BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Kâğıt Üzerinde Kaldı

Birleşmiş Milletler (BM) 2015 yılında 2030’a kadar ulaşılması gereken 169 hedef arasında 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi‘ni (SKH) kabul etmişti.  Bunlar, yoksulluğun ve sosyal eşitsizliğin azaltılması ve iklimin korunması dahil olmak üzere çok çeşitli konuları kapsıyordu. Ancak altı yıllık uygulamadan sonra, en hafif tabirle ilerleme son derece yavaş oldu, çoğu hayata geçirilemedi.

SKH’ler, küresel hedefler belirleyen ilk çaba olmasa da, BM’nin sürdürülebilir kalkınmayı ilerletmek için açık ara en kapsamlı ve ayrıntılı girişimi olarak kayıtlara geçmişti. Bu hedefler kapsamında hükümetler, diğer iddialı taahhütlerin yanı sıra 2030 yılına kadar açlığı sona erdirmek, biyolojik çeşitlilik için finansmanı artırmak ve yoksulluk içindeki insan oranını yarıya indirmek için anlaştı.

Ancak bu küresel hedefler hükümetlerin ve iş dünyasının liderlerinin eylemlerini etkiledi mi? Yeni bir çalışma, “Pek değil” diyor.

‘Farkındalar ama yapmıyorlar’

Araştırmacılar, 2016 ile 2021 yılları arasında SKH’lerin siyasi etkilerini araştıran 3.000 çalışmayı inceledi.

Sonuçları Nature Dergisi’nde yayımlayan yazarlar, herhangi bir siyasi sistem üzerindeki etkiyi tanımlamak için, SKH’lerden kaynaklanan üç tür siyasi değişime dair kanıt aradı. Bunlar, siyasi tartışmalardaki söylemsel değişiklikler, düzenlemelerde, politikalarda veya bütçelerde yapılan düzenlemeler ve yeni bölümlerin oluşturulması veya mevcut olanların yeniden düzenlenmesi gibi kurumsal değişikliklerdi.

Çalışmanın baş yazarı Frank Biermann, The Conversation‘a, “Hükümet, SHK’lerin öngördüğü birçok kesişen dönüşümü gerçekleştirmek için yasalarını değiştirdi mi? Bu hükümetlerde herhangi bir bakanlık SKH’lerin uygulanması için yeni programlar oluşturdu mu? Eğer öyleyse, buna dair çok az kanıt var. Bunun yerine söylemde bir takım değişiklikler bulduk. Bu, politika yapıcıların bu hedeflerin farkında olduklarını gösteriyor – sadece onları takip etmiyorlar” diye yazdı.

Çıkarlara uyan hedefler seçiliyor

Araştırmacılar, örneğin politika beyanlarında bir referans noktası olarak benimseyerek, SKH’lerin siyasi etkisinin çoğunlukla söylemsel olduğunu buldu. Hükümetler SKH’lerden bahsediyor ve hatta bunları uygulayacak birimleri bile var. Şirketlerinse ayrıca, özellikle ekonomik faaliyetlerine daha az zarar veren hedeflere atıfta bulunduğu tespit edildi.

Çalışmada genel olarak, fonların yeniden tahsisine, yeni yasa ve programların oluşturulmasına, kurumsal yeniden düzenlemeye veya daha katı politikalara yol açan hedeflerin oldukça sınırlı olduğu belirlendi. Çoğu hükümet, halihazırda öncelik verdikleri politikaları destekleyen hedeflere göre seçici olarak hareket ediyor ve SKH’lerin uygulanmasında geride kalıyor.

SKH’ler çevresel ve iklim krizini ele almaya çalışırken, çalışma bu yönde hayata geçirilen çok az değişiklik kanıtı buldu. Bu aynı zamanda SKH’lerin söylem ve eylem arasındaki uyumsuzlukla eşitsizlikleri ele alma girişiminde de geçerli: Savunmasız insanlar ve ülkeler söylemsel olarak önceliklendirilmesine rağmen normatif değişiklikler göz ardı edilebilecek kadar sınırlı kaldı:

“SKH’ler, aktörlerin hedefleri farklı ve sıklıkla kendi çıkarlarına göre yorumlamaları için çok fazla hareket alanı sağlamak üzere bilinçli olarak tasarlanmış, yasal olarak bağlayıcı olmayan ve gevşek bir senaryo. Bu nedenle, birçok aktör, SKH’leri belirli şekillerde yorumlayarak veya seçici bir şekilde uygulayarak kendi amaçları için kullanıyor gibi görünüyor.”

Bulgular çok iyimser olmasa da araştırmacılar, söz konusu hedeflerin 2030 tarihine kadar hala sekiz yıl olduğunun altını çizdi.

Bu Yazıyı Paylaşın