YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas | : 2020/642 |
Karar | : 2022/1120 |
Tarih | : 20.09.2022 |
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2019
NUMARASI : 2019/298-2019/878
DAVACI : Yaman Turizm Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili
Av. İlhan Bora Güngör
DAVALI : Vol-An Küçükyılmaz Mot. Araç Tur. İnş. Tek. San.
Tic. Ltd. Şti. vekili Av. Benil Karaoğlu
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin araç kiralama ve taşımacılık işiyle iştigal ettiğini, müvekkiline ait dava konusu aracın 01.05.2011 tarihinde dava dışı Taşpınar Seyahat Oto Kiralama Taşımacılık Otomotiv Tic. Ltd. Şti.’ye kiralandığını, bu firma tarafından 20.05.2011 tarihinde aracın 55.000 km bakımının yapılması için müvekkilinin de anlaşmalı olduğu davalı şirketin yetkili servisine bırakıldığını, teslim alındıktan sonra aracın motorunun davalı servisten kaynaklanan hatadan dolayı yandığı ve kullanılamaz hâle geldiğini, davalının arızalı araca yeni bir motor temin ederek 03.06.2011 tarihinde müvekkiline teslim etmek istediğini, ancak bu teklifin müvekkili tarafından kabul edilmediğini, zira aracın yeni motor şase numarası ruhsata işlenmediğinden, trafiğe çıkamayacak nitelikte olduğunu ve kiraya verilip kullanılamayacağını, müvekkilinin 09.06.2011 tarihinde davalıya gönderdiği ihtarnamede dava konusu aracın yeni bir araç ile değiştirilip teslim edilmesini istediğini, ihtarnamenin 15.06.2011 tarihinde davalıya tebliğ edilmesine rağmen, davalının ihtara cevap vermediğini, rutin bakım için hatasız olarak davalıya teslim edilen aracın başka bir motor takılması ile ayıplı hâle gelip değer kaybettiğini, aracın değer kaybetmesinin yanı sıra kiraya verilememesinden dolayı da zarar oluştuğunu, dava konusu aracın 01.05.2011 tarihli sözleşme ile günlük 500TL’den kırk beş günlüğüne kiralandığı dava dışı Taşpınar Seyahat Oto Kiralama Taş. Oto. Tic. Ltd. Şti.’nin arızadan dolayı 06.06.2011 tarihinde gönderdiği ihtarname ile sözleşmeyi feshederek on dokuz günlük araç kira bedelini ödemediğini, aracını kiraya veremeyen müvekkilinin elde edeceği kazançtan mahrum kaldığı gibi ticarî itibarının da zedelendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı yetkili servisin hatalı hizmeti sonucu kullanılamaz hâle gelen aracın değerinin, bu talep kabul edilmezse araçta oluşan değer kaybının, ayrıca aracın kullanılamaz hâle gelmesine sebebiyet verildiğinden müvekkili şirket tarafından uğranılan günlük 500TL’den kırk beş günlük kira bedelinin 15.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticarî faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine, ticarî itibar kaybından kaynaklanan manevî zararın giderilmesi için de 1.000TL manevî tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 17.12.2012 havale ve harç tarihli dilekçesinde ise; mahkemenin 15.11.2012 tarihli ara kararı gereğince davadaki istek kalemleri ve değerlerini belirleyerek terditli olarak aracın değerinin veya değer kaybının müvekkiline ödenmesi talebiyle ilgili değer kaybının bilirkişi tarafından tespit edileceğini, eksik harcın aracın değeri üzerinden yatırıldığını belirtmek suretiyle araç fatura bedeli için 135.834,07TL, günlük 500TL’den kırk beş günlük araç kiralama bedeline karşılık 22.500TL ve 1.000TL manevî tazminat olmak üzere toplam 159.334,07TL talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından 20.05.2011 tarihinde bakım için müvekkili şirkete getirilen aracın bakım sonrasında motor kısmında arıza meydana geldiğini, arızanın giderilmesi ve müşteri memnuniyetini sağlamak için davacının da muvafakatıyla tüm masrafları müvekkili şirkete ait olmak üzere motorun ithal edilen yenisiyle değiştirilerek aracın sorunsuz bir şekilde kullanılabilir hâle getirildiğini ve davacı şirkete aracı teslim almasının bildirildiğini, ancak davacının herhangi bir neden olmaksızın aracı teslim almadığını, davacının araçtan yararlanamaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, aksine motoru, turbosu ve triger seti tamamen yenilenen aracın değer kazandığını, dava konusu aracın davacının sunduğu kira sözleşmesinde belirtilen araçla aynı olmadığını ve davacının hiçbir zararının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Kararı:
6. Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.09.2014 tarihli ve 2012/83 E., 2014/460 K. sayılı kararı ile; bilirkişi heyetinden alınan 15.02.2012 tarihli asıl ve 21.04.2014 tarihli ek raporun gerekçeli ve denetime elverişli olduğu, bu raporlara göre dava konusu araca sıfır kilometre yeni bir motor takıldığı, aracın iki yıl boyunca kullanılan motorunun davalı tarafından değiştirilmesinin herhangi bir değer kaybına neden olmayacağı gerekçesiyle aracın onarımı sırasında oluştuğu ileri sürülen arıza nedeniyle 135.834,07TL araç bedeli talebinin ve davalı şirketin iyi niyetle aracın motorunu masrafı kendisine ait olmak üzere bütünüyle değiştirmesi nedeniyle koşulları oluşmayan manevî tazminat isteminin reddine, aracın servise bırakıldığı 20.05.2011 tarihi ile teslim alınması için gönderilen ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 07.06.2011 tarihi arasında on yedi gün olduğu, aracın teslim edildiği gün düşüldüğünde hatalı onarım nedeniyle aracın davalı şirkette kaldığı on altı gün için 8.000TL kira geliri kaybı oluştuğu gerekçesiyle de davanın kısmen kabulü ile, 8.000TL maddi tazminatın 20.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticarî faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 02.04.2018 tarihli ve 2018/71 E., 2018/1297 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, araç tamirinden kaynaklanan zararın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, taraf vekillerince temyiz olunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; davacı, davalı servisin hatalı hizmeti sonucunda aracının hasar gördüğünü, motorunun değiştirilmesi nedeniyle ayıplı hale geldiğini ve değer kaybına uğradığını, yapılan yazışmalardan da olumlu cevap alınamadığını ileri sürerek, gelir kaybı yanında aracın değer kaybına da neden olunduğunu ileri sürmüştür. Gerçekten de, alınan bilirkişi kurulu raporuyla, 20.05.2011 tarihinde rutin bakımının yapılması için davalı şirkete teslim edildiği, sonrasında yağın konulmaması nedeniyle aracın motorunun yanmış olduğu, hatanın servis in işleminden kaynaklanıp, tamir edilemeyeceği nedeniyle davalı tarafından (0) km yeni bir motor takıldığı ve değer kaybının söz konusu olamayacağı bilirkişi raporuyla belirlendiğinden bahisle davadaki bu istem reddedilmiştir. Ek raporda bilirkişi kurulu, ikinci el araç ile sıfır kilometredeki araç arasındaki fiyat farkının temeli, aracın motorunun yorulmasından kaynaklandığını, ikinci el araç değerleri belirlenirken kaç kilometrede olduğunun büyük önem arzettiği, davacı şirketin aracının motorunun 55.686 km yol yapmışken, motorunun yenisiyle değiştirilmesinin araçta yaratacağı değer artışının orjinalliğinin bozulmasının yaratacağı değer kaybından daha fazla olacağından bahisle kök rapordaki görüşünü tekrarlamıştır. Oysa araçta motor değişikliğinin araçta değer artışı yaratması ve değer kaybından daha fazla olması hayatın olağan akışına aykırı olup, araçta kısmen de olsa değer azalacağı kuşkusuzdur. İkinci el araç alınırken araçta sadece motor kilometresine bakılarak karar verilmediği, aracın kaza geçirip geçirmediği gibi diğer unsurlar da belirleyicidir. Bu nedenle mahkemece otomotiv sektöründen yeni bir bilirkişi seçilmek suretiyle aracın değer kaybının objektif kriterler gözetilerek belirlenip, alınacak rapora itirazlar karşılanıp, gerektiğinde çelişki halinde yeni bir rapor alınmalı ve hasıl olacak sonuca uygun karar verilmelidir.
Eksik incelemeyle karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli ve 2019/298 E., 2019/878 K. sayılı kararı ile; bozma kapsamına göre kesinleşen manevî tazminat ve kira geliri kaybı talepleri hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, değer kaybına ilişkin talep bakımından ise önceki gerekçe aynen tekrarlanmak suretiyle direnilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı tarafından bakımının yapılması amacıyla davalıya teslim edilen araçta, davalı serviste gerçekleştirilen motor değişikliği sonucu değer kaybı oluşup oluşmadığının tespiti için mahkemece hükme esas alınan 15.02.2012 tarihli asıl ve 21.04.2014 tarihli ek bilirkişi raporlarının karara dayanak alınabilecek nitelikte ve denetime elverişli olup olmadığı, davacının değer kaybı talebiyle ilgili mahkemenin yeniden otomotiv sektöründe uzman olan bilirkişiden rapor almasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 266/1. maddesinde bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller;
“Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez” şeklinde düzenlenmiştir.
13. Aynı Kanun’un 281. maddesinde;
“(1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.
(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir” hükmüne yer verilmiştir.
14. Anılan düzenlemeler gereğince mahkeme çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden (re’sen) bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebilir.
15. Bilirkişi raporu; bilirkişinin, hukukî değerlendirmeleri içermeyecek şekilde davanın çözümlenmesinde gereken teknik konulardaki açıklamalarını içeren mahkemeye sunduğu metindir. Bilirkişi raporu, mahkemenin uyuşmazlığı çözerken kullandığı kanıtlardan biri olup yargıç, bilirkişinin oy ve görüşünü öteki kanıtlarla birlikte serbestçe değerlendirir (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 164).
16. Şu hâlde, bilirkişi raporlarında görülen eksiklik ya da belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulması görevi mahkemeye ait olup, mahkemece raporu veren bilirkişilerden HMK’nın 281/2. maddesine göre ek rapor alınabileceği gibi, HMK’nın 281/3. maddesi uyarınca yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulup, tekrar inceleme yaptırılarak rapor da alınabilir.
17. Tüm bu açıklamalar ışığında; davacı tarafından bakımının yapılması amacıyla davalı şirkete teslim edilen araçta motor değişikliği nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın tespiti bakımından hükmün dayanağı bilirkişi raporları alınmış ise de; raporu düzenleyen bilirkişi heyeti işin tekniği konusunda uzman olmadığı gibi, raporda yapılan dava konusu araçta iki yıl boyunca kullanılan motorun sıfır kilometre yeni bir motor takılarak değiştirilmesinin herhangi bir değer kaybına neden olmayacağına yönelik tespit de doğru olmamıştır. Zira araçta yapılan motor değişikliğinin değer artışına değil değer kaybına neden olacağı, aracın değerinde kısmen de olsa azalma ve motor değişikliği sonucu ikinci el olan araç ile sıfır kilometre yeni araç arasında fark olacağı kuşkusuzdur.
18. Bu durumda mahkemece; HMK’nın 266 ve devamındaki madde hükümleri gereğince otomotiv sektöründe uzman olan yeni bir bilirkişi seçilerek gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp davacının talep ettiği değer kaybı zararı, aracın tamir tarihi itibariyle hasarsız hâldeki ikinci el değerinin serbest piyasa koşullarına göre saptanması ve tamirden sonra aracın yaşı, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alınarak serbest piyasa koşullarında ikinci el araç değerinde ne kadarlık bir azalma olacağının objektif kriterlerle tespit edilmesi suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
19. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.
20. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.