Bildirilen Günde Başlatılmayan Grevle Birlikte Sendikanın Yetki Belgesinin Bir Hükmü Kalmaz

T.C.
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
 
Esas : 2022/5004
Karar : 2022/6667
Tarih : 26.05.2022

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : … 9. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : TESPİT

İLK DERECE

MAHKEMESİ : … 10. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “Grevin sona erdirilmesi” ile “İşçi sendikasının yetkisinin düştüğünün tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 27.10.2020 tarihli yetki tespitinin 05.11.2020 tarihinde müvekkiline tebliğ edildiğini, ilgili tespit yazısına göre müvekkili işyerinde çalışan 108 işçiden 61’inin davalı işçi sendikasına üye bulunduğunu, yetki tespitine itiraz olmaması sebebi ile Bakanlık tarafından 16.11.2020 tarihinde davalı Sendikaya yetki belgesi verildiğini, akabinde toplu iş sözleşmesi müzakereleri başlamış olup süreç bitiminde davalı Sendika tarafından 14.04.2021 tarihinde 30.04.2021 tarihinde grev uygulanmak üzere karar alındığını ve taraflarına tebliğ edildiğini, yetki tespit yazısı ile bildirilen sendikalı işçi sayısı her ne kadar 61 olarak belirtilmişse de gelinen gün itibarı ile bu sayının tahminen 11 olarak değiştiğini, müvekkili Şirkette davalı Sendikaya üye olan yalnızca 11 işçi kaldığını ve bu 11 işçiden hiçbiri fiiliyatta grev uygulamasına katılmadığından grev kararının da hükmü kalmadığını, Sendikanın yetki tespiti için başvuru yaptığı tarihten itibaren üye sayısının dörtte üçten fazlasını kaybettiği tespit edildiğinden grevin sona erdirilmesine karar verilmesini talep etme gereğinin hasıl olduğunu, grev uygulama tarihi olan 30.04.2021 tarihinde üye işçilerin isimlerinin celbi ile davalı Sendikanın temsil yetkisinin kalmadığının tespiti gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre grev hakkını düşüren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) 75 inci maddesinin altıncı fıkra hükmünün aynı zamanda Sendikanın yetkisinin de düşürülmesini öngördüğünü, temsil kabiliyeti kalmayan Türk Metal Sendikasının toplu iş sözleşme yapma yetkisinin de kalmadığının tespiti gerektiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle Türk Metal Sendikasının müvekkili işyerinde aldığı grev kararının hüküm kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, Türk Metal Sendikasının müvekkili işyerinde aldığı grev kararının üye sayısının 3/4’ünden fazla kaybı ve fiili olarak hiçbir işçinin greve katılamaması sebebi ile 6356 sayılı Kanun’un 75 inci maddesinin altıncı fıkrası gereği sona erdirilmesine ve davalı Sendikanın müvekkili işyerindeki yetkisini kaybettiğinin/düştüğünün tespitine karar verilmesini reddini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; Bakanlığın 16.11.2020 tarihli yazısı ile işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmaya müvekkili Sendikanın yetkili olduğuna karar verdiğini, müvekkili Sendikanın işveren ile üyesi olan işçiler adına toplu iş sözleşmesi görüşmelerine başlamak için kanuni prosedürü başlattığını, davacı işverenin ise çoğunluk tespit kararının kendisine ulaşmasından sonra farklı bir yol izlemeye başladığını ve 30.10.2020, 04.11.2020, 05.11.2020 tarihlerinde ve devamındaki kısa bir süre içinde sendikadan istifa etmeyen ve Bakanlık tarafından belirlenen üye sayısının neredeyse yarısını bulan işçilerin iş sözleşmesine son verdiğini, aynı tarihlerde işveren baskısına dayanamayan 23 işçinin de müvekkili Sendikadan istifa ettiğini, tüm bunların işyerindeki üye sayısının azalmasında davacı işverenin büyük gayretleri bulunduğunu gösterdiğini, bir kişinin hukuk dışı yollarla sağladığı bir durumu kendi lehine kullanmasını hukukun korumayacağını, davacı tarafın dayandığı Hukuk Genel Kurulu kararının emsali olmayan tek bir karar olduğunu, bu kararın gerek yargı çevrelerinde ve gerekse iş hukuku ile ilgili akademik çevrelerde çokça tartışılan ve eleştirilen bir karar olduğunu, bu bakımdan çokça eleştirilen Hukuk Genel Kurulu kararının yerinde olmayıp kanundaki boşluğun Yüksek Hakem Kuruluna başvuru yolu ile giderilmesinin daha uygun olacağını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

“…

Ayrıntısı ve gerekçesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/11/2017 tarih, 2017/ 9-2783 Esas ve 2017/1427 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere davalı …’nın başlattığı grevin üyelerinin dörtte üçünden fazlasını kaybetmesi sonucu sonlandırılmasına karar verilmesi, toplu iş sözleşmesi yapma yetkisinin hükümden düşmesine sebep olacağı, sendikanın işçiler adına hareket etme kabiliyetinin kalmadığı, toplu iş sözleşmesi yapma çoğunluğunu kaybettiği, yetkinin sendikada kalmasının çalışanlara her hangi bir katkısının olmayacağı, bu hususta kanunda düzenleme olmamasının açık kanun boşluğu olduğu, davaya bakan mahkemenin açık kanun boşluklarını doldurmakla görevli olduğu, kanunda düzenleme yok diye mahkemenin hüküm vermekten kaçınamayacağı değerlendirilerek davalı …’nın toplu iş sözleşme yapma yetki belgesinin geçersizliğinin tespitine karar vermek gerekmiş …” gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı … tarafından davacı işyerinde başlatılan grevin 01.11.2021 tarihi itibarıyla sonlandırılmasına, davalı … Sendikasının toplu sözleşme yapma yetki belgesinin geçersizliğinin tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili, cevap dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

“… Sendika üyesi işçilerin 3/4 lük kısmının sendika üyeliğinden ayrıldığı, çalışan 69 işçiden sadece 10 işçinin sendika üyesi olması nedeniyle grev uygulamasının uygulamaya konduğu 30/04/2021 tarihinde ise Türk Metal Sendikası’nın 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu on birinci bölümü Grev ve Lokavtı sona erdirme başlığı 75. Madde 6. fıkrası gereğince davacı tarafın mahkemeye başvurması üzerine grevin durdurulması şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemenin kararı bu yönü ile doğrudur.

Somut olayda davacı grevin durdurulması ile birlikte davalı sendikanın yetkisini kaybettiğinin/ düştüğünün tespitini istemiştir. Dava dilekçesinin içeriğinde 30/04/2021 tarihinde sendikanın yetkisinin kalmadığının tespitinin gerektiği belirtilmiştir.

Yetki belgesinin hükümsüz kalması konusunda 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 46/2 (yetki belgesi alındıktan sonra onbeş gün içinde karşı tarafı toplu görüşmeye çağırmama), 47/2 (toplu görüşmeye çağrı tarihinden itibaren otuz gün içinde toplantıya gitmeme, toplantıya başlamama), 51/1 (grev oylaması sonucunda grev yapılmaması yönündeki kararın kesinleşmesinden itibaren alt iş günü içinde Yüksek Hakem Kurulu’na başvurmaması), 59/4 (Süresi içinde grev kararının uygulamaya konulmaması), 60/1 (grev kararının uyuşmazlık tutanağının tebliği tarihinden itibaren altmış gün içinde alınmaması ve bu süre içinde altı iş günü önceden karşı tarafa bildirilmemesi) ve 61/3 (Grev oylaması sonucunda grevin yapılmaması kararının verilmesi ve grev kararının uygulanmaması üzerine altmış gün içinde anlaşma sağlanmaması veya alt iş günü içinde Yüksek Hakem Kuruluna başvurulmaması) maddelerinde düzenlemelere yer verilmiştir.

Grevi uygulayan sendikanın, yetki tespiti için başvurduğu tarihte işyerinde çalışan işçilerin 108 kişi olduğu, 61 kişinin sendika üyesi olduğu sendikanın başvuru tarihi olan 26/10/2020 tarihinde işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetki belgesi aldığı ve itiraz edilmeden bu yetkinin kesinleştiği sabittir. Sendika yetki tespitinin düşme nedenlerinden hiçbiri bu olayda yoktur.

Fakat ilk derece mahkemesince davalı …’nın toplu sözleşme yapma yetki belgesinin geçersizliğinin tespitine, karar verilmiştir.

Sendikanın 3/4 üyesini kaybetmesi grevin sona ermesinin nedeni olabilir. Fakat sendikanın yetki tespiti tarihinde şartları taşıdığı sabit olmakla yetkinin geçersiz olduğunu kabul etmek mümkün değildir.

…” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile davalı … tarafından davacı işyerinde başlatılan grevin 01.11.2021 tarihi itibarıyla sonlandırılmasına, Mahkemenin grev sonlandırma kararının işyerinde ilanına, ilanın yapılacağı 01.11.2021 tarihinde grevin sona ermesine, gereği için karardan bir suretin ilgili birim olan … Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne gönderilmesine, davalı … Sendikasının toplu sözleşme yapma yetki belgesinin geçersizliği/düştüğü talebinin ise reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, dava dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın bozulmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; grevin kaldırılmasına ilişkin kararın yerinde ve doğru olmadığını, kararlarda ve dosya kapsamında da görüleceği üzere işyerinde 69 kişi çalışmakta olup 10 sendika üyesi bulunduğunu, ayrıca hâlen işe iade davaları devam eden 21 işçi bulunduğunu, Mahkeme ve Dairenin bu üyelerin durumunu herhangi bir şekilde tartışmadan karar vermesinin hatalı olduğunu, bu üyelerin de sayılması ile 6356 sayılı Kanun’un 75 inci maddesinin altıncı fıkrasındaki 3/4 ün altına düşme şartının da gerçekleşmemiş olacağını, Hukuk Genel Kurulu kararındaki süreci yürüterek sendikaların, dolayısıyla işçilerin toplu iş sözleşmesi imzalamasının önüne geçen birçok işveren bulunduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, işçi sendikası tarafından alınan karara dayalı grevin sona erdirilmesi ile işçi sendikanın yetkisinin düştüğünün tespitine ilişkindir.

İlgili Hukuk

6356 sayılı Kanun’un “Grevin tanımı” kenar başlıklı 58 inci maddesi şöyledir:

“(1) İşçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla, aralarında anlaşarak veya bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev denir.

(2) Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde, işçilerin ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını korumak veya geliştirmek amacıyla, bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan greve kanuni grev denir.

(3) Kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan grev kanun dışıdır.”

6356 sayılı Kanun’un “Kanuni grev ve lokavt kararının alınması ve uygulamaya konulması” kenar başlıklı 60 ncı maddesi de şöyledir:

“(1) Grev kararı, 50 nci maddenin beşinci fıkrasında belirtilen uyuşmazlık tutanağının tebliği tarihinden itibaren altmış gün içinde alınabilir ve bu süre içerisinde altı iş günü önceden karşı tarafa bildirilecek tarihte uygulamaya konulabilir. Bu süre içerisinde, grev kararının alınmaması veya uygulanacağı tarihin karşı tarafa bildirilmemesi hâlinde toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi düşer.

(2) Uyuşmazlığın tarafı olan işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren, grev kararının kendisine tebliğinden itibaren altmış gün içinde lokavt kararı alabilir ve bu süre içerisinde altı iş günü önceden karşı tarafa bildirilecek tarihte uygulamaya koyabilir.

(3) Grev ve lokavt kararları, kararı alan tarafça işyeri veya işyerlerinde derhâl ilan edilir.

(4) Bildirilen tarihte başlamayan grev hakkı veya lokavt düşer. Süresi içinde grev kararı uygulamaya konulmamışsa ve alınmış bir lokavt kararı da yoksa veya lokavt da süresi içinde uygulamaya konulmamışsa yetki belgesinin hükmü kalmaz.

(5) Grev ve lokavt kararlarının uygulanacağı tarih, kararı alan tarafça karşı tarafa tebliğ edilmek üzere notere ve bir örneği de görevli makama tevdi edilir. Uygulama tarihi, kararı alan tarafça ayrıca işyeri veya işyerlerinde derhâl ilan edilir.

(6) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 22/10/2014 tarihli ve E.: 2013/1, K.: 2014/161 sayılı Kararı ile.)

(7) Kanuni grev kararı alınan bir uyuşmazlıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı uyuşmazlığın çözümü için bizzat arabuluculuk yapabileceği gibi bir kişiyi de arabulucu olarak görevlendirebilir.”

6356 sayılı Kanun’un “Grev ve lokavtı sona erdirme kararı” kenar başlıklı 75 inci maddesinin altıncı fıkrası ise şöyledir:

“Grevi uygulayan sendikanın, yetki tespiti için başvurduğu tarihte işyerindeki üyesi işçilerin dörtte üçünün sendika üyeliğinden ayrıldıklarının tespiti hâlinde, ilgililerden biri grevin sona erdirilmesi için mahkemeye başvurabilir. Mahkemece belirlenecek tarihte grevin sona ereceği ikinci fıkradaki usule göre ilan edilir.”

Anayasa Mahkemesinin 22.10.2014 tarihli ve 2013/1 Esas, 2014/161 Karar sayılı kararının 169 uncu paragrafı şöyledir:

“Bir grevden söz edebilmek için işçilerin topluca çalışmamak suretiyle işi bırakmaları gerekmektedir. Topluca işi bırakmanın, işyerinde işi veya üretimi ve böylece çalışma barışını önemli ölçüde aksatmış bulunup bulunmaması önem taşımaktadır. Bu anlamda tek bir işçinin işi bırakması grev olamaz, zira grev toplu bir harekettir. Bununla birlikte işçilerin topluca işi bırakmış bulunmaları da yeterli değildir. Topluca işi bırakmak suretiyle, o işyerinde işi durdurma veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatma amacının da bulunması gerekir. Son olarak grev için işçilerin aralarında anlaşması veya bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği bir karara uyması gerekmektedir”.

Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

6356 sayılı Kanun’un 41 ve devamı maddelerinde yer alan düzenlemeler doğrultusundaki usule göre yetki belgesinin alınmasından sonra yapılacak çağrı ile toplu görüşme süreci başlayacaktır. Toplu görüşme sürecinin uyuşmazlık ile sonuçlanması ve tespit konusu işyeri yahut işletmede grev yasağının da bulunmaması durumunda, bir iş mücadelesi aracı olarak grev gündeme gelecektir.

Grev işçilere özgü ekonomik bir baskı aracıdır. Mevcut çalışma şartlarını beğenmeyen ve bunları düzeltmeyi amaçlayan işçiler işverenin bu talepleri ret etmesi durumunda toplu hâlde işi bırakarak işvereni isteklerini kabule zorlarlar (Aziz Can Tuncay/Burcu Savaş Kutsal, Toplu İş Hukuku, …, 2019, s.409). Kanuni grev ise işçilerin, Kanun’da belirlenen amaç içinde ve yine Kanun’da öngörülen usul, yasak ve sürelere uyarak topluca çalışmamak suretiyle bir işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla, toplu iş sözleşmesi ehliyet ve yetkisine sahip bir işçi sendikasının topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarıdır.

Dosya içeriğinden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 27.10.2021 tarihli ve 2461407 sayılı yetki tespit kararı ile davalı Sendikanın davacı işverene ait 1025272 sicil numaralı işyerinde toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gerekli çoğunluğu sağladığının tespit edildiği, yetki tespitine itiraz edilmediği ve 16.11.2020 tarihli yetki belgesi düzenlendiği, toplu görüşme sürecinin başladığı, taraflar arasında anlaşma sağlanamaması üzerine davalı Sendika tarafından 30.04.2021 tarihinde uygulanmak üzere 14.04.2021 tarihinde grev kararı alındığı anlaşılmaktadır.

Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre 30.04.2021 tarihi itibarıyla uygulanmak üzere grev kararı alınmış ise de belirtilen tarihte hiçbir işçinin greve katılmadığı anlaşılmaktadır. Belirtmek gerekir ki belirlenen günde işyerinde veya işletmede hiçbir işçi greve katılmamış ise bu durumda grev bildirilen tarihte başlamamış sayılacaktır (Fevzi Şahlanan, Toplu İş Hukuku, …, 2020, s.556; Ömer Ekmekçi, Toplu İş Hukuku Dersleri, …, 2022, s.726). Nitekim işin bırakılmasına müncer olmayan bir grev kararının uygulamaya konulduğundan ya da grevin başlatıldığından söz etmek hiçbir şekilde mümkün değildir (Ünal Narmanlıoğlu, İş Hukuku II Toplu İş İlişkileri, …, 2016, s.682). Buna göre somut olayda kararlaştırılmış ve bildirilmiş olan bir grevin başlamaması söz konusudur.

Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 75 inci maddesinin altıncı fıkrasının uygulanabilmesi ve anılan hükümdeki şartların mevcut olduğu gerekçesiyle grevin son bulduğunun tespitinin talep edilebilmesi için, öncelikle fiilen uygulanmaya başlamış bir grevin söz konusu olması gerekmektedir (Şahlanan, s.634; Tuncay/Savaş Kutsal, s.512). Nitekim anılan maddenin başında açık bir şekilde “Grevi uygulayan sendikanın” ibaresi kullanılmakla bu hususa vurgu yapılmıştır. Bu anlamda olmak üzere somut uyuşmazlıkta uygulanan bir grev söz konusu olmadığı için 6356 sayılı Kanun’un 75 inci maddesinin altıncı fıkrasının uygulanması olanaklı değildir.

Kanuni süre içinde grev kararının alınması, ancak bildirilen tarihte grevin başlamaması durumunda 6356 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası uygulama alanı bulacaktır. Söz konusu hükmün ilk cümlesinde belirtildiği üzere “Bildirilen tarihte başlamayan grev hakkı veya lokavt düşer. …” Hükmün ilk cümlesinde sendikanın yetkisinin devam edip etmeyeceği belirtilmemiş ise de aynı fıkranın devamında “… Süresi içinde grev kararı uygulamaya konulmamışsa ve alınmış bir lokavt kararı da yoksa veya lokavt da süresi içinde uygulamaya konulmamışsa …” yetki belgesinin hükmü kalmayacağı belirtildiğinden, aynı fıkrada düzenlenmesi itibarıyla, bildirilen tarihte grevin başlamaması durumunda da yetki belgesinin hükmünün kalmayacağının kabulü gerekmektedir.

Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre Bölge Adliye Mahkemesince davanın kabulüne, Sendikanın grev hakkının düştüğünün tespiti ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 16.11.2020 tarihli ve 2612716 sayılı yetki belgesinin hükmünün kalmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

KAYNAK:CORPUS
FOTOĞRAF:gdhhaber
Bu Yazıyı Paylaşın