COVID-19 salgını, dünyayı etkisi altına aldığından beri, insanların gıda sistemleriyle olan ilişkileri değişti. Bazı insanlar, gıda güvenliği ve bulunabilirliği konusunda endişelendi. Bazıları ise, evde kalmak zorunda kaldıkları için yeni hobiler edindi. Birçok kişi, bu süreçte yabani ve köy gıdalarına yönelerek, hem sağlıklarını hem de çevreyi korumaya çalıştı.
Cornell Üniversitesi’nden araştırmacılar, bu eğilimi incelemek için altı ilçede 500’den fazla kişiyle bir anket yaptılar. Ankete katılanların neredeyse yarısının, COVID-19 salgınının ilk aylarında bahçecilik, kümes hayvancılığı, toplayıcılık, avcılık ve balıkçılık gibi faaliyetlerde harcadıkları süreyi artırdığını buldular. Ayrıca, insanların kendi ürettikleri yiyecekleri de yeme eğiliminde olduklarını ve bunun da pandemi sırasında daha az sağlıklı beslenmeyi dengelediğini tespit ettiler.
Araştırmanın kıdemli yazarı ve Kamu ve Ekosistem Sağlığı Bölümü’nde yardımcı doçent olan Kathryn Fiorella, “Bu, 2020’nin domates kafeslerini bulamadığınız, tohumların stokta kalmadığı ve rekor sayıda insanın avcılık ve balıkçılık yaptığına dair raporların olduğu dönemdi” dedi.
Fiorella, evde üretilen yumurta ve et ile arka bahçede yetiştirilen meyve ve sebzeler de dahil olmak üzere “İnsanlar gerçekten anlamlı miktarlarda tüketiyordu” dedi.
Doktora öğrencisi Jeanne Coffin-Schmitt ise “İnsanlar, pandemi öncesine kıyasla gıda güvensizliğinin önemli bir boyutu olan gıda bulunabilirliği üzerinde daha fazla kontrole sahip olmak için yabani ve arka bahçedeki gıdaları toplayıp yediklerini bildirdi” dedi.
Araştırma ekibi, bu faaliyetlerin insanların sağlığına, refahına ve çevreye nasıl katkıda bulunduğunu anlamak istiyor. Fiorella, “Bu faaliyetlerin insanların fiziksel aktivite seviyelerini artırabileceğini, stresi azaltabileceğini ve sosyal bağları güçlendirebileceğini düşünüyoruz” dedi. Ayrıca, bu faaliyetlerin yerel ekonomilere destek olabileceğini ve çevresel sürdürülebilirliği teşvik edebileceğini de belirtti.