Britanya Tabipler Birliği’nin çıkardığı British Medical Journal (BMJ) dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, Parkinson hastalığının dünya genelinde iki katından fazla artacağına işaret ediyor.
Çin ve Kanada üniversitelerindeki bağımsız araştırmacıların analizlerine dayanan tahmine göre, dünya çapında bu nörodejeneratif rahatsızlığa sahip olan insan sayısı 2050’ye kadar 25,2 milyonu bulacak.
Bulgularını, insanların yaşam süresinin uzaması ve bazı ülkelerdeki nüfus patlamasına dayandıran araştırmacılar, Parkinson hastalarına yönelik yeni tedaviler bulunmasının ve sosyal desteğin artırılmasının aciliyetini vurguluyor.
Avrupa’da Parkinson farkındalığı yaratmak için “çatı örgüt” niteliği taşıyan Parkinson’s Europe’un Direktörü Amelia Hursey, Euronews Health’e yaptığı açıklamada, “Bu durum, sorunun hemen ele alınması gerektiğini gösteriyor. Çünkü ülkelerin sağlık sistemlerinin bu düzeydeki bir yükü taşıyabilmesinin imkânı yok,” diye belirtiyor.
Özellikle gelişmekte olan ülkeleri etkileyecek
Parkinson hastalığının görülme sıklığının 2050’de 100.000 kişide 267 vakaya ulaşabileceğini gösteren çalışma, bu durumdan en çok gelişmekte olan ülkelerin etkileneceği konusunda uyarıyor.
Örneğin Doğu Asya’da 2050’ye kadar yaklaşık 10,9 milyon insanın Parkinson hastalığına yakalanması bekleniyor. Güney Asya’nın ise tahmini 6,8 milyon vakayla ikinci sırada yer alacağı tahmin ediliyor.
Öte yandan Sahra Altı Afrika’nın batı bölgelerinin, önümüzdeki yıllarda Parkinson vakalarında en hızlı artışı göreceği düşünülüyor. %292’ye varması beklenen tırmanışın, büyük ölçüde nüfus artışından ama aynı zamanda yaşlı nüfusun artmasından kaynaklandığı belirtiliyor.
Öneriler: Hareket ve daha temiz bir çevre
Parkinson hastalığının yükünde en büyük artışların düşük ve orta gelirli ülkelerde görülmesi beklenirken, 2050’ye kadar dünyanın her yerinde kesin artış öngörülüyor.
Örneğin Batı Avrupa’da vaka sayılarının %50, Orta ve Doğu Avrupa’da ise %28 artması bekleniyor.
Araştırmacılar, coğrafi farklılıkların, sosyoekonomik statüdeki farklılıklardan nüfus yapısındaki değişikliklere, kişisel yaşam tarzlarından sanayileşme/kentleşmenin neden olduğu kirliliğe kadar birçok faktörden kaynaklandığını kaydediyor.
Örneğin bazı araştırmalar, hava kirliliğinin Parkinson hastalığı için bir risk faktörü olduğunu gösteriyor. Benzer şekilde bazı pestisitler, temizlik kimyasalları ve mikroplastikler gibi diğer çevre kirleticileri üzerine yapılan araştırmalar, bu etkenlerin Parkinson riskini artırabileceğini öne sürüyor.
Bu kirleticilerin ortadan kaldırılması ve daha temiz bir çevrenin gerekliliğine vurgu yapan Hursey, “Potansiyel olarak gördüğünüz şey, insanların işlerinde ve günlük yaşamlarında daha hareketsiz hale geldikçe, beyinlerinin de daha sağlıksız hale geldiğidir,” diyerek, Parkinson’dan olabildiğince kaçınmak için “hareketli bir yaşam” önerisinde bulunuyor.