O günlerde bir Yunan ve/veya Bulgar 1000 euro ile kendi ülkesinde almak istediklerinin çok daha fazlasını Türkiye’den alabiliyordu.
Şimdi durum epey değişti.
Her yerden benzer haberler geliyor. Şu ürünü Avrupa’da daha ucuza alabiliyoruz diyorlar.
Ne oldu da birkaç yıl içinde Türkiye görece birden pahalı hale geldi?
Mesela Anadolu’nun bir kasabasında esnaf lokantasında yediğiniz yemek bile nerede ise 20-30 euro. Oysa o paraya Avrupa’da da yemek yiyebiliyorsunuz.
Öncelikle şu notu düşelim: Elbette tüm ürünlerde pahalı hale gelmedik. Ama genel fiyat düzeyinde Avrupa ile makas epeyce aleyhimize olacak şekilde kapandı. Ve daha düne kadar giyimde yiyecekte Türkiye çok daha ucuzken şimdi kısmen daha pahalı hale geldi.
Ne oldu, neden oldu?
***
O kadar ilginç durumlar yaşıyoruz ki… Mesela bütçeye bakalım:
Mart sonu itibari ile yıllık enflasyon %68,5
Oysa bütçe vergi gelirlerindeki artış %113
Dahilde alınan mal ve hizmet vergilerindeki artış ise %150…
Adeta tüketim çılgınlığı yaşıyoruz. Lakin enflasyonun yüzde 68,5 olduğu yerde dahilde tüketim vergisi %150 artıyorsa bu tüketim sadece mal miktarındaki artışla oluşamaz. Nereden baksanız bakın yüzde 100 reel artış var.
İyi ama bu talep nereden geliyor?
Oysa faizler reel olmasa bile epeyce artış gösterdi. Toplam ücret artışı bile en fazla yüzde 100 iken iç talep vergisi nasıl yüzde 150 artıyor? (Asgari ücret 8500 TL’den 17000 TL’ye yükseldi)
***
Evet, ortada çok ciddi bir sorun yumağı duruyor.
Bakın İTO enflasyonu Ocak 2020 Mart 2024 içerisinde %505… Oysa aynı dönem TÜİK enflasyon ölçümü %379… Aradaki fart yüzde 33…
Bugün maaşınızı TÜİK’e göre alıyorsanız ki öyle oluyor; maaşınızın 1/3’ü gitti demektir.
Ama biz burada çılgın tüketim ve çılgın fiyat artışını soruyoruz. Buna kısıtlamaya rağmen nasıl oluyor da Türkiye’deki fiyatlar görece Avrupa’nın bile üzerine çıkabiliyor?
Size iki veri vereceğim: İkisi de Merkez Bankası verisi…
Rezerv para 1 yıl önce 1 trilyon 124 milyar lira iken şimdi 2 trilyon 461 milyar lira… Buradaki artış yüzde 119.
Bir diğeri de Merkez Bankası bilanço büyüklüğü. Geçen yıl 3,2 trilyon lira iken bu yıl 6,5 trilyon liraya ulaştı.
Burada MB verilerinden parasal genişlemeye dikkat çekiyorum.
Aslında bu genişlemeyi son 4 yıllık yaptığımızda karşımıza kabaca 1’e 10 gibi bir rakam çıkıyor.
Gerçekten de ürün bazında bir muhasebe edin. 2020 yılında satın aldığınız ürünlerin büyük kısmına adeta bir sıfır eklenmiş oldu.
Mesela 1 liraya aldığınız su artık 10 lira; ya da 50 kuruşa aldığınız yumurta artık 5 lira gibi.
Şu notumu da hemen ileteyim: Merkez Bankası ve parasal genişleme etkileri üzerine çok fazla bilgim olduğunu söyleyemem. Lakin son noktada geldiğimiz durumun bir kısmının buradan kaynaklandığını düşünüyorum.
Mesela 1 trilyon civarında KKM ödemesinin Merkez Bankası üzerinden yapılması neden enflasyon etkileri açısından hiç gündeme getirilip tartışılmıyor? Sanırsınız ki karşılıksız bir kaynak olarak MB üzerinden bu parayı ödeyince iş bitiyor.
Oysa durum hiç öyle değil. Paranın dolaşım hızına bakın… 100 milyar liralık genişleme paranın dolaşım hızı ile 1,5-2,0 trilyon liralık maliyet oluşturabilir. İşte KKM’yi de bu açıdan ele almamız gerekiyor.
Bugün ülkemizde birçok ürün fiyatı Avrupa ülkelerinin bile üzerine çıkmış ise burada yaşanan artışı sadece kur üzerinden değerlendiremeyiz. Hatta son dönemde yaşanan enflasyonu da kur enflasyonu olarak değerlendiremeyiz.
Sanırım bu enflasyona bir isim verecek olursak adını “KKM Enflasyonu” koyabiliriz.