Sosyal ilişkiler insanın iyilik hali ve sağlığının sürdürülmesi için son derece önemlidir. Sosyal izolasyon, bireyin diğer insanlarla iletişim kurmaması ya da sınırlı iletişim kurması olarak tanımlanabilir. Yalnızlık ise arzulanan ile gerçekleşen sosyal ilişkiler arasında bir uyumsuzluk olduğunda hissedilen gerginlik durumudur, yani arzulanan düzeyin altında sosyal iletişimle karakterizedir.
Sosyal izolasyon ve yalnızlığın sağlık üzerine olumsuz etkilerinin mekanizmasına ilişkin çeşitli teoriler mevcuttur. Sosyal izolasyon fiziksel hareketsizlik, yetersiz beslenme, alkol ve tütün ürünleri kullanımı gibi sağlıksız davranışları teşvik edebilir. Ayrıca sosyal izolasyon, bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilir. Yalnızlık ise olumsuz sağlık davranışlarının yanı sıra uyku ve hormon bozuklukları, ruhsal ve bilişsel bozukluklar ve bağışıklık sistemi anormallikleri ile ilişkilidir. Yeterli sosyal desteğe sahip olmayan bireylerin sağlık hizmetine erişimi de sınırlıdır.
Sosyal izolasyon ve yalnızlığın kalp damar hastalıkları, kanser ve tüm nedenlere bağlı ölüm üzerine etkileri birçok araştırmaya konu olmuşsa da araştırmalardan elde edilen bulgularda çelişkiler mevcuttur. Öte yandan sosyal izolasyon ve sağlık ilişkisi iki yönlüdür: Sağlıksızlık sosyal ilişkilerin bozulmasına yol açar, özbakımın gerçekleştirilemediği düzeyde kötü sağlık durumu ise bakım gereksinimi oluşturur ve sosyal izolasyonun ortadan kalkmasıyla sonuçlanır.
Çin’den halk sağlığı ve epidemiyoloji uzmanları, bugüne dek sosyal izolasyon ile ölüm ilişkisi üzerine yapılmış, 18 yaş ve üzeri toplam 2.205.199 bireyi içeren 90 ileriye dönük araştırmanın verilerini havuzlayarak analiz ettiler. Analize dahil edilen araştırmalar, 1986 ve 2022 yılları arasında gelişmiş ülkelerde yapılmıştır. Çalışmaların bir kısmı genel popülasyon üzerinde yapılmış, bir kısmına ise kanser ya da kalp damar hastalıkları olan bireyler dahil edilmiştir. Çalışmalara dahil edilen bireylerin büyük bir kısmını 50 yaş ve üzerindekiler oluşturmuştur.
Analizler, sosyal izolasyonun tüm nedenlere bağlı ölüm riskinde %32, kalp damar hastalıklarına bağlı ölüm riskinde %34, kansere bağlı ölüm riskinde %24 artışla ilişkili olduğunu ortaya koydu. Yalnızlık ise tüm nedenlere bağlı ölüm riskini %14, kansere bağlı ölüm riskini %9 artırıyordu.
Sadece kalp damar hastalıklarına sahip bireylerin dahil edildiği çalışmaların analizi, tüm nedenlere bağlı ölüm riskinin sosyal izolasyonla %28, yalnızlıkla ise %26 arttığını belirledi. Kanser hastalarında ise sosyal izolasyon tüm nedenlere bağlı ölüm riskinde %47, kanserle ilişkili ölüm riskinde ise %26 artışla ilişkiliydi. Veriler, özellikle meme kanseri hastalarının sosyal izolasyon ve yalnızlıktan olumsuz etkilendiklerini gösterdi. Sadece meme kanseri hastalarının dahil edildiği dört çalışmanın analizi, sosyal izolasyon ve yalnızlığın tüm nedenlere bağlı ölüm riskini %51, kanser ilişkili ölüm riskini ise %33 artırdığını ortaya koydu.
İki milyondan fazla insanın dahil edildiği çalışmaların analizi, yalnızlık ve sosyal izolasyon ile ölüm ilişkisini net biçimde ortaya koymaktadır. Sınırlı sosyal ilişki hem genel popülasyon düzeyinde hem de kalp damar hastalıkları ya da kanseri olan bireylerde ölüm riskinde önemli düzeyde artışla ilişkilidir. Sosyal izolasyon, alkol ve tütün ürünleri kullanımı ve obezite gibi sağlık üzerine olumsuz etkileri iyi bilinen faktörlere benzer biçimde ölüm riskini artırmaktadır. Sınırlı sosyal ağın sağlık üzerine olumsuz etkilerine ilişkin farkındalığın artırılması ve özellikle kalp damar hastalıkları ya da kanseri olan hastalar olmak üzere yaşlılarda sosyal izolasyonun sağlık üzerine olumsuz etkilerinin önlenmesine ilişkin önlemlerin alınması gereklidir.
Özlem Kayım Yıldız
*Bu yazı, HBT Dergi 445. sayıda yayınlanmıştır.