Alan Weisman, “Doğanın bizi bu kadar hızla gömmesi, son derecede heyecan verici” dedi.
Guatemala’nın yağmur ormanlarının derinliklerinde Maya medeniyetinin en ünlü kalıntılarından biri yatıyor: Yaklaşık 2 bin yıllık, Tikal adlı bir kale.
Gazeteci- yazar ve profesör Alan Weisman, bölgeyi gezerken büyüleyici bir şey keşfettiğini söylüyor:
Orada yürürken, yağmur ormanlarının ve tepelerin üstünde duruyorsunuz. Ama arkeologlar, üzerinde durduğunuz şeyin aslında meydana çıkarılmamış şehirler olduğunu söylüyor.
Doğanın bizi bu kadar hızla gömmesi, son derecede heyecan verici.
Yağmur ormanlarına ait bu manzara, insanların yok olduğu durumda Dünya’nın nasıl bir yer olacağına dair fikir veriyor.
Söz konusu fikir, Kovid-19 nedeniyle herkesin eve kapandığı ve yaban hayvanlarının şehirlere indiği tecrit döneminde gündeme sıkça gelmişti.
Bizsiz Dünya (The World Without Us) kitabının yazarı Weisman ise uzmanlarla röportaj yapmak ve bu fikri sistematik olarak araştırmak için birkaç yılını harcadı.
Araştırması esnasında Weisman ilk olarak şehirlere odaklandı. Bulgularına göre altyapı sistemlerini çalıştıran insanların yokluğunda Londra ve New York gibi devasa şehirlerin metroları, insanlığın ortadan kaybolmasından yalnızca saatler sonra sular altında kalıyor:
Mühendisler, metroları tamamen su basmasının yaklaşık 36 saat süreceğini söyledi.
Weisman’a göre bunun sonucunda su, yeraltı sistemlerindeki metal yapıları aşındıracak ve tüm caddeler çökecek. Bu da şehir içinde aniden nehirler oluşturacak.
Tüm bu yeni habitatın ortaya çıkışıyla doğa metanetle içeri girecek ve eski beton ormanı otlaklar, çalılıklar ve ağaçlarla dolacak. Hatta genel bozulmayla birlikte insan yapılarının birkaç yüzyılda yok olacağı tahmin ediliyor.
Öte yandan insan gözetiminden yoksun kalmak, petrol rafinerilerindeki ve nükleer santrallerdeki aksaklıkların kontrol edilememesi anlamına geliyor. Bunun da büyük olasılıkla yangınlara, nükleer patlamalara ve yıkıcı nükleer serpintilere neden olacağı belirtiliyor.
Birdenbire ortadan kaybolursak bir radyasyon fışkırması olacak. Bunun nelere yol açacağını tahmin etmek çok zor.
Gezegen tüm bu sürecin sonunda daha gür ve çeşitlilik açısından daha güçlü bir görünüme bürünse de iklim değişikliğinin etkilerinin devam edeceği düşünülüyor. Çünkü iklim değişikliği, insanın dünya üzerindeki muhtemelen en silinmez etkisi olacak.
Livescience’a konuşan Weisman’a göre, endüstriyel tesislerdeki patlamalar veya insanın yokluğunda yanmaya devam eden petrol ve gaz kuyuları, büyük miktarlarda ısıyı hapseden karbondioksiti atmosfere salmaya devam edecek.
Uzmanlar, atmosferdeki mevcut karbondioksitin kaybolması için bile binlerce yıl gerektiğini söylüyor.
Ancak Weisman buna rağmen umutlu. Ona göre Jura dönemi atmosferinde bugünkünden 5 kat fazla karbondioksit bulunuyordu.
Ünlü yazar, ekstrem iklim koşullarına ve insanlığın geride bıraktığı tüm zarara rağmen “doğanın her zaman bir yol bulacağını” belirtiyor.