Nature dergisinde yayımlanan bir bilimsel araştırma, küresel ısınma ve iklim değişikliyle ilgili hedeflere ulaşabilmek için fosil yakıtların büyük oranda yer altında kalması gerektiğini ortaya koydu.
Araştırmaya göre, küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlanması için dünya genelinde petrol ve gaz rezervlerinin yüzde 60’ı, kömür rezervlerinin ise yüzde 90’ı yer altından çıkartılmamalı.
Hesaplama, küresel enerji arz ve talebinin incelenmesiyle yapıldı. İhtiyaç duyulan enerji miktarı ve karbon salımının nerede sınırlanması gerektiği gibi değerlere odaklanıldı.
Çalışmaya göre fosil yakıt üretimi 2020’de tepe noktasına ulaşıp 2050’ye kadar her yıl yüzde 3 azaltılmalı.
Araştırmada imzası bulunanlardan University College London (UCL) Öğretim Üyesi Dr. Steve Pye “Covid salgını süresince fosil yakıt üretiminde ciddi bir düşüş gözlemledik ancak yeniden eski haline dönüyor” dedi.
UCL’den Dr. James Price ise çalışmayı şöyle anlattı:
“Elimizdeki modele şunu sorduk: Bugünden 2100 yılına kadar ihtiyaç duyulan enerjinin tamamı, çok fazla karbondioksit salımı yapmadan nasıl karşılanabilir? Edindiğimiz sonuç fosil yakıtlarda hızlı bir düşüş gerektiği ve yakıtın büyük oranda çıkartılmaması yönünde oldu.”
Araştırma karbon salımı hedeflerine bağlı kalmak için dünya genelinde petrol ve gaz üretiminin ne kadar düşmesi gerektiğini de hesaplıyor.
Buna göre, birçok ülkenin şimdi ya da gelecek 10 yıl içerisinde üretimde tepe noktasını görüp düşüşe geçmesi gerekiyor.
Öte yandan birçok fosil yakıt çıkartma projesi çoktan planlanmış durumda ve bunlar bilim insanlarının hemfikir olduğu karbon salımı hedeflerinin karşılanmasını imkansız kılabilir.
Bilim insanları, yaptıkları bu hesaplamanın bile tehlikenin büyüklüğünü ıskalıyor olabileceğini de not ediyor. Buna göre, karbon hedeflerine ilişkin modellemeler, küresel ısınmayı 1,5 derecede tutmak için dünyaya yalnızca yüzde 50 şans tanıyor.
Araştırmacılar fosil yakıt üretimi hakkında daha net ulusal politikalar belirlenmesini öneriyor. Ortaya çıkan net rakamların, siyasetçileri fosil yakıt karşısında hareket etmeye yönlendireceğini umduklarını dile getiriyorlar.
Dr. Price, “Fizik, siyasi iradeyi umursamıyor. Teknik olarak bu işi nasıl yapacağımızı biliyoruz. Tüm mesele, gerçekten adım atmak” diyor.
COP26’ya yönelik beklentiler
Bu yılın Kasım ayında Glasgow’da gerçekleşecek 26. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP26), tüm ülkelerin belirlenen iklim hedefleri doğrultusunda hangi adımları atmakta olduğunu ele alacak.
2015’teki Paris İklim Anlaşması, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde varılan en net iklim hedeflerini ortaya koymuştu.
Buna göre, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini kısmen durdurabilmek için, küresel sıcaklık artışının 1,5 derecede tutulması gerekiyor.
Sıcaklık artışları, 1850-1900 yılları arasındaki “sanayi öncesi dönemde” görülen ortalama sıcaklıklara göre hesaplanıyor. Buna göre, 2020 yılında dünyanın ortalama sıcaklığı, sanayi öncesi döneme göre 1,2 derece fazla.