Seçimi Muhalefet Kaybetmedi…

Okumamış alimler diyarından döndüm…Oradaki izlenimlerinden bahsedeyim mi? Siz şimdi oralarda muhalefete ne güzel ders verdik havası hakim sanıyorsanız… Yanılıyorsunuz.

Herkes emekli maaşındaki erimeden dolayı Erdoğan’a çok tepkili… Aniden Reis’e karşı uyanışlar yaşıyorlar… Ha! Siz buna ilkesel değil çıkarsal diyebilirsiniz… Yani çıkarlarına dokunulduğunda uyanış yaşayanların ilkesel duruşu anlamalarını mı bekleyeceksiniz!

***

Geçen hafta Merkez Bankası faizleri sürpriz şekilde yüzde 25’e yükseltti.

Ben söyleyeyim: Ülkenin zeka seviyesini (bilim ve teknolojiyi, katma değeri) yükseltmezseniz faizleri yükseltirsiniz…

Ne demiştik: Orta-uzun vadede değer yaratıcı ekonomi kurmazsanız kısa vadeli finansal dengelerle ekonomiyi dur-kalk şeklinde yönetirsiniz.

Özal sonrası hep böyle oldu… Bir tek Özal döneminde kesintisiz ve dış açıksız büyüme yaşadık. Sonrası bomboş… Şimdi diyeceksiniz ki “AK Parti ilk iki dönemi 2003-2013 yıllarında da dur-kalk olmadan büyüdük…” O büyüme değildi ki; yabancı sermayenin getirdiği şişmeden başka bir şey yaşamadık…

Türkiye değer yaratıcı son kabiliyetini 2006 yılında kaybetti diyor Daron Acemoğlu… Hatta Merkez Bankası’nın son faiz artırımından sonra da şunları ekliyor:

1-Faizleri artırıp enflasyonu kontrol altına almaya başlamak için reel faizleri sıfırın üstüne doğru taşımak.(Yani faizleri enflasyonun üzerine çıkarmak ilk şart. Enflasyon şimdilik yüzde 47 ama yüzde 60’ları rahat geçecek…. Demektir ki faizler yüzde 70’lere doğru çıkmak zorunda…. O zaman görün siz işsizler ordusunu… Seçim öncesi defalarca yazdım bu duruma gideceğimizi)

2-Demokrasi, hukuk, adalet olmadan olmaz… Yolsuzluğu önlemeden olmaz.

3-En önemli sorun verimsizlik ve teknolojik gerilik… (Bu yazının girişinde bahsettiğim mesele). Bu verimsizlik devam ettiği sürece ücretlerde reel artış olmayacak. Fakirlik ve işsizlik problemleri devam edecek.

4-Yabancı sermaye girişi önemli ama Mehmet Şimşek’in önceki döneminde bol yabancı sermaye hiç doğru kullanılmadı (Ben de ekleyeyim: Burada Ali Babacan’ın vebali de çok büyük). Hatta Daron Acemoğlu diyor ki “O bol yabancı sermaye dönemi Türkiye’nin üretkenliğinin en düşük olduğu dönemiydi.

Ve Acemoğlu şöyle bitiriyor: “Türkiye ve Türk Halkını zor günler bekliyor.”

***

Sayın Acemoğlu o kadar haklı ki… Yaşayıp herkes görecek… Bugünleri de arayarak tabii…

Seçim öncesi dedim ki: Muhalefetin ekonomi kadroları çok güçlü… Hatta 80 sonrası ilk kez kalkınma programı etrafından bir reform hazırlandı. “Ortak Politikalar Metni” hala önümüzde… Ama o tren kaçtı.

Şimdi fatura ödenecek.

Değer üretemezsen kemer sıkacaksın. Geçmiş Nass.. faturası bizi bekliyor. Hem mevcudu ödeyeceğiz hem de geçmiş iki yılın faturasını.

Benim beklentim en az 3 milyon işsiz ve düşük ücret düzeyi bizi bekliyor. Güçlü bir yabancı sermaye girişi olmazsa bu geçiş dönemi bile çok ağır hasarlar bırakacak. Oysa muhalefet olsaydı 3 yıl yerine 3-6 ayda bu dönem geçerdi. Hatta en az 3 milyon yeni işsiz yerine 300-400 bin işsizle bu iş kapanırdı.

Ve hepsinden ama hepsinden önemlisi: Kalıcı bir gelir artışı dönemine girerdik.

Şimdi benim odak noktam bu 2-3 yıllık büyük sıkıntı dönemi bile değil. Benim en büyük derdim Türk Halkının kalıcı fakirliğe hapsolmuş olmasıdır.

Evet, değer üretemiyoruz ve kazancımız çok düşük. O zaman böyle bir ülkede kalıcı şekilde kimse gelir artışı bekleyemez. En başta da emekliler…

Şimdi emeklilerin ağzına bir parmak bal sürülebilir ama kesin olarak ifade edeyim ki kalıcı şekilde emekli maaşları düşük olmaya devam edecek. Çünkü o parayı Türkiye kazanmıyor, üretemiyor.

Verilen her maaş zammı enflasyon olarak fazlası ile geri alınacak… Tıpkı Mayıs seçimlerinden sonra önce kurların ve ardından enflasyonun bilinçli şekilde yükseltilmesi gibi…

Hatırlayın tatil öncesi son yazımı: “Emekliler nasıl susturuldu” başlıklı yazımda emekli maaşlarının 2009 yılına göre yüzde 50 eritildiğini verilerle açıklamıştım. Aslında durumu şöyle söyleyeyim: 2009 yılında 9,8 milyon emekliye ödenen reel ücret şimdi 14,7 milyon emekliye ödeniyor. Yani 4,9 milyon yeni emekliye eski emeklilerin maaşlarından kesilerek ödeme yapılıyor gibi bir şey bu…

Bundan sonrası da aynı olacak… Hatta EYT’lilerin gelmesi ile reel emekli maaşları daha da gerileyecek. Bu orta-uzun vadede kesinkes böyle olacaktır… Başka hiçbir yolu yok… Sistemi düzeltmek yerine EYT-EYT diye tutturanlara ders olsun.

Aslında bir yolu vardı: Kalkınma programı olan muhalefetin ekonomi programı… İşte o nedenle diyorum ki… Bu seçimi muhalefet kaybetmedi… Bu seçimi Türkiye kaybetti.

Geçmiş olsun.

Daron Acemoğlu’nun dediği gibi: Türkiye ve Türk Halkını zor günler bekliyor…

Hazır mısınız?

Pes etmek yok… Hep beraber: tek millet tek bayrak tek vatan tek devlet ve tek fakirliğe var mısınız?

Durmak yok yola devam…

Bu Yazıyı Paylaşın