Enflasyona da Kayyum Atayalım

Biraz önce MAK’ın yeni anketi yayınlandı. Araştırmada yöneltilen sorulardan biri de “Ekonomik olarak en çok hangi durum sizi zorlamaktadır?” sorusuydu. Bu soruya ise yüzde 41’lik bir kesim “Gıda ve temel ihtiyaçlara erişim” diye yanıt verdi. Katılımcıların yüzde 20’si ‘barınma’ yüzde 14’ü ise ‘eğitim’ dedi.

Haksız da değiller. Yine Cuma günü yayınlanan veriye göre, “Tarım-ÜFE’de (2020=100), 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %5,03 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %26,32 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %35,46 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %49,55 artış gerçekleşti”. TÜFE’de payı %20 civarında olan, gıda üretiminin en önemli girdisi tarım emtialarında aylık fiyat artışı %5 olurken, enflasyon düşer mi? Neredeeee?

Velakin, TCMB Kasım ayı Piyasa Katılımcılar Anketi’ne bir bakıyoruz, 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 27,44 iken, bu anket döneminde yüzde 27,20’ye geriledi. Hangi kafa bu ya? Bence Piyasa Katılımcılarına da kayyum atayalım, bu işi beceremiyorlar. Bu kayyum müessesesi çok parlak fikir yaa, başa çıkamadığımız her kuruma el koyalım, biz yönetelim.

Eğer hedef buysa, kayyum atanacak ilk halk düşmanı da enflasyon olmalı. Türkiye’de enflasyonun başlıca nedeninin iç mihraklarla işbirliği yapan karanlık dış güçler olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu rezilliğe artık dur diyelim, enflasyonun başına Berat Albayrak Abimizi atayalım, fiyatını artırmak isteyen her üretici ya da işçi gitsin ondan izin alsın. Taksim Meydanı’nda fahiş fiyat uygulayan üç tüccarı sallandıralım, halk rahata ersin.

Türkiye’nin enflasyonla mücadele etmeye hiç niyeti yok, çünkü acılı bir çabadır. Son Enflasyon Raporu’na kadar, TCMB’nin misyonunu ciddiye aldığını, trend enflasyonda kayda değer ve herkesi ikna edecek ölçüde gerileme gözleninceye kadar sıkı para politikasından taviz vermeyeceğini düşünüyordum. Heyhat, yine yanılmışım. TCMB 2025 yıl sonu TÜFE hedefini yukarı revize ederek, havlu attı.

Evet, TCMB açıkça söylemese de Aralık’ta ilk faiz indirimine artık ben de inanıyorum. Eğer bu gerçekleşirse, TCMB’nin Fatih Karahan döneminde özenle inşa etmeye çalıştığı kredibilitenin bir günde buharlaşacağını da söylerim size. Çünkü, halk enflasyonu düşeceğine inanmıyor. Ekonomi Eylül’de yeniden hızlanmaya başlarken, sene başı asgari ücret ve maaş-ücret zamları enflasyona ivme kazandıracak.

Halkımızın enflasyonun düşeceğine inanmadığının somut kanıtı, bizzat TCMB ve TUİK tarafından aylık olarak düzenlenen özel sektör ve hane halkı enflasyon beklenti anketi. Şöyle bir göz atalım: Ekimde 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri reel sektör için 1,6 puan düşerek yüzde 49,5 seviyesine ve hane halkı için 4,4 puan gerileyerek yüzde 67,2 seviyesine indi.

Tamam, beklentiler geriliyor, ama seviye TCMB’in 2025 hedefinin 2-3 misli üstünde. Üstelik iddiaya giriyorum, sene başı zamları açıklansın, bu beklentiler yine yükselecek. Halen kulislerde en çok konuşulan yılbaşı zam oranı %30-32.5 bandında. Bu denli yüksek zammın hemen harcamaya, ardından da enflasyona dönüşeceğini görmek için ekonomist olmaya gerek yok.

Ek olarak, geçen hafta sunum yaptığım İsviçre Ticaret Odası toplantısında, benden önce konuşan bir danışmanlık şirketinin anketine göre, özel sektör çalışanlarına %44-55 arası zamma hazırlanıyor. Manzarayı doğru okuyalım: Ocak-Şubat aylarında ekonomiye tonla para girecek ve her şeyin fiyatı artacak. Her şeyin fiyatı artınca da, maliyetleri artmasa da hizmet sektörü esnafı da zam yapacak.

TCMB bu durumun farkında da, onlara göre ekonomide atıl kapasite arttığı için, harcamaların etkisi fiyatlardan çok reel çıktıda görülecek, yani atıl kapasite eriyecek. Bu da bir hayal. Ekonomide atıl kapasite sanılandan daha az ve 2025 başında da kapanır. Bakalım, Eylül verileri ekonomi hakkında ne söylüyor bize:

Eylül sanayi üretim verisi eksi çıktı, ama mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veri A/A %1,6 artış gösterdi. (Ağustos 2024: %-1,6, Eylül 2023: %-0,5) Böylelikle üçüncü çeyrekte ortalama üretim artışı %+0,1 seviyesinde gerçekleşti (1Ç: %+0,8, 2Ç: %-1,9). Detaylara baktığımızda, imalat sanayi başta tüm sektörlerin yükselişe katıldığını görüyoruz. Sanayi üretiminde toparlanma Ekim’de de devam edecek. Sanayi üretimi ile yüksek doğrusal korelasyon sergileyen RSGE ve İSO- S&P Global  PMI Ekim’de (50’nin altında kalmış, fakat) A/A yükseliş rapor etmişlerdi.

Ekonominin talep tarafında ise perakende satışlar ve ticaret hacim endeksi Eylül ayında sırasıyla %3.2 ve %2.3 arttı. TUİK ve BloombergHT tarafından derlenen tüketici güven endeksleri Ekim’de A/A yükseliş gösterdiğine göre, talep tarafında canlılık kış aylarına değin sürecek.

TUİK’e göre, Türkiye’de istihdam edilenlerin sayısı, eylülde aylık bazda 95 bin kişi artarak 32 milyon 823 bin oldu. Daha da önemlisi, geniş kapsamlı işsizlikte de kayda değer bir gerileme gördük: Geniş tanımlı işsizlik olarak nitelenen atıl işgücü oranı bir önceki aya göre 1,7 puan azalarak yüzde 25,6 oldu.

Bir başka deyişle, mütevazi ölçekte de olsa, istihdam da iç talebe destek veriyor. İç talebi destekleyen bir unsur da bütçeden halkın cebine akan gelirler olacak.

Perakende satışların sanayi üretiminden daha hızlı büyümesi enflasyon için kötü haber, çünkü güçlü talebi gören üreticiler kar marjlarını düşürmek için hiç bir gayret sarfetmeyecek.

“Parasal sıkılaştırmanın birikimli etkisinin” artık iç talebi frenlemede hiç bir etkisi kalmadığını Ekim konut satışlarının patlamasından da gözleyebiliriz:

“Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) her ay yayımladığı Konut İstatistikleri verilerine göre Türkiye genelinde 2024 Ekim ayında, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre %76,1 artışla, bir önceki aya göre ise %17,2 yükselişle 165.138 adet konut satıldı. 2024 Ekim ayında, İstanbul’da 24.812 adet konut satışı gerçekleşirken toplam satışlar içindeki payı %15,0 oldu. Ankara %9,2’lik payla ikinci, İzmir %5,2’lik payla üçüncü sırada yer aldı. İlk 3 il, ülkedeki toplam konut satışlarının %30’ine ev sahipliği yapıyor. En az konutun satıldığı il 76 konut ile Hakkari oldu.

İpotekli konut satışları 2024 Ekim ayında 21.095 adet gerçekleşerek geçtiğimiz yılın aynı ayına göre %278 artış, bir önceki aya göre %33 yükseliş gösterdi. Diğer konut satışları 2024 Ekim ayında 144.043 adet gerçekleşerek geçtiğimiz yılın aynı ayına göre %63 artış, bir önceki aya göre %15 yükseliş gösterdi. İpotekli satışların toplam satışlar içindeki payı %13 ve diğer konut satışlarının payı %87 olarak gerçekleşti.

Yüksek faizlere rağmen konut satışlarının Y/Y %11.9 artması para politikasının talebi frenlemekte etkili olmadığının bir kanıtı daha. Yani, vatandaş faiz hassasiyetini kaybetmek üzere, Fatih Abi!

Bu kafayla enflasyon düşmez. Naçiz tahminim, 2025 TÜFE %30’un altına düşmez, %35’e kadar da çıkabilir. TCMB’nin enflasyonla mücadelede tek silahı güçlü TL politikası. 2025 yılı boyunca da TL’nin enflasyondan çok daha yavaş değer kaybettiğini göreceğiz. Hey, enseyi karartmayın, belki de şansımız yaver gider de, Brent $40/varile düşer.

Bu Yazıyı Paylaşın