Tahmin etme yetisi, beynimizin temel nöro-bilişsel mekanizmalarından birisidir. Her milisaniyede, insan vücudunun en kompleks organı, çevresi hakkında edindiği bilgiye dayalı olarak daha sonrasında ne olacağına dair sürekli bir aktif öngörü içerisindedir. Bu yetinin, evrimsel süreçte türümüzün hayatta kalma becerisi üzerinde önemli bir rol oynadığını tahmin etmek hiç de güç olmasa gerek.
Son yıllarda yapılan pek çok araştırma, tahmin etme fenomenini daha derinlemesine anlamak üzerine dizayn edilse de, şu ana kadar bu fenomenin dil anlayışında oynadığı rol hakkında çok az şey biliyoruz. Ancak 22 Haziran’da (2018) Scientific Reports‘da yayımlanan bir araştırma bu bilgimizde bir adım daha ilerleme kaydetti.
Şimdiye kadar yapılan bir çok deney, beynin, duyacağı bilgileri tahmin edebildiğini ve konuşmacının tam olarak ne hakkında konuşacağını önceden tahmin edebildiğini ortaya koymuştu. Ancak bu yeni çalışma, ilk kez, beynin kompleks sisteminin, konuşmacı henüz dile getirmeden önce hangi kelimeleri duyacağına dair spesifik tahminlerde bulunabildiğini ortaya koydu.
Çalışmanın asıl amacı, işitme sisteminin tahmin olgusunda nasıl bir rol aldığını kontrol etmek üzerineydi. Araştırmada, beynin bir kelimenin ne zaman başlayacağını, ilk olarak hangi fonemlerin (önseslerin) duyulacağını tahmin edebildiği ve kulakları etkileyecek uyaranı aktif olarak tahmin etmek için işitsel sistemi önceden etkinleştirdiği ortaya koyuldu.
Araştırmacılar, beynin bu süreçte hangi mekanizmalarını kullandığını ve ne duyacağını tahmin etmek için hangi nöral ağları harekete geçirdiğini detaylandırmak için beyin aktivitesini kaydetme noktasında invaziv olmayan bir yöntem olan magnetoensefalografi (MEG) çalışmalarını kullandı.
Henüz Söylenmemiş Kelimeyi Tahmin Etmek
Araştırmaya gönüllü olarak katılım gösteren 47 kişiye, bir ekran aracılığıyla farklı görseller gösterildi ve bu görsellerle ilgili kelimeler dinletildi.
İşitsel uyaran henüz ortaya çıkmadan, araştırmacılar, katılımcıların birincil işitsel kortekslerindeki beyin aktivitesi belirledi. Bu bölge, beynimizin işitsel bilgiyi işlemeden sorumlu bölgesiydi. İşitsel uyarandan önce ortaya çıkan bu aktivite, işitsel bölgelerin kulağımıza gelen uyaranlara pasif olarak yanıt vermediğinin aslında önceden bir şey öngördüğünün açık bir işaretidir.
Araştırmacılar, görüntü görüldükten bir saniye sonra, işitsel bölgelerin çalışmaya başladığını ve işitmeye başlayacakları kelimelerin fiziksel özelliklerine bağlı olarak farklı beyin aktiviteleri gösterdiğini görebildiler. Araştırma ekibine göre, beyin, duyacağı kelimenin henüz telaffuz edilmeden önce tam olarak nasıl bir fiziksel formda olduğunu biliyor. Öte yandan çalışmada, kapalı önses durumlarında, beyindeki dalgalanmaların, işitsel uyaranı duymadan yaklaşık bir saniye önce çok daha fazla enerjiyle çalışmaya başladığı görüldü. Böylelikle, nöronal sistemin, bir kelimeyi henüz telaffuz edilmeden tahmin edebildiğine dair bariz deliller elde edilebildi.
Beynin Büyük Gizemi
Otizm gibi vakalarda; çocuklar, geleceği ve çevredeki muhtemel değişimleri tahmin etmede problemler yaşamaktadır. Beynin bu anlamda nasıl çalıştığını daha iyi bilmek, gelecekte, beyin tahmini ile ilgili bu gibi bozukluklar için daha etkili tedavilerin geliştirilmesine yardımcı olabilir. Öte yandan, disleksi gibi dilsel bozukluklarda, beyin, duyduğu ses dalgalarıyla daha iyi bir senkronizasyon yakalarsa, bu gibi vakalardaki fonolojik sorunlar hafifletilebilir.