Belediye Başkanlığı Tüketici Tanımına Uymaz ve Tacir Sayılamaz

T.C. YARGITAY

Üçüncü Hukuk Dairesi

Esas No : 2017/461
Karar No : 2017/9411
Tarih : 08.06.2017

İÇTİHAT METNİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili belediyenin elektrik abonelikleri nedeniyle düzenlenen 1 yıllık faturalarda davalının haksız olarak toplam 107.011,17 TL kayıp-kaçak bedeli tahsil ettiğini, söz konusu bedelin iadesi için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve asıl alacak miktarı üzerinden davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, olarak tanımlanmıştır.

Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.

Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili konularda kazanılmış hak söz konusu olmaz.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu aboneliklerin, davacı belediyenin hızar atölyesi, itfaiye garajı, hizmet binası, zabıta karakolu ve sair aboneliklerine ilişkin olduğu anlaşılmakla, davacı belediyenin 6502 sayılı yasa kapsamında, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olmadığı açık olup, davacı 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici tanımına uymadığı gibi, olayda 6502 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması da mümkün değildir. Bu duruma göre, uyuşmazlığın çözümü Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisinde değildir.

Hal böyle olunca, mahkemece; TTK’nın 16/2. maddesi uyarınca devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılamayacağından, davacı … Başkanlığının tacir olarak kabulünün de mümkün bulunmadığı dikkate alınarak, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak genel mahkeme sıfatıyla bakılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde Tüketici Mahkemesi sıfatıyla işin esasına girilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

2- Bozma nedenine göre davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ :

Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın