Derdiniz Ne?

Konuya girişimiz enflasyon ama tek başına enflasyon değil.

Sosyal medyadan görüyoruz.

Yunanistan’da yemek Türkiye’den ucuz.

İtalya’dan giyinmek Türkiye’den ucuz.

Almanya’dan ev almak Türkiye’den ucuz.

Oysa daha iki yıl önce Yunan ve Bulgar komşularımız Edirne’yi alış-veriş yerine çevirmişlerdi. Şimdi ne oldu da son bir yılda Türkiye ucuz ülke olmaktan çıkıp pahalı ülke konumuna döndü.

Bakın bu sorun enflasyon sorunu değil; enflasyon düştüğünde de biz pahalı ülke olmaya devam edeceğiz.

***

TÜİK bir yılda fiyatlarına yüzde 75,4 arttığını söylüyor. Bir kere bu gerçek değil… Ters işlemlerin nerede ise tamamı TÜİK verisinin gerçek olmadığını söylüyor.

Yine de TÜİK’in son 3 aylık enflasyonuna bakıyoruz. Orada yüzde 10,0 artış var. Bakın bu yüzde 10 çok kıymetli, çünkü Mart-Nisan-Mayıs aylarında kur artışı nerede ise -0- …

Evet, kur artışı sıfırken 3 aylık fiyat artışı yüzde 10,0

Bu ilginç değil mi? Hem de faizlerin yüzde 50’ye çıkartıldığı dönemde. O zaman şunu soralım: Türkiye’de fiyat artışı için başka nedenler nedir?

Mesela talep-tüketim hala çok mu yüksek? İyi ama bu faize rağmen neden hala yüksek talep yaşıyoruz.

Nereden geliyor bu talep? Kara para mı ak para mı?

Öyle bir zengin kesim türedi ki ne fiyata bakıyor ne faize… O şımarık zenginlerin etkilediği yüksek fiyata garibim fakirler katlanıyor. Güya ülke zenginmiş gibi.

Gelir dağılımı öyle bozulmuş öyle bozulmuş ki adeta kıyamet alameti veriyor. Zenginin ahkamı fakirin sofrasını bozmuş.

Hatta ülke evlenemez-çocuk yapamaz-hayat kuramaz hale getirilmiş.

Kutsal İttifak oluştuğunda ülkede 1,3 milyon çocuk doğup 400 bin kişi de ölüyordu. Şimdi 950 bin doğuma 500 bin ölüm geliyor.

Kutsal İttifak ülkede teknolojiyi, bilimi bitirmiş. Değer üretimi adeta yerinde sayıyor ama değersizlik baş tacı durumuna yükselmiş.

Ne akıl kamış ne de tutarlılık. Varsa yoksa Vatan-Millet edebiyatı ile ülke kaynaklarını götürmek. Fakire de “kuru soğan ye ama ülkeyi yedirme” demişler.

İyi de ülkeyi yiyenler belli… Ülkenin geldiği durum belli. Ülkenin geleceği de belli.

Karadeniz’de doğum oranı 1,2’ye düşmüş… İç Anadolu öyle, Ege öyle, Marmara öyle… Tek doğum olan yerler Doğu ve Güney Doğu…

Ama oraları da ayırmak için elimizden geleni yapıyoruz.

Kimse geleceği düşünmüyor. Kimse evlatlarının-torunlarının geleceğini düşünmüyor.

Din ve Milliyetçilik adı altında Türkiye Dünya yolsuzluk sıralamasında 40-50 sıralarından 115. sıraya düştü.

Hiç aklınıza gelmiyor mu: Bu kadar din ve milliyetçi kadrolar ile bu kadar büyük yolsuzluk nasıl oluyor?

Hiç akıl yok mu? Hiç bilgi yok mu?

Ülke gidiyor ülke… Hem de din ve milliyetçi söylemlerle…

Hiç dert edinmiyor musunuz? Evlatlarınızı, yeni gelen gençleri, geleceğimizi…

Ülkeden iyi eğitimli okumuş ne varsa gidiyor; hiç mi dert edinmiyorsunuz?

Ülkede kurum gitmiş kurallar bitmiş; hiç mi dertlendirmiyor sizi…

İnanç çökmüş, dindarlara güven bitmiş; hiç mi düşündürmüyor sizi…

Sahi siz kimsiniz?

Bu Yazıyı Paylaşın