YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas | : 2017/3018 |
Karar | : 2022/6 |
Tarih | : 18.01.2022 |
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2014
NUMARASI : 2014/222-2014/393
1. Taraflar arasındaki “yönetim planına aykırılığın giderilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 12. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının ….. Sitesi sakini olduğunu, evinde köpek beslediğini, köpeğin ortak alanlarda gezdirilmesi sırasında site sakinleri ve çocukların çok büyük korku yaşadığını, köpeğin hareketleri nedeniyle bir çok çocuğun psikolojik olarak etkilendiğini, site sakinlerinden yönetime sayısız şikayet iletildiğini, evcil hayvanın evde olduğu süreçte de gerek havlamaları, gerekse de oluşan koku nedeniyle bir çok apartman sakininin şikayetçi olduğunu, site yönetim planının 45/e maddesi uyarınca yüksek katlı binalarda kedi, köpek gibi evcil hayvanların beslenemeyeceğini ileri sürerek köpeğin site ve daireye girişinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkiline ait köpeğin adının “Alex von Petworld” olup safkan Alman Çoban Köpeği olduğunu, sağlıklı ve sürekli veteriner kontrolünde olduğunu, bakımı ve aşılarının yapıldığını, Alex’in müvekkiline ait bulunan, ortak alanlardan bağımsız ve müstakil bu bahçede yaşadığını ve site içerisinde ortak alanlarda gezmediğini, sadece site dışına çıkartılırken bahçe kapısından ana kapıya kadar olan yaklaşık 10-15 metre alandan geçtiğini, site ortak alanlarında dolaşmadığını, ortak alanlarda tuvalet yapmadığını, müvekkilinin oturduğu evi satın alırken kendisine evde köpek besleyemeyeceğine dair bilgi verilmediğini, aksine satış öncesi görüşmelerde ve satış esnasında sunulan görsellerde ve tanıtım kataloğunda bahçede ve bina önünde köpek ve köpekle oynayan çocuk-aile fotoğraflarına yer verildiğini, müvekkilinin haklı olarak ailesiyle birlikte sitede köpek besleyebileceklerini düşündüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İstanbul Anadolu 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 01.03.2013 tarihli ve 2011/1073 E. 2013/251 K. sayılı kararı ile; sırf yönetim planında hayvan bakılmasına yönelik düzenlemeler bulunmasının çevreyi rahatsız etmeyen hayvanın uzaklaştırılmasına gerekçe yapılamayacağı, yönetim planında bulunan ve ev hayvanlarının gerekçesiz olarak evden uzaklaştırılması sonucunu doğuran düzenlemelerin, Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi kapsamında kanuna ve kişilik haklarına aykırılık teşkil ettiği, çevreyi rahatsız etmediği anlaşılan ev hayvanlarının doğal yaşam ortamları olan evden uzaklaştırılamayacağı, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (KMK) 28/1. maddesi uyarınca “sözleşme” hükmünde sayılan yönetim planındaki düzenlemelerin, Borçlar Kanunu’nun 27. maddesindeki mutlak butlan-yokluk koşullarını taşıdığı anlaşıldığında, hâkim tarafından bu düzenlemelerin hükümsüz kabul edilebileceği, yönetim planındaki ev hayvanı bakma yasağının, hayvan hakları konusundaki uluslararası sözleşmeler, Hayvanları Koruma Kanunu ve yönetmeliğine aykırı olması nedeni ile “kanunun emredici hükümlerine”, uluslararası sözleşmeler ve Kanun ile insana yüklenmiş olan hayvanlara karşı ahlaki yükümlülüğe aykırı olması nedeni ile “ahlaka” aykırı olduğu, dava konusu ev hayvanının çevreye rahatsızlık verdiği ve bu konuda yönetime şikayetler olduğu ispatlanamadığına göre, yalnızca yönetim planındaki yasaklama hükmü nedeni ile çevreye hiçbir rahatsızlık vermeyen köpeğin evden uzaklaştırılmasını istemenin Türk Medeni Kanunu’nun 2/2. maddesine aykırı olduğu, çoğunluğun temel haklar konusunda karar veremeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 13.01.2014 tarihli ve 2013/16329 E. 2014/71 K. sayılı kararı ile; “…Kat Mülkiyeti Yasasının 18. maddesi hükmü uyarınca kat malikleri bağımsız bölümlerini ve eklentileri ile ortak yerleri kullanırken doğruluk kurallarına uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla karşılıklı olarak yükümlüdürler; kat maliklerinin borçlarına dair hükümler bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir suretle devamlı olarak yararlananlara da uygulanır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, kat mülkiyetli ana taşınmazın tapu kütüğünde tescilli olan yönetim planının 45/e maddesinde “Kat malikleri kendi bağımsız bölüm ve eklentileri ile toplu yapı ortak alanlarında ve villa kullanım alanlarında tavuk, koyun, keçi vs. kümes ve ahır hayvanları besleyemezler. Yüksek katlı binalarda kedi, köpek gibi evcil hayvanlar beslenemez.” hükmünün bulunduğu ve yönetim planının ilgili bu maddesi uyarınca köpek beslenmesinin yasaklanmış olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. İstanbul Anadolu 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.04.2014 tarihli ve 2014/222 E. 2014/393 K. sayılı kararı ile, önceki karardaki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından kat mülkiyetine tabi sitede yönetim planındaki yasağa rağmen bağımsız bölümde köpek beslenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Konunun açıklığa kavuşturulması için öncelikle ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
13. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesi “Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler.
Bu kanunda kat maliklerinin borçlarına dair olan hükümler, bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma (Sükna,) hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir suretle devamlı olarak faydalananlara da uygulanır; bu borçları yerine getirmeyenler kat malikleriyle birlikte, müteselsil olarak sorumlu olur…” şeklinde düzenlenmiştir.
14. Aynı Kanun’un 28. maddesinde “Yönetim planı yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini yönetici ve denetçilerin alacakları ücreti ve yönetime ait diğer hususları düzenler. Yönetim planı, bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme hükmündedir.
Yönetim planında hüküm bulunmayan hallerde, ana gayrimenkulün yönetiminden doğacak anlaşmazlıklar bu kanuna ve genel hükümlere göre karara bağlanır.
(Değişik: 13/4/1983 – 2814/11 md.) Yönetim planının değiştirilmesi için bütün kat maliklerinin beşte dördünün oyu şarttır. Kat maliklerinin 33 üncü maddeye göre mahkemeye başvurma hakları saklıdır.
Yönetim planı ve bunda yapılan değişiklikler, bütün kat malikleriyle onların külli ve cüzi haleflerini ve yönetici ve denetçileri bağlar.
Yönetim planının ve onda sonradan yapılan değişikliklerin tarihi, kat mülkiyeti kütüğünün (Beyanlar) hanesinde gösterilir ve bu değişiklikler yönetim planına bağlanarak kat mülkiyetinin kuruluş belgeleri arasında saklanır” hükmü öngörülmüştür.
15. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 28. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde yönetim planının, tüm kat maliklerini bağlayan bir sözleşme hükmünde olduğu belirtilmiş, maddenin 4. fıkrasında ise sözleşme niteliğinde olan yönetim planına daha geniş uygulama boyutu getirilmiş bulunmaktadır. Genel hukuk kurallarına göre sözleşme, yalnız ona taraf olanları ve yasal haleflerini bağlayıcı iken, kat mülkiyeti hükümleri uyarınca tapuya verilmesi zorunlu olan ve kat mülkiyeti kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesi gereken yönetim planı, onu imzalayan tüm kat maliklerini olduğu gibi, sonradan bağımsız bölüme malik olanları veya ondan yararlananları (külli-cüzi haleflerini), yönetici ve denetçileri bağlayan bir sözleşme hükmündedir. Bu niteliği gereği yönetim planı, yöntemince iptal edilmiş olmadıkça veya ana taşınmazda kat mülkiyeti sona ermedikçe üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin (zamanaşımına uğramaksızın) geçerlidir ve bağlayıcılığını korur (Germeç, Mahir Ersin; Kat Mülkiyeti Hukuku, Güncellenmiş 9. Baskı, Ankara 2020, s. 691).
16. Bu nedenle hayvanların gerek bağımsız bölümlerde gerek ortak alan ve eklentilerinde bulundurulup bulundurulamayacağına ilişkin meselede öncelikle yönetim planı incelenmelidir (Yünlü, Semih: Kat Mülkiyeti ve Hayvanlar: Bağımsız Bölümlerde Hayvan Bulundurulması ve İlgili Meseleler, NKÜ Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021(2), 322).
17. Tüm bu açıklamalar ışığı altında somut olay incelendiğinde, davalının İstanbul ili Ümraniye ilçesi Yukarıdudullu Mahallesi 106 parsel sayılı taşınmazda D1/Zemin 2 nolu bağımsız bölümün maliki olduğu, tapu kaydına 20.06.2007 tarihli yönetim planının işlendiği görülmüş, Ümraniye Tapu Müdürlüğünün 09.01.2013 tarihli yazı cevabında 106 parsel D1 blokta 39 bağımsız bölümün bulunduğu bildirilmiştir.
18. Dosyada mevcut yönetim planının 45. maddesinde “Bağımsız bölüm malikleri kendi bağımsız bölümleriyle eklentilerini blok ortak yerleri ile toplu yapı ortak alan ve tesislerini kullanırken hüsnüniyet kaidelerine uymak zorundadırlar. Özellikle aşağıdaki şeyleri yapamazlar” düzenlemesinden sonra 45/e bendinde “Kendi bağımsız bölüm ve eklentisi ile blok ortak yerler ile toplu ortak alanlarında ve villa kullanım alanlarında tavuk, koyun, keçi vs. kümes ve ahır hayvanları besleyemezler. Yüksek katlı binalarda kedi köpek gibi evcil hayvan beslenemez” şeklinde düzenlemeye istinaden site yönetim kurulunca 11.06.2011 tarihinde alınan karar ile yönetim planının 45/e maddesi hatırlatılmak suretiyle köpeklerini gezdirmeye devam eden site sakinleri hakkında hukukî işlem başlatılmasına karar verilmiş olup, ihtarname 15.06.2011 tarihinde davalı site sakininin eşine tebliğ edilmiştir.
19. Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özelikle Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 28. maddesinde yönetim planının bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme hükmünde olduğu belirtilerek ana taşınmazın yönetim tarzı, kullanma maksat ve şekline ilişkin anlaşmazlıkların çözümünde öncelikle yönetim planında mevcut hükmün uygulanması öngörüldüğünden ve yönetim planının 45/e maddesi uyarınca yüksek katlı binalarda köpek beslenemeyeceği hükmü karşısında Hukuk Genel kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
20. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında evde beslenen köpek nedeniyle diğer apartman sakinlerine rahatsızlık verilip verilmediği, gürültü sınırlarının aşılıp aşılmadığı, komşuluk hukuku anlamında önlenmesi gereken aşırılık ve aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarında Özel Dairece inceleme ve değerlendirme yapılmamış olduğundan yönetim planının bağlayıcı olmadığına ilişkin direnme kararının uygun olduğu, diğer delillerin incelenmesi hususunda dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşü ile yerel mahkemenin direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüşler Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
21. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.01.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Taraflar arasındaki ihtilaf ….. Sitesi kat maliklerinden olan davalının kendisine ait olan bağımsız bölümde sahiplendiği köpeği barındırıp barındıramayacağı konusundadır.
Öncelikle belirlenmesi gereken husus davacı site yönetiminin iddia ettiği köpeğin çevreye rahatsızlık verdiği, bu köpeği gezdirmek ve oyun maksadıyla gerek site içerisinde gerekse de ortak alanlarda gezdirdiği, köpeğin ortak alanlarda gezdirilmesi sırasında site sakinleri ve çocukların çok büyük korku yaşattığı, köpeğin hareketleri nedeniyle bir çok çocuğun psikolojik olarak etkilendiği, site sakinlerinden yönetime sayısız şikayet iletildiği, evcil hayvanın evde olduğu süreçte de gerek havlamaları, gerekse de oluşan koku nedeniyle bir çok apartman sakininin şikayetçi olduğu iddialarının kanıtlanıp kanıtlanmadığı konusudur.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, bu iddiaları ispatlayacak delil sunulmadığı gibi yapılan keşifte alınan bilirkişi raporuna göre, köpeğin konutun bahçe balkonunun içerisinde, apartman etrafında ve yakınında herhangi bir pisliğe neden olmadığı, sahibinin verdiği komutlara itaat ettiği, saldırgan davranmadığı, havlamasının keşif boyunca gözlemlenemediği anlaşılmış, keşif sırasında köpeğin 7-8 kişilik yabancı bir grubun inceleme için kendi yaşam alanına girdiğinde dahi, strese girmeyip sakin davrandığı saldırgan mizaçta olmadığı tespit edilmiştir. Mahkemenin gözleminde de konutun bahçe balkonunun içerisinde, apartman etrafında ve yakınında herhangi bir pisliğe neden olmadığı belirlenmiştir.
Emsal Yargıtay uygulamalarında yönetim planında açıkça yasaklanmış değil ise ve çevreye rahatsızlık vermiyor ise evcil hayvanların evden uzaklaştırma taleplerinin reddine karar verilmektedir. Yönetim planı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 28. maddesine göre tüm kat maliklerini bağlayan bir sözleşme niteliğindedir. Ancak 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90/son maddesine göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.). Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” düzenlemesini içermektedir.
TBMM tarafından 4934 sayılı kanun ile uygun bulunarak kanun hükmünde sayılan 18 Kasım 1999 tarihinde Strazburg’da imzalanan “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi”, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) tarafından 15 Ekim 1978’de Paris UNESCO evinde ilan edilip 1989 yılında Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü’ne sunulan ve aynı yıl halka açıklanan Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu birlikte değerlendirildiğinde tüm bu düzenlemeler bir kenara bırakarak bir sözleşme niteliğinde olan yönetim planının, hayvanın kişilik hakkını ihlal etmesine hukuk düzeninin izin vermemesi gerekir.
Sonuç olarak Yerel Mahkemenin tüm detaylarıyla dayanakları gösterilmek suretiyle açıklanan, tutarlı, doyurucu ve hukuka uygun gerekçesi ile verdiği direnme kararın doğru olduğu kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum.
KARŞI OY
Özel daire ile mahkeme arasında direnmeye konu olan uyuşmazlık; kat mülkiyetli ana taşınmazın tapu kütüğünde tescilli olan yönetim planının 45/e maddesinde “Kat malikleri kendi bağımsız bölüm ve eklentileri ile toplu yapı ortak alanlarında ve villa kullanım alanlarında tavuk, koyun, keçi vs. kümes ve ahır hayvanları besleyemezler. Yüksek katlı binalarda kedi, köpek gibi evcil hayvanlar beslenemez.” hükmünün bulunduğu ve yönetim planının ilgili bu maddesi uyarınca köpek beslenmesinin yasaklanmış olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda (KMK) bağımsız bölüm maliklerinin hak ve yetkileri ile ödevlerine ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Kat malikleri kendilerine ait bağımsız bölümler üzerinde, bu Kanunun ilgili hükümleri saklı kalmak şartıyla, Medeni Kanunun maliklere tanıdığı bütün hak ve yetkilere sahiptirler (KMK 15/1).
Bütün hak ve yetkilere sahip olmak sınırsız bir hak ve yetkiyi içermemektedir. 4721 sayılı 737. maddede yer alan herkesin taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlü olduğu düzenlemesi ile mülkiyet hakkının kullanımına sınır getirilmiştir.
Bu genel düzenleme yanında mülkiyet hakkının kullanımına getirilen sınırlama olarak KMK’nda özel bir düzenleme de bulunmaktadır. Bu hükme göre; kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim plânı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler (KMK 18/1).
Bağımsız bölümler kişilerin yaşam alanı olup komşularını rahatsız edici davranışlardan kaçınmak suretiyle bu yerde mülkiyet hakkından doğan hak ve yetkileri kullanabilecektir. Ayrıca konutun kullanımı, o yerde yaşama hakkı, konuta müdahale edilememesi Anayasanın 21. maddesinde düzenlenen konut dokunulmazlığı hakkı ile de güvence altına alınmıştır.
5199 sayıl Hayvanları Koruma Kanunu hükümlerine göre ev hayvanı; gerçek veya tüzel kişiler tarafından özellikle evde, işyerlerinde ya da arazisinde özel ilgi ve refakat amacıyla muhafaza edilen, bakımı ve sorumluluğu sahiplerince üstlenilen her türlü hayvanı ifade eder. (md. 3/1/ı) hükmü ile Kanun evde hayvan beslemeyi yasaklamamış üstelik verdiği bu tanım ile evde hayvan beslenebileceğini ortaya koymuştur.
Diğer yandan, bir kişi, kuruluş, kurum ya da tüzel kişilik tarafından sahiplenilen, bakımı, aşıları, periyodik sağlık kontrolleri yapılan işaretlenmiş kayıt altındaki ev hayvanlarını ifade eder (md. 3/1-j) şeklindeki kontrollü hayvan tanımıyla da evde hayvan besleyenlerin tabi olduğu yükümlülükler bulunduğu ortaya konmuştur.
Bu Kanun gereğince çıkarılan yönetmelikte de hayvan sahiplerinin hayvan beslenmesinden dolayı çevresine rahatsızlık vermeyecek tedbirleri alacağı, doğacak zararları tazmin edeceği gürültü seviyesini mevzuat hükümleri doğrultusunda sağlamakla yükümlü olduğuna dair hükümler bulunmaktadır.
Bu hükümlerle birlikte değerlendirildiğinde gerek mülkiyet hakkının sınırları gerekse konut dokunulmazlığı hakkı kapsamına göre kişinin evinde evcil hayvan sayılan kedi veya köpek beslemesi mümkündür. 634 sayılı KMK 24. maddede sayılan yasak işler arasında evde evcil hayvan beslenmesine dair bir yasak da bulunmamaktadır. Bu konuda bir yasaklayıcı hüküm olmasa da evde kedi veya köpek besleyen bağımsız bölüm sahiplerinin bundan dolayı komşularını rahatsız etmeyecek tedbirleri de alması gerekir. Hayvan sahiplerinin sahip oldukları hayvanlardan kaynaklanan insanlara verilebilecek zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirleri almakla yükümlü olduğu 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu 5/2. maddede de belirtilmiştir. Gerekli tedbirlerin alınmayarak komşulara rahatsızlık verilmesi hâlinde yukarıda sayılan komşuluk hukuku kurallarına göre hâkimin müdahalesi istenebilecektir.
Kanun hükümleri ile komşularını rahatsız etmeyecek biçimde evde kedi veya köpek beslemek yasaklanmamış iken bu konuda yönetim planına hüküm konulup konulamayacağı üzerinde de durmak gerekir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası’nın 28. maddesi hükmüne göre; “Yönetim planı yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini, yönetici ve denetçilerin alacakları ücreti ve yönetime ait diğer hususları düzenler. Yönetim planı, bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme hükmündedir.” Yönetim planında yer alabilecek hususlar bu şekilde hükme bağlanmıştır. Bunlar ana gayrimenkulün yönetim tarzı, kullanma maksat ve şekli, yönetici ve denetçinin alacakları ücret ve yönetimle ilgili benzeri hususlardır. Fıkranın karşı anlamından çıkan sonuç ise, yönetim ile ilgili olmayan hususlara yönetim planında yer verilemeyeceğidir.
Bağımsız bölüm malikleri birbirlerine rahatsızlık vermemekle yükümlü olup bu kapsamda gerekli bazı somut tedbirler yönetim planında yer alabilir ise de bunu aşar şekilde kişilerin yaşam alanlarındaki davranışlarına müdahale niteliğinde tedbirlere yönetim planında yer verilmesi mümkün değildir. Evde hayvan beslemenin her zaman komşulara rahatsızlık vereceği gibi bir varsayımdan hareketle tümden yasaklayıcı bir hükmün yönetim planında yer alabileceği de düşünülemez.
Kanun hükümlerinden bu sonuca varılsa da yönetim planında böyle yasaklayıcı bir hükme yer verilmiş ise bunun bağlayıcı olup olmadığı üzerinde de durulmalıdır.
Yukarıda anılan KMK 28. maddede, yönetim plânının, bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme hükmünde olduğu düzenlenmiştir. Hukukumuzda esas olan sözleşme özgürlüğü (TMK 26) çerçevesinde sözleşmeye bağlılık esas ise de hukukumuzda sözleşme özgürlüğüne getirilmiş sınırlamalar da bulunmaktadır. Bu sınırlamaların ne olduğuna geçmeden önce sınırlamaların kapsamına ışık tutması açısından evde kedi ve köpek beslemenin sosyal yönüne de bakmak gerekir.
Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi 23.07.2003 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4934 sayılı kanunla onaylanmış ve taraf olduğumuz milletlerarası sözleşme hâline gelmiştir. Sözleşmenin giriş başlıklı bölümünde diğer sayılan hususlar dışında; insanın yaşayan tüm canlılara ahlakî bir yükümlülüğünün olduğu tanıyarak ve insan ile ev hayvanları arasında mevcut özel ilişkileri hatırda tutarak ayrıca ev hayvanlarının yaşam kalitesine olan katkılarını ve bunun sonucu olarak da toplum için taşıdığı önemi de dikkate alarak sözleşmenin imzalandığı belirtilmiştir.
Sözleşmede yer bulan insan ile ev hayvanları arasındaki ilişki ve bu hayvanların yaşam kalitesine katkısı, apartman yaşamı bakımından değerlendirildiğinde bu şekilde beslenen hayvanlar o konutun bir yaşayanı olarak kabul edilmekte, onun ihtiyaçlarına saygı gösterilip karşılanmakta, konutta yaşayanlarca gerçekleştirilen etkinliklere bu hayvanların katılımı sağlanmakta ve konut içi yaşama uyum sağlamaları için de yönlendirilmektedirler. Bu birlikte yaşam ile kurulan bağ ile evde beslenen bir hayvan, evde bulunan bir meta değil, kendisiyle iletişim kurulan, sevgi bağı oluşan, bir dost, bir arkadaş gibi insanla ilişkilendirilen bir varlık olmaktadır. Bunun sonucunda hayvan daha huzurlu olduğu bir ortamda yaşadığı kadar insan da manevi varlığını geliştirerek daha mutlu ve huzurlu olduğu bir yaşam kalitesi için payını almaktadır.
Bu sosyal yönüyle de değerlendirildiğinde evde hayvan beslemenin kişinin manevi varlığının korunması ve geliştirilmesiyle yakından ilgili olduğu ve kişilik hakkıyla da sıkı sıkıya bağlı olduğu açıkça görülmektedir.
Tekrar sözleşme özgürlüğü ve sınırlarına döndüğümüzde bu konudaki en temel sınırlama Anayasanın 12. maddesinde yer almaktadır. Bu hükme göre; herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.
Bu hükmün 4721 sayılı TMK’daki yansıması kural, 23. madde hükmüdür. Bu düzenlemede; kimsenin, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemeyeceği (23/1) ayrıca özgürlüklerinden vazgeçemeyeceği veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak sınırlayamayacağı (23/2) hükmü yer almaktadır. Kişiliğin korunması başlıklı bu düzenleme ile hak ve özgürlüklerden tümüyle vazgeçme ya da aşırı sınırlama konusunda kişi bizzat kendisine karşı da korunmuştur.
Kişi temel hak ve hürriyetlerinden vazgeçemeyeceğinden evde kedi ve köpek beslemenin temel hak ve hürriyetler açısından durumun ne olduğuna da bakmak gerekir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” kenar başlıklı 8. maddesine göre: Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir (md. 8/1). Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir” (md. 8/2).
“Özel hayat alanına dâhil olan tüm hukuksal çıkarlar Sözleşme’nin 8. maddesi kapsamında güvence altına alınmakla birlikte söz konusu hukuksal çıkarların, Anayasa’nın farklı maddelerinin koruma alanına girdiği görülmektedir. Bu bağlamda Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmekte olup bu düzenlemede yer verilen maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkı, Sözleşme’nin 8. maddesi çerçevesinde özel hayata saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan fiziksel ve ruhsal bütünlük hakkı ile bireyin kendisini gerçekleştirme ve kendisine ilişkin kararlar alabilme hakkına karşılık gelmektedir. Bunun dışında özel hayat kavramına dâhil bir kısım hukuksal değerin Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlendiği, özel hayatın diğer alt kategorileri olarak ele alınan haberleşmenin gizliliği ve konuta saygı hakkının ise Anayasa’nın 21. ve 22. maddelerinde güvence altına alındığı görülmektedir. Bu kapsamda Sözleşme’nin 8. maddesinde yer alan hakların temel olarak Anayasa’nın 17., 20., 21. ve 22. maddelerinde düzenlendiği anlaşılmaktadır” (Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kararı. B. No 2013/2552, § 44 B.no, 2013/6714 § 57).
Anayasada yer alan, herkesin; yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu (md. 17/1), özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı (md. 20/1), kimsenin konutuna dokunulamayacağı (md. 21/1) hükümleri vazgeçilemeyen temel haklardandır. Konut dokunulmazlığı kapsamında bulunan konuta saygı hakkı sadece fiziksel alanın korunması değil aynı zamanda konutu kullanma veya konuttan yararlanma hakkını da içermektedir.
Bir kimsenin kendisine ait bağımsız bölümde kedi ve köpek beslemesi konut dokunulmazlığı ve konuta saygı hakkının bir sonucu olarak kabul edilmesi gerektiği gibi özel hayata saygı hakkı kapsamında da kabul edilmelidir. Anayasa’nın 17. maddesinde yer verilen maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkı, Sözleşme’nin 8. maddesi çerçevesinde özel hayata saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan fiziksel ve ruhsal bütünlük hakkı yanında bireyin kendisini gerçekleştirme ve kendisine ilişkin kararlar alabilme hakkına da karşılık gelmektedir. Kişinin bir can taşıyan kedi veya köpeği sahiplenip koruması altına almak istemesi, kendisine ilişkin karar alma hakkının bir sonucu olduğu kadar can taşıyan bu hayvanlar arasında bağ kurması, bundan hoşlanması mutlu olması yaşam kalitesine katkı sağlayan ruhsal bütünlük hakkıyla da ilgilidir.
Açıklanan nedenlerle yönetim planında komşuları rahatsız eden durumlarla ilgili olmaksızın tamamen yasaklayıcı hükme yer verilmesi bazı temel hak ve hürriyetlerden vazgeçme sonucunu doğurduğundan, buna ilişkin yönetim planı hükümlerinin geçerli olduğu ve bu hükme göre uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği sonucu benimsenemez. Yönetim planında yer alan anılan hüküm, temel haklardan vazgeçilemeyeceğine ilişkin temel düzenlemelere aykırı olduğundan bağlayıcı bir sözleşme hükmü olduğu da kabul edilemez.
Her ne kadar kendi bağımsız bölümünde kedi veya köpek beslemek bir hak ise de bu hakkın kullanımının da sınırsız olmadığı gözetilmelidir. Bu sınırlara ilişkin hükümlerin ne olduğu yukarıda açıklanmış olup, evde beslenen köpek nedeniyle diğer apartman sakinlerine rahatsızlık verilip verilmediği, gürültü sınırlarının aşılıp aşılmadığı, komşuluk hukuku kapsamında önlenmesi gereken aşırılık ve aykırılık bulunup bulunmadığı yönetim planı dışındaki delillere göre değerlendirilerek uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir. Özel Daire henüz bu konuda inceleme ve değerlendirme yapmamış olduğundan özel dairenin henüz incelemediği konuda, direnme kapsamıyla temyiz incelemesi yapmak durumunda olan Hukuk Genel Kurulu tarafından bu aşamada bir inceleme ve değerlendirme yapılıp karar verilmesi mümkün değildir.
Özel daire bozma kararında sadece yönetim planı esas alınarak bozma kararı verilmiş olup bu yönetim planının bağlayıcı olmadığına ilişkin direnme kararı yukarıda açıklanan nedenlerle uygun bulunarak, diğer delillere göre incelenerek bir karar verilmek üzere dosyanın özel daireye gönderilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, yönetim planında yer alan kedi ve köpek besleme yasağına ilişkin hüküm geçerli kabul edilerek özel daire kararı gibi bozma yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.