Algılarla Ekonomi

Dünyada ve Türkiye’de öyle bir haftanın içinden geçiyoruz ki, her şey algılar üzerinde yönetiliyor. Haftanın ilk gününde bunun en önemli göstergesi ise dolar ve altındaki gevşeme. Öncelikle meseleyi dünya ve Türkiye açısından ele alalım.

Dünyada ABD seçimlerinin geride kalması ve belirsizliğin ortadan kalkması, yükselen bir tansiyonun doğal olarak düşmesini sağladı. Çünkü dünyanın en büyük iki ekonomisinden birinde gerçekleşecek seçim, hem adayların farklı bakış açıları, hem de kutuplaşan ABD seçmeni nedeniyle risk algısını yükseltiyordu.

Biden kazandı ve bir gevşeme oldu. Şimdi problem ortadan kalkmış olarak düşünülüyor. Oysa ortadan kalkan tek şey ABD’deki seçim sonuçlarına yönelik ihtimaller. Bundan sonra Biden’ın izleyeceği politikalar, ayrı değerlendirilmeli.

Yine aşı ile ilgili gelişmeler de eş zamanlı olarak servis edildi. Bu durum da ekonomik sıkıntıların pandemi kaynaklı olduğu tezi üzerinden dünyayı ikna etmeye çalışan, bilhassa finans piyasaları açısından belirleyici oldu. Oysa sorun pandemiden kaynaklanmıyor. Pandemi, mevcut sorunun boyutunu büyüten ve faturayı ağırlaştıran sadece bir etken.

Netice itibariyle bunların etkisiyle altında gevşeme oldu. Oysa biliyoruz ki yönetim değişse de ticaret savaşlarından, jeopolitik risklerin devam etmesine kadar bir dizi sorun ve 2 binli yıllardaki ekonomik yanlışların faturasından, pandeminin ortaya koyduğu hasara kadar birçok mesele ortadan kalkmış değil. Ama algı olarak, sorun bazında bunlar yokmuş gibi davranılıyor. Yani Rahmetli Demirel’in söylemiyle ‘Meseleleri mesele yapmazsan, mesele kalmaz.’

Türkiye’ye dönecek olursak, önce Merkez Bankası operasyonu, ardından onu gölgede bırakan Berat Albayrak istifası dolar başta olmak üzere döviz kurunda bir gerilemeyi de beraberinde getirdi. Başta sosyal medya muhabbetleri olmak üzere, Türkiye’de de öyle bir algı yürütülüyor ki, sanki tüm sorun Albayrak’tan kaynaklanıyordu.

Oysa dünya ekonomisinin hasta hali içerisinde pandeminin etkisi ne ise, hasta ve yanlış tedaviler uygulayan Türkiye ekonomisi içerisinde Berat Albayrak’ın da etkisi aynı. Naci Ağbal ile 19 Kasım günü gerçekleşecek Para Politikası Toplantısı’nda faiz arttırılacağı ihtimali üzerinden süreç yönetiliyor.

Berat Albayrak sonrasında da rahatlama olacağı öngörülüyor. Oysa biliyoruz ki ekonomik model değişmeden, planlı ve gerçekten kalkınmacı bir model uygulanmadan, bunu da finanse edecek kaynak düşünülmeden hiçbir şey değişmeyecek.

Türkiye ekonomisinin cari açıktan borç döndürmeye kadar tüm sorunları ortada dururken, gerçek olmayan bir enflasyon, işsizlik rakamıyla, hırpalayan bir döviz kuru gerçeği mevcudiyetini koruyor. Bir kişi ile de bunun değişmesi mümkün değil.

Üzerinde durulan ve insanları da paniğe sevk ederek muhtemelen ucuzdan mal toplamaya yarayan, altın ya da dolar için ‘düşüyor’ algısı da ayrı bir komedi. Altının da doların da düştüğü yok.

Neticede 7,50’lerden çıkmış bir dolar kuru, 8,54’den 8,10 seviyesine geliyorsa bunun adı düşme olmaz. Belki gerileme denilebilir. Ama günün sonunda 7,50’dan çıktığı unutulmamalıdır. Aynı durum altın için de geçerli.

Ayrıca sorunlar tüm varlığıyla ortadaysa trendin yukarı doğru olduğu da net bir biçimde gözleniyor. Lakin ne konuşuluyor? ‘Düşüyor.’ Hem düşen bir şey yok, hem de çözülmüş bir problem yok.

Yapılanı tekrarlamaktan ibaret garip bir ekonomi yönetimi. Algıyı kurtarırsak sorunu aşarız. Algıyı kurtardınız diyelim. Peki eve ekmek götüremeyen, iş bulamayan, aldığı maaş geçinmesine yetmeyen milyonları ne yapacaksınız?

Kaynak: paraanaliz.com-Çetin Ünsalan

https://www.paraanaliz.com/2020/ekonomi/cetin-unsalan-yazdi-algilarla-ekonomi-53212/

Bu Yazıyı Paylaşın