İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR :
Davacı; 5529 Sayılı parselde kayıtlı taşınmazın 137.500,00 TL bedelle davalıdan satın alındığını, tapuda adına tescil yapıldığını, satış tarihinden 3 yıl sonra davalının eşi tarafından taşınmazın aile konutu olması nedeni tapu iptal ve tescil davasının açıldığını, yapılan yargılama sonunda adına olan tescil kaydının iptal edilerek taşınmazın davalı adına aile konutu şerhi ile birlikte tescil edildiğini, davalıya verilen 137.500,00 TL’nin iadesi için … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığını, mahkemece davanın reddine karar verildiğini, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından dava açıldığı sırada tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmediği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararın onandığını, açılan alacak davasının usulü bir nedenle reddedildiğinden kesin hüküm teşkil etmeyeceğini bu nedenle iş bu davanın açılarak satış bedeli olan 137.500,00 TL’nin tarafına iadesini dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte talep etmiştir.
Davalı; davacı tarafından aynı alacağa ilişkin… Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığını, bu davanın reddine ilişkin kararın 29.07.2017 tarihinde kesinleştiğini, iş bu davanın ise 04.08.2016 tarihinde açıldığını, henüz kesinleşmeden açılan davanın derdestlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
İlk derece mahkemesince; HMK’nın 114.maddesinde dava şartlarının açıklandığı, 114/ı bendi uyarınca, aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmamasının gerektiği gerekçesiyle davanın derdestlik nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; davacı tarafından dava konusu uyuşmazlığa ilişkin …Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın reddedilerek kararın 29.05.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 04.08.2016 tarihinde açıldığı, açıldığı tarih itibariyle …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın henüz kesinleşmediği, bu nedenle davanın derdestlik nedeni ile reddi kararının doğru olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının tüm, temyiz itirazları yerinde değildir.
2- ) Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Derdestlik, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-ı maddesinde dava şartı olarak “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” şeklinde düzenlenmiş olup, tarafları, dava sebebi ( vakıaları ) ve dava konusu ( talep sonucu ) aynı olan bir davanın ikinci kez açılamayacağını ifade eder. Aynı dava ikinci kez açılırsa, ikinci davada bu husus ileri sürülmese bile re’sen gözetilerek ikinci dava dava şartı yokluğundan reddedilir. Derdestliğin olması için aynı davanın iki kez açılması gerekir.
Aynı Kanun’un 115/2. maddesi uyarınca giderilmesi mümkün olan dava şartı noksanlığının tamamlanabileceği belirtildikten sonra 115/3. maddesinde de “Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dosya içerisine alınan …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/266 Esas, 2015/206 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davamızın konusunu oluşturan aynı alacağa ilişkin davanın açıldığı, mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/15665 Esas ve 2016/7439 Karar sayılı ilamı ile davanın reddi kararının gerekçe değiştirilerek onandığı, karar düzeltme talebinin reddedilmesi üzerine kararın 29.05.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İş bu davanın ise 04.08.2016 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinin 02.08.2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, mahkemece 08.12.2017 tarihinde ara inceleme tutanağı düzenlenerek dilekçeler aşamasının tamamlandığı belirlenmiştir. Görüldüğü üzere, dava açıldığı sırada mevcut olan dava şartı eksikliği, ön inceleme aşaması öncesinde tamamlanmış olup HMK’nın 115/3.maddesi gereğince hüküm anında dava şartı noksanlığı giderildiğinden davanın usulden reddedilmesi hatalıdır. Bu durum aynı zamanda HMK’nın 30.maddesinde düzenlenmiş olan usul ekonomisi ilkesinin de bir gereğidir.
O halde mahkemece, dava şartının noksanlığının giderilmiş olması sebebiyle işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ :
Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle, 6100 Sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 11.03.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.