Virüs sürecinin özellikle yönetici kademelerinde vicdanlı liderler dönemini başlattığı konuşuluyor. Bu kavramı biraz daha genele yayarsak, sanırım ülkelerin insanlarına yaklaşımıyla da doğru orantılı okuyabiliriz.
Sağlık alanında, virüsle mücadele kapsamında gösterdiğimiz başarıyı, ne yazık ki insanımızın geçim kaygısına ve reel sektöre yönelik yaklaşımlarda ortaya koyduğumuz ve bu sınavdan başarıyla geçtiğimiz söylenemez.
Mesela ABD’nin karşılıksız olarak verdiği parayı biliyoruz. Bu alana 2,3 trilyon dolar ayırdı. Almanlar, Merkel’in söylemleriyle eş değerli, büyük ya da küçük tek bir firmanın batmasına izin verilmeyeceğini, insanların mağdur edilmeyeceğini açıkladı.
Şimdi ABD Temsilciler Meclisi 3 trilyon dolarlık yeni bir paketi daha onaylamaya hazırlanıyor. Denilebilir ki, herkes ekonomisinin gücü oranında meseleye yaklaşıyor. Zaten ben de burada rakamlara takılmıyorum.
Toplamda 5 trilyon dolar, 7 Türkiye ekonomisi ediyor. Elbette böyle bir rakamı bizim sunabilmemiz mümkün değil. Fakat yaklaşım esası belirler. Bakın ABD Temsilciler Meclisi’nin ilave 3 trilyon dolarlık paket aşamasında söylemi ne?
“Acı çeken aileler için açlık, kira ve faturalar durmadığı gibi iş veya sevdiklerini trajik bir şekilde kaybetme olayları ara vermiyor. Bu paket demokrasimizi koruma girişimidir.”
Şüphesiz orada da işler dört dörtlük değil. Mesela Cumhuriyetçi Senato üyelerinin artan bütçe açığı nedeniyle bu paketin onaylanmasına izin vermeyeceği ihtimali üzerinde duruluyor. Fakat önemli olan buradaki yaklaşım. Gün dahilinde yaşanan bu sorunu aşıp, bütçe açığına sonra bakılması inancı, insanların fatura ödemelerinden gıda teminlerine kadar bugünün böyle atlatılması gereğini var.
ABD, sadece bir örnek. Olayı ülkelerden çıkarıp tekrar yaklaşımlara döndürürsek, temel fark da burada ortaya çıkıyor. Eleştirinin niteliğini anlamayanlar, yıllardır günübirlik politikalar uygulamalarına karşın, bugün ihtiyaç varken bunda direniyorsa ortada çok temel bir yaklaşım hatası var demektir.
En baştan beri insanlara sunduğumuz ne var? Zaten yardım alanları bir kenara koyarsak, çalışan, vergisini ödeyen nüfusun geneline tek vaat ettiğimiz şey kredi ve ‘ne kadar iyi durumda olduğumuz’ söylemi…
Sağlık alanında zaten herkes işin hakkını veriyor. Ama bunun dışında halen kredi vaadi dışında bir açılım yapılamadığı gibi, bir de vergi gelirlerinin yüzde 80’ini oluşturan dolaylı vergilere zam üzerine zam yapılmaya devam ediliyor. Bu işin sürdürülebilirliği yok. Ekonomik olarak mümkün değil bu.
Eskilerin tabiriyle limonu sıktıkça sıktınız ve artık limonda su kalmadı. Halen sıkmaya devam etmek istiyor ve su vermesini istiyorsunuz. Kusura bakmayın ama böyle bir gerçeklik yok. Artık dilinizi, yaklaşımınızı ve uygulamalarınızı gözden geçirmek durumundasınız.
Kaynak: paraanaliz.com-Çetin Ünsalan
https://www.paraanaliz.com/2020/yazarlar/cetin-unsalan-eller-hibe-biz-kredi-47036/