Aile Konutu İpoteğine İlişkin İznin Açık Olması Gerekir

T.C.
YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi

Esas No : 2017/6283
Karar No : 2018/14260
Tarih : 10.12.2018

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR :

Davacı tarafından açılan tapu iptal ve tescil, aile konutu şerhi konulması davasında, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacının istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne taşınmazın davalılardan … adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, aile konutunun malik olmayan eşin rızası alınmadan davalılardan …’a satıldığından bahisle Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi gereğince, davalılardan … adına olan tapu kaydının iptali ile eski malik olan diğer davalı eş adına tapuya tescili ve taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 193. madde hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu’nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “Aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “Açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun devredilmesi gibi “Tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “Ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bıı nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “Açık” olması gerekir. ( …. Türk Medeni Kanunu’nun Getirdiği Yeni Şerhler; … Kitapçılık, … 2007. Birinci Basıdan İkinci Tıpkı Bası. s. 41-42 ).

Somut olayda; dava konusu taşınmazın davalı eş tarafından 20.12.2010 tarihinde satın alınarak, adına bu tarihte tescil edildiği ve aile konutu olarak kullanıldığı, bu taşınmaz üzerine … Bankası lehine 29.12.2010 tarihinde ipotek konulduğu, 12.09.2013 tarihinde ise davacı kadının talebi üzerine taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu, yine …. LTD ŞTİ lehine ipotek verilebilmesi amacıyla kadının talebi üzerine aile konutu şerhinin 30.01.2014 tarihinde kaldırıldığı, kadının şirket lehine ipotek verilmesine muvafakat ederek taşınmaz üzerine 31.01.2014 tarihinde … limited şirketi lehine ipotek tesis edildiği görülmektedir. Taşınmazın …. bankası lehine konulan ipotek nedeniyle satış aşamasına geldiği, davalının ev satın almak amacıyla taşınmazı görmek için gittiğinde davacı ile davalı eşin evde olduğu pazarlık aşamasına davacının da katıldığı, davacı ve davalı eşin zaten bu ev gidecek şeklinde konuştukları, davalının taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırarak taşınmazın satışını düşürdüğü ve borcun davalı tarafından kapatılarak davalıya taşınmazın satışının yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “Açık” olması gerekir. Bu itibarla davacı ile davalı eşin ortak karar ile taşınmazı davalıya sattıkları bu durumda davacının evin satılmasında açık rızasının olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ :

Yukarıda açıklanan sebeple Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 28.04.2017 tarihli kararının BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 10.12.2018 tarihine oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın