatura düzenlediği kendi ifadesi ile sabit olan …’in adresinde yapılan aramalarda ele geçirilmiş olması, … Kağıt Ltd. Şti.’nin ortağı görünen …’nın alınan ifadesinde şirketle ilgisinin olmadığını beyan etmesi, … Amb. Ltd. Şti.’ne ait faturaların gerek… gerekse… İsimli şahısların adreslerinde çeşitli tarihlerde yapılan aramalarda ele geçirilmiş olması ve şirkete ve ortaklarına ulaşılamamış olması ile raporlarda yer alan diğer tespitler birlikte değerlendirildiğinde söz konusu şirketlerin sahte fatura ticareti yaptığı sonucuna varıldığından, bu şirketler tarafından düzenlenip davacı şirket tarafından indirim kayıtlarına alınan belgeler içeriği katma değer vergilerinin reddi gerektiği sonucuna varıldığı, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olan bilirkişi tarafından sunulan bilirkişi raporunda yapılan tespitler üzerine davacının düzeltilen 2006 takvim yılı katma değer vergisi beyannamesinde yer alan indirilecek katma değer vergisi beyanlarından çıkarılması ve ilk raporda yer alan hesap hatalarının düzeltilmesi suretiyle ek bilirkişi raporu hazırlandığı, ek bilirkişi raporunun ve ilk raporda yer alan hesap hataları düzeltilerek düzenlendiği ve ek bilirkişi raporunda ödenmesi gereken fark katma değer vergisi olarak belirlenen 2006/06 dönemi için 48.006,80 TL’lik tutar gerekçe ve sonuç itibariyle yeterli görülerek, davacı şirket adına 2006/06 dönemi için yapılan dava konusu tarhiyatın 48.006,80 TL’lik kısmı ile bu kısım üzerinden kesilen tek kat vergi ziyaı cezasının onanması, bu tutarlar haricinde davacı şirket adına fazladan yapılan tarhiyat ve kesilen ceza tutarlarının kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

Temyiz Eden Davacının İddiaları: Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelenin gerçek mahiyetinin vergiye esas alındığı ve ortada gerçek bir mal alımının bulunduğu, satıcı tarafından davacı adına fatura düzenlendiğinin incelemeyi yapan bilirkişi tarafından da kabul edildiği, söz konusu faturaların eleştiriye konu firma tarafından düzenlenmediği hususunda hukuken itibar edilebilir nitelikte herhangi bir somut, ciddi ve inandırıcı bir tespitte bulunulmadan, varsayıma dayanılarak matrah farkı kabul edilmek suretiyle yapılan tarhiyata dayalı olarak kesilen vergi ziyaı cezasında yasal isabet bulunmadığı, vergileme ile ilgili olaylar ve hesap durumlarının inandırıcı bir biçimde araştırılması, eleştirilecek hususlarla ilgili saptamaların sağlıklı yapılması ve saptanan hususların sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesi gerektiği, faturaların sahteliği konusunda somut bir tespit olmadığı, tarhiyatın varsayıma dayandığı ileri sürülmektedir.

Temyiz Eden Davalının İddiaları: Mükellef kurumun 2006 yılına ait defterleri üzerinde hiçbir kayıt yapılmamış olarak boş şekilde ibraz ettiği, mükellef şirketin bazı alışları için sahte fatura aldığının tespit edildiği, sahte fatura düzenlediği tespit edilen mükelleflerden KDV dahil toplam 4.507.983,50 TL tutarında fatura aldığı, bu durum aynı tutardaki alışları için gerçek satıcılarından fatura almadığını gösterdiğinden 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30/3. maddesi uyarınca re’sen takdirini gerektirdiği, indirimi reddedilen dönem matrahları üzerinden dava konusu vergilerin tarh edilmesi ve Kanunun 341. ve 344. maddeleri gereğince 1 kat vergi ziyaı cezası kesilmesinin yasal ve yerinde olduğu ileri sürülmektedir.

Davacının Savunması : Cevap verilmemiştir.

Davalının Savunması : Cevap verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …. Düşüncesi: Davacının temyiz isteminin reddi, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR :

İNCELEME VE GEREKÇE:

Davacının temyiz dilekçesinde öne sürdüğü hususlar, dayandığı gerekçeler karşısında, Mahkeme kararının redde ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Davalı idarenin temyiz istemine gelince;

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 172. maddesinde, bu maddede belirtilen gerçek ve tüzel kişilerin defter tutmaya mecbur oldukları belirtilmiş, 171. maddesinde, vergi uygulaması bakımından yasal defterlerin, mükelleflerin vergi ile ilgili servet sermaye ve hesap durumlarıyla, vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini saptamak vergi ile ilgili işlemleri belirlemek, mükelleflerin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden denetlemek ve incelemek, bu hesap ve kayıtlar yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumunu denetlemek ve incelemek amacını sağlayacak şekilde tutulması öngörülmüş ve 219. maddesinin birinci fıkrasında, “Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyle ki: a) Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir. c) Günlük kasa, günlük, perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir.” hükmüne yer verilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde, katma değer vergisi indirim mekanizması düzenlenmiş, 29. maddenin (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri belirtilmiş; aynı Kanunun 34. maddesinin 1. bendinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği kurala bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, dava dilekçesinde ilgili yıla ait defter ve belgelerin mahkemeye sunulacağının belirtilmesi üzerine ara kararla davacıdan defter ve belgelerin istendiği, söz konusu defter belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davalı idareden bilirkişi raporunda ek listede yer alan davacı şirketin 2006 yılında mal ve hizmet alımında bulunduğu şirketler hakkında sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri yönünde tespitleri içeren vergi tekniği raporu bulunup, bulunmadığının sorulduğu, … Kağıt Ltd. Şti. ve … Matbaa Ltd. şirketlerin sahte fatura ticareti yaptığı sonucuna varıldığından, bu şirketler tarafından düzenlenip davacı şirket tarafından indirim kayıtlarına alınan belgeler içeriği katma değer vergilerinin reddi gerektiği sonucuna varıldığı, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olan bilirkişi tarafından sunulan bilirkişi raporunda ödenmesi gereken fark katma değer vergisi olarak belirlenen 2006/06 dönemi için 48.006,80 TL’lik tutar gerekçe ve sonuç itibariyle yeterli görülerek, davacı şirket adına 2006/06 dönemi için yapılan dava konusu tarhiyatın 48.006,80 TL’lik kısmı ile bu kısım üzerinden kesilen tek kat vergi ziyaı cezasının onandığı, bu tutarlar haricinde davacı şirket adına fazladan yapılan tarhiyat ve kesilen ceza tutarlarının kaldırıldığı görülmüştür.

Ancak, davacı adına düzenlenen 29/12/2011 tarih ve VDENR-2011-38/59 sayılı Vergi İnceleme Raporu’nda, 2006 yılı yasal defterleri üzerinde hiçbir kayıt yapılmamış olduğunun, defterlerin boş bir şekilde ibraz edildiğinin tespit edildiği görülmektedir.

Yukarıda anılan kanun hükümlerinin değerlendirilmesinden, indirime konu edilebilecek alış faturası ve vesikaların kanuni defterlere kaydedilmek şartı ile indirime konu edilebileceği, somut olayda vergi inceleme raporu ile davacının ilgili yıl kanuni defterinin boş olduğunun sabit olduğu ve bu nedenle kanunun aradığı kanuni defterlere kaydedilme şartının dava konusu olayda gerçekleşmediği görülmektedir.

Her ne kadar davacı şirketten istenerek ibraz olunan defter ve belgeler üzerinde mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılmış olsa da; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde çözümü hukuk dışında, özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan biri ya da kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilebileceğinin hükme bağlandığı, iş bu davanın da bilirkişi incelemesi yaptırılmadan mahkemece yapılacak hukuki bir yorum ile çözümlenebilecek nitelikte olduğu görülmektedir.

Dolayısıyla Kanundaki koşulların oluşmaması nedeniyle katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek davacı adına yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiğinden Mahkeme kararının kabule ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,

2. Temyize konu İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 30/12/2013 tarih ve E:2012/552, K:2013/3288 sayılı kararının redde ilişkin kısmının ONANMASINA,

3. Mahkeme kararının kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,

4.492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, davacı aleyhine onanan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve 113,30 TL den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,

5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/06/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. /palmiye yazılım

KARŞI OY :

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.

Bu Yazıyı Paylaşın